MHP'nin sesi kim!
MHP'yi, Balgat'ta oturanların temsil edemeyeceği artık açık. Dünya kadar hâdise oldu, bir Balgatlı ortaya çıkıp bir şey demedi ama, muhalif kanattan Balıkesir milletvekili, tecrübeli politikacı İsmail Ok, hâdiseleri değerlendirdi. Basın yayın organlarına baktığınızda MHP tavrı olarak İsmail Ok'un sözlerini verdiler.
Balgat'takiler konuşsalar artık kendi adlarına konuşurlar. Çokluk iç muhalefetin çevresinde kümelenmişse, MHP yönetimi meşruiyetini tartışır hâle getirmiştir. Kanunen de çokluğun kimden yana olduğu belgelenmiştir. 19 Haziran'da tüzüğü değiştiren MHP kitlesinden bahsediyorum.
Kendilerinin de değişeceğini bildiklerinden genel başkanlık için yapılacak kongreyi "yukarı"nın tasvip ve tavassutuyla engelleyen Balgat mukîmleri artık meşru sayılabilir mi?
Basın yayın organlarının İsmail Ok'u "sözcü" olarak göstermeleri tabiîdir.
İç muhalifler MHP'ye sahip çıkmakta kararlı iseler, Milliyetçi Hereketçiler'in meşru temsilcileri olarak, Hareket'in temel felsefesine göre görüşlerini açıklamalıdırlar.
Renk vermemekle beraber yüreklerinde "kırmızı"yı taşıyanların, milletvekillerinin, Balgat'a da "ret" demeleri zamanı gelmiş ve geçiyor. Rejimin değiştirilme noktasında -ki bu rejim değişirse, nelerin değişeceğini artık söylememe gerek yok- millî mesuliyetler idrak edilmelidir.
Kimse sürü değildir. Allah insana cüz'î irade vermiştir. Kesinlikle bir tavır belirlenmelidir. Mesele ikbalse, MHP, bu yönetiminde bitmiş vaziyette... Zaten bir daha milletvekili olamayacaklar. Bari ülkenin gerçekleriyle yüzleşilsin ve "Nereye gidiyoruz? Bizim bunda payımız nedir?" muhasebesi yapılsın.
İçlerinde İsmail Ok da dâhil beş milletvekili çıktı ve "Başkanlık için oyumuz reddir" dedi. Diğer milletvekilleri neredeler? Siz Milliyetçi Hareket'i mi temsil ediyorsunuz yoksa bir "şahıs"ı mı?
***
Cumhuriyet gazetesine operasyon yapıldı. Yöneticileri ve yazarları gözaltına alındı. Neden gözaltına alıyorlar hiç anlamıyorum. Tamam, bu gazete, hakikaten ülkeye çok zarar verdi. Geçmişte, komünist maşaların gazetesiydi, komünizm çökünce, çoğu komünistler gibi, etnikçiliğe, hususiyetle, Marxist geleneği olan PKK'ya evrildi. Son zamanlarda daha fazla PKK'nın sesi olduğu da açık. Cumhurbaşkanı konuşuyor, kendilerince menfî gördükleri sözlerini öne çıkarıyorlar, ama PKK/HDP'den biri konuşsa, onu "demokrasi aşığı" göstermek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hatta Kandil'den biri iki söz etse, "devlet büyükleri"nin üstünde yer veriyorlar.
Gazetenin üzerinde karabulutlar dolaşırken ayrıntıya da girmek istemiyorum. Daha önce, Özgür Gündem kapatılırken, bu gazeteye "resmî PKK gazetesi" demiş, gayriresmîleri de sıralamıştım. İçlerinde Cumhuriyet de vardı. Onun için, fikrimi şimdi yeni açıklıyor değilim.
Gazeteciler patır patır içeri atılıyor. Gözaltı kararı verilen Cumhuriyet'in yazarlarına bakıyorum... Allah Allah!... Asıl PKK'yı savunanlar bile değiller.
Bizi, birileri, zaman zaman yazdıklarımızdan dolayı şikâyet ederler, savcılık davet eder, gider ifademizi veririz. Diğer gazetecilerin de çoğu böyle... FETÖ belasından sonra, OHAL ilânı ve ardından gözaltılar geldi. Adamlar kaçmayacak; ifadeye çağır, iddianameni hazırla, hâkimler tutuklar veya tutuklamaz!
PKK'nın içimizdeki kolları için bir şey diyemem. Onlar her an suç işlemeye hazırlar, ama gazetecileri gözaltına almak beni düşündürüyor.