Mısır’da idam kararları ve seçim!

Her şeyden önce, dünyanın neresinde olursa olsun; artık ölüm cezalarının verilmemesi ve en önemlisi uygulanmaması için insanoğlunun hem fikir olduğunu belirtmemiz gerekiyor.
Nitekim, geçen ay Mısır hükümetinin Müslüman Kardeşler yanlısı 529 kişiye verilen idam cezası, başta Türkiye olmak üzere protesto ediliyor.
Mısır’da verilen idam kararları BM, ABD ve AB’nin de aralarında bulunduğu ülke ve kurumlarca kınanmış bulunuyor.
Dünya kamuoyunun tepkisini çeken toplu idam kararına ilişkin Mısır hükümetinden gelen bir açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi, kararın nihai olmadığını söylüyor.
Kararın temyiz hakkı olduğunu hatırlatan Fehmi, Müslüman Kardeşler yanlılarına verilen ceza için Cumhurbaşkanının af yetkisini kullanabileceğini de açıklamak mecburiyetini duyuyor.
Yeniden çalkalanan Mısır’da idam kararlarının gölgesi altında Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılması beklenmiyor.
Birinci turu 26-27 Mayıs, ikinci turu da 16-17 Haziran ve sonuçların da 26 Haziran’da yapılması ön görülen seçimlerde iki aday çekişiyor.
İhtilali gerçekleştiren Abdulfettah El Sisi’nin rakibi ise Nasr Grubu’ndan Hamdin Sabbahi olduğu biliniyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, Mısır’ın siyasi atmosferi bir bakıma Türkiye’yi andırıyor.
Bakış açılarına göre değerlenen, Mısır’ın siyasi havasında Müslüman Kardeşler’in ağırlığı daima kendini hissettiriyor.
Buna mukabil, dış destek çoğu zaman siyaseti etkiliyor.
Açıkçası, seçim öncesi dönemde yapılan parasal ve gıda yardımlarının etkisinin çok büyük olduğu sanılıyor.
Karşılıklı mitinglerin eksik olmadığı özellikle Cuma namazı sonrası gösterilerin büyük olaylara neden olduğu Mısır’da 90 milyon civarında insan yaşıyor.
90 milyonun ideolojik dağılımı ise, ilgi çekici değerlendirmelere neden oluyor.
Çok güçlü olmamasına rağmen Müslüman Kardeşler’in büyük bir rol oynadığını unutmamak icap ediyor.
Yoksulluk sınırının altındaki kararsız kesim: % 30-35 arası (Her ne kadar BM verilerine göre % 20-25 arasında bir oran öne sürülmekte ise de, Mısırlı aydınların ifadelerine göre % 40 düzeyindedir.)
Mısır halkının büyük bir çoğunluğunun mütedeyyin ve muhafazakâr olmalarına karşın Müslüman Kardeşler’in içinde sayılmaları doğru olmuyor.
Her ne kadar, Müslüman Kardeşler yanlıları halk meclisi seçimlerinde oyların % 47’sini ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların % 51’ini almış olsalar dahi, daha sonraki gelişmelerden anlaşılacağı üzere bu oranların gerçeği yansıtmadığı öne sürülüyor.
Mısır’da nüfus oranlarına gelince daha da ilgi çekici sonuçlar ortaya çıkıyor.
Çoğu aydınlara göre, Müslüman Kardeşler Mısır’ın % 10’unu oluşturuyor.
Ulusalcı ve liberal aydınların ifadesine göre ise Müslüman Kardeşler Mısır’ın ancak % 2’sini buluyor.
Aslında Mısır’da Mübarek’in devrilmesi ile başlayan ve Mursi ile devam eden olayların perde arkasında ekonomik nedenler bulunduğu artık gizlenemiyor.
BM’nin verilerine bakıldığında, Mısır nüfusunun % 25’i yoksulluk sınırının altında yaşamlarını sürdürüyor.
Yani Mısır’da, her 3 kişiden 1’inin günlük geliri 2 $’ın altında seyrediyor.
Kararsız olarak nitelendirilen bu kesim maddi destek karşılığında istenilen tarafa yönlendirilebiliyor.
İşin ilginç ve tehlikeli tarafı; bu yönlendirme hem Mursi ve hem de karşıtları için geçerli oluyor.
Başka bir ifade ile herhangi bir ideolojiyi benimsemeyen bu kesimin rolü, siyasi sürece göre kendini göstermesi bekleniyor.
Mısırlıların büyük çoğunluğu ülke ekonomisinin durumu ilgilendiriyor. İnsanları en fazla etkileyen unsurların başında işsizlik, artan enflasyon, son zamanlarda başlayan elektrik kesintileri ve hayat pahalılığı geliyor.
Mısırlılar Sisi’nin Cumhurbaşkanı olacağını şimdiden kabulleniyor.
Ünlü yazar Hasanen Heykel’in dediği gibi, bazı insanlar tarafından Sisi “zorunlu Cumhurbaşkanı” olarak algılanıyor.
Ülke medyasında, kimin Cumhurbaşkanı olacağından çok, Sisi Cumhurbaşkanı olduktan sonra halkın beklentilerinin karşılanamaması durumunda, üçüncü bir devrim dalgasının başlayabileceği de tartışılıyor.

Yazarın Diğer Yazıları