Mesele yerli-millî meselesi değil

"Türkiye'de koalisyon dönemi bitti" denilmesine bakmayın. Tam tersini yaşıyoruz şu günlerde. Bahçeli-Erdoğan görüşmesinin sonuçları tam da bu ittifakın başladığını ve Türkiye'de eskisine benzemeyen yeni bir koalisyon döneminin başladığını gösteriyor. Eskisine benzemiyor çünkü o dönemde partiler birbirlerine eşit yaklaşırdı.

Her parti kendini iktidar adayı olarak görürdü.

Şimdi Bahçeli aylar öncesinden taviz verdiğini kamuoyuna açıklıyor..

"Ben MHP Genel Başkanı olarak Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağım."

Kim olacak?

AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan olacak..

Siyasetin gidişatındaki bu değişim, en başından yapılacak pazarlıkların niteliğini ve özellikle de içeriğini etkiliyor.

Önceden Erbakan-Türkeş görüşür, her ikisi de birlikte eşit koşullar altında sınırları çizer, zamanı geldiğinde anlaşmaya uygun olarak işler götürülürdü.

Şimdi?

Şimdi en başından bir yenilgiyle başlıyor her şey.

Dikkat ettiniz mi bilmem.

Bahçeli yönetimindeki MHP, önce kendi seçmeninin hassas noktasına bir ilmek atıyor, sonra da götürüp onu yapacağı yanlışa eklemliyor. Siyasal olayları böyle örüp kendi tabanına kabul ettiriyor.

Her seferinde olayı millî tehlikeye bağlıyor.

İşte bakın şimdi de aynısını yapmıyor mu? "Etrafımız sarılı. Dünya bize düşman, birlik olma zamanı" deyip, "yerli-millî" paydası üzerinden yeni koalisyonu meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu durumda geriye kalanlar haliyle gayrimillî oluyor.

İyi Parti, gayrimillî..

Saadet, gayrimillî.

CHP, hepten gayrimillî..

Bir tek bunlar millî.

O halde soracağız: Hangi hâl ve davranışlarıyla millîler?

Ege adalarına sessiz kaldıkları için mi?

Yoksa Fransa'ya gittiklerinde et ve uçak, Tunus'a gezi yaptıklarında zeytinyağı, Rusya'ya koştuklarında füze, ABD'ye ulaştıklarında Boeing uçaklarıyla, mısır ticareti anlaşması yaparak her seferinde milyarlarca dolarlık alışveriş yapıp kesinlikle Türkiye'de hiçbir şey üretmedikleri için mi millî oluyorlar?

Söyler misiniz bunlar nasıl millî oluyorlar da başkaları olmuyor?

Önce laf çarpıp çatıştığı, sonra her birinden milyon dolarlık mal alarak Türkiye'yi borçlandırdığı ülkelerle, Suriye'de kriz yaşadığımız için mi bunlar millî?

Kusura bakmayın..

İktidarda ister AKP, ister CHP, isterse Saadet Partisi olsun ABD ile ister istemez gerilim yaşayacaktık. Çünkü ABD'nin Orta Doğu politikalarıyla, Türkiye'nin millî çıkarları kesinlikle uyuşmayacaktı.. Bu sebeple, Suriye'deki gerilimi, sadece AKP iktidarına yönelik bir olay gibi algılamasın kimse.

Evet, ortada bir ABD-Türkiye menfaat uyuşmazlığı ve bunun zorunlu kıldığı bir çatışma var ve dolayısı ile buradan doğan krizin içe yansıması millî politikayı zorunlu kılıyor. Ancak bu durum, salt AKP hükümetinin kendisine yönelik bir husumetten kaynaklanmıyor. Türkiye'nin jeopolitiğinden kaynaklanıyor. Tam tersine bugünkü sıkıntılarımızın çoğu, AKP hükümetinin en başından bu tarafa izlediği yanlış dış politika sebebiyle Suriye'deki dengeler bozulduğu için başımıza bela olmuştur. Eğer MHP gerçekten millî politika izleyecekse şahsi çıkarları bir tarafa koyup, AKP hükümetinden bunun hesabını sorması gerekir.

Bu sebeple "yerli-millî" sloganı, bir şehir efsanesidir. Toplumsal kitleleri yönlendirmek için üretilmiş, modern mitolojidir.

Sonuç olarak, AKP-MHP ittifakı, AKP'nin parlamenter sistemi eleştirmek için kullandığı "tek başına iktidar istikrar getirir" görüşünün yıkıldığının açık ilanıdır. Çünkü ortada daha seçim yokken başlayan bir ittifak söz konusudur. Bir çeşit koalisyon yamasına ihtiyaç duymaktır.

Yazarın Diğer Yazıları