Meclis’ten hırsızlık dosyası kaçırmak!
17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonucu istifa eden AKP’li dört Bakan hakkında düzenlenen fezlekelerin görüşülmesi amacıyla Meclis’in CHP tarafından olağanüstü toplantıya çağrılması girişimine, MHP ve BDP ile bağımsız vekiller de destek verdi. Böylece toplantı yeter sayısı olan 184 rakamı aşıldı. Bu gelişme üzerine AKP de 19 Mart Çarşamba günü yapılacak olan toplantıya katılacağını açıkladı. Aksi halde Meclis’i tamamen muhalefete bırakmış olurlardı ki bunu göze alamazlardı.
Mesele, Meclis’e veya daha önce Adalet Bakanlığı’na gönderilen fakat savcılığa iade edilen fezlekelerin, son gönderilişlerinde de genel kuruldan saklanmasından kaynaklandı. AKP, bu şekilde, seçim öncesinde, fezlekeleri halkın gündemden düşürmeye çalıştı.
***
Soru şu: Meclis açılınca, fezlekeler okunacak mı?
Aslında fezlekeler internet ortamına düştü ama dört Bakan hakkındaki iddiaların TBMM Başkanlık Divanı’nda okunması hukuki açıdan şart.
CHP, olağanüstü toplantıya çağrı gerekçesini fezlekelerin okunması şeklinde belirledi. Bu durumda, bakanlarla ilgili suçlamaların yer aldığı fezleke üst yazıları, Meclis Başkanlığı tarafından okunacak.
Ondan sonra ne olacak?
***
Herkes bir şeyler söylüyor ama kimse Anayasa’da konunun nasıl düzenlendiğine bakmıyor!
Anayasa’da konu “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bilgi edinme ve denetim yolları” genel başlığı altında ve “Meclis soruşturması” çerçevesinde 100’üncü maddede düzenlemiştir:
MADDE 100- Başbakan veya bakanlar hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği önerge ile soruşturma açılması istenebilir. Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve gizli oyla karara bağlar.
Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclis’teki siyasî partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis’e sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona iki aylık yeni ve kesin bir süre verilir. Bu süre içinde raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na teslimi zorunludur.
Rapor, Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde görüşülür ve gerek görüldüğü takdirde ilgilinin Yüce Divan’a sevkine karar verilir. Yüce Divan’a sevk kararı ancak üye tamsayısının salt çoğunluğunun gizli oyuyla alınır.
Meclis’teki siyasî parti gruplarında, Meclis soruşturması ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.
***
Geçmişte uygulamanın nasıl yapıldığını eski Meclis başkanlarından ve halen Milli Merkez Hareketi’nin başkanlığını sürdüren Hüsamettin Cindoruk’a sordum. Cindoruk, “Bir fezleke Meclis Başkanlığı’na geldiği zaman aleniyet kazanır. Okunur ve soruşturmaya karar verilirse komisyona gider. Komisyon raporu artık iddianame demektir ama Meclis’te oylanır ve kabul edilirse Yüce Divan’a gider. Davayı, Meclis’in suçlamalarına yeni bir suçlama getirmemek kaydıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı takip eder. Yüce Divan, ceza yargılama usulüne göre yargılama yapar” dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek ise ceza yargılamalarında soruşturmanın gizliliğinden bahsederek, sadece fezlekelerin üst yazılarını okutacağını belli etti! Bu durumda milletvekilleri dört Bakan hakkındaki iddiaları bilmeden, haklarında “Meclis soruşturması” başlatılıp başlatılmamasına hangi bilgiyle karar verecek? İnternetten mi okuyacaklar? Ama onlar yasal değil!
Milletvekilleri, bu aşamada ilk sorgu hâkimi gibi bir karar verecektir. Karara varabilmek için de fezleke içeriği hakkında bilgilendirilmeleri şarttır.
Meclis’ten hırsızlık dosyası kaçırmak, suç ortaklığı veya en azından suçluya yataklık etmek anlamına gelmez mi?