Mete ne yapmıştı?
Suriye’de Osman Gazi’nin dedesi Süleyman Şah’ın kabrinin bulunduğu alan Türkiye’nin öz toprağı. Türkiye’den gönderilen askerler kabirde nöbet tutarlar. Bir örgüt uzun zamandır gözünü bu sahaya dikti.
Ahmet Davutoğlu, “Bizi kimse test etmeye kalkışmasın.” demişti ama “düşman” karşımıza dikilmiş nanik yapıyor.
Basireti bağlanmış bir büyük kitlenin tercihiyle Cumhurbaşkanı seçilen zat ile onun “Sen başbakan olacaksın!” buyruğuyla başbakanlığa oturtulan mezkûr zat, esir 49 Türk’ün de mesûlüdürler.
“Esirler”in teslimi için Türkiye’den Süleyman Şah’ın kabrinin bulunduğu toprak parçasını istiyormuş ve Ankara da vermeye hazırmış.
Toprağın “düşman”a verileceği söylenince aklınıza Mete geldi mi? Hun İmparatorluğu’nun kurucusu o büyük Türk!
Çin kaynakları en sağlam kaynaklardır. İlk Türkler hakkında ne öğreniyorsak Çinliler sayesinde öğreniyoruz.
Mete’nin Tung Hularla mücadelesi Çinlilerin Han Hanedanlığı Tarihi’nde anlatılır. Bu eser bire bir yakın zamanda tercüme edilmiştir. Size oradan aktarayım:
“Mo-tu başa geçtiği sırada Tung(:Doğu) Hular güçlüydü. Mo-tu’nun babasını öldürerek hükümdar olduğunu duyunca elçi gönderip Mo-tu’ya şöyle demişlerdi: “T’ou-man’ın Ch’ien Li Ma olarak bilinen atını istiyoruz.” Mo-tu devletin ileri gelenlerine sorunca, hepsi “bu, Hsiung-nu’ların değerli [bir] atıdır, verilemez” diye cevaplamışlardı. Mo-tu; “nasıl olur da [bir] kişi [bir] atı komşusundan daha çok sevebilir?” diyerek [atı] vermişti. Kısa bir süre sonra, Tung(:Doğu) Hu’lar Mo-tu’nun kendilerinden korktuğunu düşünerek [ona] elçi gönderip; “Ch’an-yü’nün Yen-chih’larından birini istiyoruz” demişlerdi. Mo-tu yine çevresindekilere sorunca hepsi öfkeyle; “Tung(:Doğu) Hu’lar terbiyesizce davranarak halâ Yen-chih istiyorlar! İzninizle onlara saldıralım” diye cevap vermişlerdi. Mo-tu; “Nasıl olur da [bir] kimse [bir] kadını komşusundan daha çok sevebilir?” diyerek sevdiği Yen-chih’yi Tung(:Doğu) Hu’lara vermişti. [Bunun üzerine], Tung(:Doğu) Hu’ların hükümdarı gittikçe kibirlenerek batısındaki [toprakları] istila etmişti. Hsiung-nu’larla aralarında kimsenin oturmadığı boş bırakılmış bin Li’den (~415 km) daha fazla [büyüklükte bir] toprak [parçası] vardı. Her iki [kavim] bu [toprak parçasının] sınırında ou-t’ou oluşturarak oturmaktaydı. Tung(:Doğu) Hu’lar elçi göndererek Mo-tu’ya; “Hsiung-nu’lar bizimle sınır olan ou-t’ou’larının ötesindeki terk edilmiş topraklara gelemezler. Biz buraya sahip olmak istiyoruz” demişti. Mo-tu devlet büyüklerine sorunca bazıları, “burası terk edilmiş [bir] topraktır, verelim” diye cevap vermişlerdi. Bunun üzerine Mo-tu öfkelenip, “toprak devletin temelidir, nasıl olur da verilebilir?” diyerek verilmesini söyleyenlerin hepsinin başını vurdurmuştu. “(A. Onat, S. Orsoy, K. Ercilasun, Han Hanedanlığı Tarihi- Hsiung-nu (Hun) Monografisi, 2004, s. 7-8).
(Mo-tu: Mete, T’ou-man: Tuman, Teoman; Mete’nin babası. Mete’nin babasını öldürme meselesini kafanızı karıştırmasın. En iyisi siz Prof. Dr. Fuzuli Bayat’ın “Mitolojik Zıtlık Paradigmasında Baba-Oğul Mücadelesi” başlıklı makalesini bulup okuyun.)
Ne kadar acı... Toprağınız isteniyor. Siz çaresizlik içindesiniz ve pazarlık bile edemiyorsunuz.