N. K. Zeybek ve Türk'ün inancı
Namık Kemal Zeybek... Siyasal ve kültürel kimliği ile tanınan bir isim... Bu tanınma; yetersiz, yüzeysel bir tanınmadır ne yazık ki; bilinmeye, anlaşılmaya dönüşememiştir... Zarfa bakılmıştır yalnızca, içindeki merak edilip okunmamıştır.
Bana göre Namık Kemal Zeybek, sürekli bir okuma ve arayış susuzluğu, bilgilenme doyumsuzluğu; yazma, üretme, iletme coşkusu ve kitaplaştırma utkusudur.
Türk'e olan büyük aşkı, onu, Türk'ü en iyi tanıyanların en başında gelenlerinden eyledi. Türk'ün tarihine, coğrafyasına, inancına ve kültürüne doğru nice yollar ve yıllar kat etti.
Muradına erdi mi? Hem erdi, hem ermedi. Nehirler denizden murat alırlar mı? Alırlar ama doymazlar, erdikçe akmaya, koşmaya devam ederler. Bu Türklük aşkı da öyle bir şeydir işte.
Yerdeşim Zeybek, son kitabı "Türk'ün İnancını" yolladı (Doğan Kitap). Okudum. İlgi çekici, sürükleyici, düşündürücü ve bilgilendirici bir kitap... Etkisi ve artçıları çok sürecek bir çalışma.
Girizgâh bu kadar olsun, kitaptan bilgiler sunayım ben size:
-Öncelikle diyor ki Zeybek "Ey Türk neye inanırsan inan ama önce Türk ol!"
Peki Türk olmak ne demek, "Tanrı'ya yakın olmak, insana ve doğaya sevgiyle yaklaşmak, iyi insan olmak demek"
-Peki neden Türk bu denli önemli?
Çünkü tarih Türk'le başlıyor, dünyanın Tek Tanrılı bütün inançları da Türk kaynaklı. Türkler dünyaya Gök Tanrı inancını getirdi. Kitapta buna dair pek çok kaynak ve dayanak var.
-Gök en yüce sevgidir. Tanrı sonsuz göktür. Evren sınırlı, gök sonsuzdur. Gök Tanrı'dır, sonsuz boyutta sonsuzluktur.
-Erke Han, Hindistan'da hüküm süren Kuşhan Hanlığının ulu hakanı MS (78-101) yılları arasında tahtta kalmış. Bu adı biz ya hiç ya da yeterince bilmiyoruz, oysa hemen öğrenmeli, nakşetmeliyiz belleklerimize. Erke Han'ın dili çok tatlıydı, sözü hep doğruydu. Onu dinleyerek insanlar doğru yola girerlerdi. O derdi ki "Tanrı, sen ne kadarını hak ediyorsan, o kadarını verir."
-Tanrı'nın evi diye bir kavram, atalar inancında yoktur. Tapınma bir borç değildir.
-Orhun Yazıtları Türk'ün inancının en eski yazılı kaynağı. Bu yazıtlar üç erdem arıyor insanda: Bilge olmak, alp (yiğit) olmak, tüz (düz yani doğru) olmak. İşte budur; kitaplar dolusu sözlere bedel, bu erdemlere sahip olsa herkes, sorun kalır mı, kötülük olur mu?
-Kutatgu Bilig ve Divanü Lugati't Türk'te Türk'ün inancına değgin izler.
-Ve Altaylarda Ak Çang, Ak Din... Ve şimdilerde orada bu inancın öncüsü Akay Kine. Bakın neler diyor Akay Kine: "Ben Türk'üm diyenler dualar okuyup durmasınlar, gitsinler ağaç diksinler. Bir ağaç gibi kökü derinlerde, yaprakları gökte olan kişilere Türk denir."
-Kitapta Kur'an'daki Tanrı inancı da var elbette... Yesevi, İbn Arabi ve Yunus Emre ve Tevfik Fikret'ten de söz ediliyor. Ve bir de Prof. Dr. Hüseyin Atay'dan. Bu hocaların hocası diyor ki: "Dinsiz insana Kur'an'da ceza yok. Dürüst olmak gerek."
-Tek Tanrı inançlı atalarımız günde iki defa doğarken ve batarken güneşe dönüp Tanrı'ya tapınırlardı ve güneşle iyileşen kanser hastası Japon'ın sırrı...
-Holistik insanın halleri ve Buda'nın aslında bir Türk Tigini olduğu da yazılı bu kitapta.
Bu kitabı mutlaka okumalısınız...