Mezardaki testiler
Soma’daki maden faciasında şehit düşen 301 madencimiz toprağa verilirken mezarlarına testiler kondu. Herkes bunu merak etti. Neden testi konuyor?
Kabir başına testi konması kültürün bir unsuru... Geçmişten gelen bir gelenek olduğuna göre, folklorcularımız muhakkak bu geleneğin menşeini araştırmışlardır.
“Kültür nedir?” sorusunu kısaca cevaplandıralım. Testinin neden kabir üzerine konduğunu “kültür”ü bilirsek anlayacağız:
Kültürün değişik tarifi olsa da özü değişmez. Kültür, bir milletin tarih içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddî ve manevî özelliklerin bütünü diyebiliriz.
Kültürün esas iki unsuru vardır; maddî kültür ve manevî kültür.
Maddî kültür: Yeme, içme, yaşama, geçimini sağlama her türlü araç-gereç, giyim şekilleri...
Manevî kültür: İnançlar, gelenekler, düşünce biçimleri, duyguları, ahlâk anlayışları...
Kültürde maddî ve manevî unsurlar birbirine tesir ettiği gibi coğrafi şartlar da tesir eder.
Kültür, bir milletin kimliğidir.
Soma’da madencilerin kabirleri üzerine testi konması, madencinin yer altında çok susamasına bağlanıyor ama başka anlamları da olabilir.
Farklı mezarlarla ilk defa Kazdağlarında karşılaşmıştım. Türk ülkelerinde de farklı mezar yapıları görünce şaşırdığımı belirteyim; minyatür evler gibiydi.
Türkmen Alevîlerinde, hemen her kabrin başında bir ocak bulunur ve her kabre testi konmuştur.
Balıkesir Edremit’in yanı başında yükselen Kazdağlarının Tahtacı Türkmen köyleri mezarlıkları bir yaşama alanıdır. İlk defa mezarlıkta pişi ve çay ikramıyla karşılaşmıştım.
“Alevîler ve Bektaşîler Arasında” kitabımda Türkmen mezarlığını ayrıntılı anlattım:
“Tahtacı Türkmenlerinin hayatları mezarlıkta geçiyordu. Orada yiyorlar içiyorlar, orada dertlenip seviniyorlar, orada geçmişleriyle hesaplaşıyor, bu dünyada bir daha kavuşamayacakları sevdikleriyle söyleşiyor, ölümü her an hatırlayarak, sanki ecel düğün bayram olsun diyorlardı. Tahtacı Türkmenlerinin mezarlığına, evinizin avlusuna girer gibi giriyorsunuz. (...)
Mezarlığa niye testi konuyordu? Türkmenler su testisine ‘bardak’ diyorlardı. Mezar üzerine çam dalları kesilip konuyormuş. Bardakla mezarın üstü sulanıyor, sulandıktan sonra da mezarın üzerine bırakılıyormuş. Bardak kırılsa yenileniyormuş. Mezarların baş ucuna erkeğe ayrı, kadına ayrı aksesuarlar bağlanıyormuş. Ölen kişi yaşlıysa baston dikiliyormuş. Yeni mezarın iki ucuna tahta konmuşsa, kadın olduğunu belirtmek için ‘v’ şeklinde kertik açılıyormuş. Mermerlerde ise isimler yazıldığı için böyle kertik açmaya gerek görülmüyormuş.”
Soma’daki madenci kabirlerine konan testilerle, Tahtacı Türkmen Alevîlerin kabirlerine konan testiler arasında bağ kurulabilir mi? Bir milletin kültürü yöreye göre değişebilir ama tesir muhakkaktır.
Türk kültüründe ölümle ilgili inanış ve ritüeller üzerinde çok çalışma yapılmıştır. Mezarlıklara testi konması, eğer Tahtacı Türkmen Alevîlerde inançsa, diğer Âlevîlerde de olması gerekir diye düşündüm; birçok yörede ve hatta Arnavutluk ve Makedonya Bektaşîleri arasında böyle bir inancın olmadığını gözlemledim.
Âdetlerin, ölümlü dünyada herkese gideceği yeri unutturmamak için birer işaret olduğunu söyleyebiliriz.