Liderler yürüyor
Parti başkanlarının yürürken çekilen görüntülerine özel ilgi gösteririm. Bunda önemli etken "yanında kimler var?" sorusudur. Aklıma geçmişten bir anı takılıp kalmıştır. Hani Erdoğan'ın yanında fotoğrafım çıksın diye uğraşan "belediye başkan aday adayı" vardı. Hatırlamayanlar için detay vereyim. Kısa boylu bu zat, bacakların arasından kafasını çıkarıp, poz vermişti. Çok konuşuldu ama, amacına ulaşamadı. Aday yapılmadı. Gelelim günümüze. Devlet Bahçeli'nin yanındakiler uzun süredir değişmiyor. Başyaver kesinlikle Semih Yalçın. Diğerleri ise iki ya da bilemediniz üç isim.
CHP'de ön plana çıkanlar Grup Başkanvekilleri. Hepsi piyade eğitimini iyi almış gibi; "Göbek içeri, göğüs dışarı". Hele küçük bir başarı elde etmişlerse -Pirüs Zaferi- benzeri yüzleri internetteki "gülümse işareti" haline gelmekte. Tuhaf olan Ak Parti'nin durumu. Binali Yıldırım'ı pek ciddiye alan yok. Oysa, bunu hak etmiyor. Kimseyi ezmediği gibi, her adımında bir espri mevcut. Ciddiye alınmamasının iki nedeni var. İlki Başbakanlığı elleriyle gömme gayreti. İkincisi, mütevazı tavırları. Türk politik hayatında böyle rahat, hatta güleryüzlü birini hiç görmedik. Demek ki hırpalayanlar makbul.
HDP'ye de biraz değinelim. Şimdilerde cezaevinde olan -kolay kolay çıkacaklarını sanmıyorum- eş başkanlardan Selahattin Demirtaş da mütevazı. Merak ettiğim konu, sazını getirtip getirtemediği. Bence olumsuzluğu da fırsata çevirmeli. Mesela bestecilik yanını ön plana çıkarabilir. Bu teklifim gayet ciddi. Figen Yüksekdağ ise volta atarken yanında koğuş arkadaşlarını bulabiliyordur. Ne diyelim Allah kurtarsın.
***
Saldırı yayılıyor
Ana Muhalefette "Başkan değişimi" yüksek sesle konuşulmaya başlandı. "Havuz ekranları" öncü. Dikkat edin, bu işi götürenlerin en önünde "Ak Parti yağdanlıkları" gelmekte. "Sahibinin Sesi" markalıları yazmaktan çok, ortaya atılan Lider Adayları'na dikkat ediyorum. Eski İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal'dan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'na kadar birkaç isim pompalanıyor. "Sürpriz olabilir" diyenler de var. Şaşırtıcı olan Deniz Baykal'ın adının geçmemesi. Oysa aday adaylarına baktıkça onun şansının hepsinden fazla olduğu inancındayım. Hele Sayın Erdoğan "İkinci İstiklal mücadelesi veriyoruz" dedikten sonra. Baykal neden Türkiye'nin Churchill'i olmasın. Siyasette tecrübe önemli.
...
Madem Erdoğan'dan söz ettim devam edeyim. Hatırlayın anayasayı değiştirme çalışmaları öncesinde -Bahçeli omuz vermeden- yazdıklarımı. "Kafasında Meksika Tipi Başkanlık var" demiştim. Gördünüz tam isabeti. Bir numaralı hedefi "partili başkanlık"tı. İkinci sırada ise "yargıyı tam kontrole almak"tı. TBMM'den geçen değişikliklere bakın. İşlem tamamdır.
***
Bir değişim daha
ABD'de partileri şirket gibi yönetirler. "Özelleştirmenin bu kadarı fazla" demeyin. Türkiye 2002'den bu yana aynı zihniyetle yönetiliyor. NTV'de "Doğrudan Siyaset"i izlerken, Şeyda Taluki'nin benimle aynı düşüncede olduğunu anladım. Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi bayanı ilk defa izledim ve beğendim. Aynı programda Bekir Ağırdır'ın tavrındaki değişimi de fark ettim. Kamuoyu Araştırmacısı "Köyden kente göçü" ele alarak söze girdi. Bugün Türkiye'de nüfusun yüzde 93'ünün kentlerde yaşadığını vurguladı. Söylemediği tek şey; "Köylü Milletin Efendisidir", lafının yürürlükten kalktığı idi. Oradan başkanlık yetkilerine geldi. "Verilen bu imtiyazlarla Parti Genel Başkanı sonunda mutlaka diktatör olur"la bağladı.
***
İki not
* Şirin Payzın'ın sunduğu "Ne Oluyor?"da yine aynı Türkçe özürlü öğretim üyesini görünce, aldığım kararı uyguladım; "izlemedim". Merak ettiğimi sormadan geçemeyeceğim. Bunlarla paket program için mi anlaşma yapılıyor? Ya da torpilleri çok mu büyük? Yakında Hüseyin Movit'in önerdiği reklamları izlemeye başlayacağız. Ne mi? "Adam gibi Türkçe konuşanlar aranıyor"!
* Doğa Rutkay Bloomberg'de program yapmaya başladı. "Her Şey Bu Masada" için iyi gidiyor diyebilirim. En çok da Hakan Altun'la olanı sevdim. "Dem Ba Ba" uyarlamasından, Beşiktaş Tutkusu'na kadar güzel işlendi.