Meclis niye var

Hukuk adamları susarken ilk tepkiyi Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu verdi. Önceki gün açıklanan 696 sayılı kararnameye değinerek "darbe girişimi ve girişimin devamı niteliğindeki eylemlere müdahale eden sivillerin cezai sorumluluğu doğmayacağı" şeklindeki hükmünden dehşete düştüğünü açıkladı.

İktidarın ne yaptığını ve ne yapmak istediğini anlamadığını söyleyen Feyzioğlu bugüne kadar KHK'lar yoluyla tam 135 yasa maddesinin değiştirildiğine değinerek, "Meclis'e ne gerek var? Bu KHK'yı çıkaran Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a ve bakanlara sesleniyorum, 15 Temmuz'da bu millet Meclis'i niye korudu?" diye sordu.

696 sayılı KHK ciddi anlamda tehlikeli hükümler içeriyor...

Darbe girişimi ve devamı niteliğindeki eylemlerin oluştuğuna kimin, nasıl ve neye dayanarak karar vereceğinin anlaşılmadığı kesin.

Feyzioğlu'nun KHK'da yer alan hükmün yurttaşları birbirine düşüreceği görüşü yanlış değil.

Dolayısıyla bu KHK mutlaka geri çekilmeli...

Benzeri hükümlerin kabile devletlerde bile olmayacağını vurgulayan Barolar Birliği Başkanı, iktidarın halkın birbirini boğazlamasına çanak tuttuğunu da ima etmiş oldu...

Son çare olarak Cumhurbaşkanı'na seslenen Feyzioğlu "İnsanlar sokakta birbirinin kafasına sıkacak. Siz bunu nasıl önlersiniz. Sizin herhalde istediğiniz bu değil Sayın Cumhurbaşkanı. Siz yurttaşlarınızın birbirini vurmasını teşvik etmiyorsunuz herhalde" dedi.

Açıklamasını da "Siz ne yaptığınızın farkında mısınız, ne yapmak istiyorsunuz... Bunun altında imzası olanlar ne yapmak istiyorsunuz... Bu durumu kabul edemeyiz, çünkü içerdiği hükümler çok tehlikeli maddelerdir." cümlesiyle tamamladı...

* * *

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de 696 sayılı kararnameyle doğan büyük tehlikeye dikkat çekti. Akşener "Sivillere silah kullanma hakkı verilmesi ülkeyi bir iç savaşa çekmek olur" dedi.

İktidarın Meclis'te çoğunluğu olduğu halde parlamentodan kaçarak çok önemli ve son derece kritik bir yasayı KHK ile yapmasını Akşener de çok vahim sonuçlar doğuracak adımlar olarak niteledi.

Bakalım iktidar bu seslere kulak verecek mi, yoksa işaret edilen tehlikeleri kulak arkasına mı atacak...

DERKENAR

Sesi soluğu nadiren çıkan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, 696 sayılı KHK ile Olağanüstü Hal uygulanmasına ilişkin 8 Kasım 2016'da çıkarılan yasanın 37. maddesine ek yapıldığını iddia etti. Bu maddeye "Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına, veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır" eklendiğini ileri sürdü.

İlahi adalette zaman aşımı yok

Melike Basmacı, CHP Denizli Milletvekili. Bütçe görüşmeleri sırasında söz aldı ve partisinin görüşlerini dillendirdi.

Konuşurken mimikleriyle de dikkat çeken CHP sözcüsünün konuşması ilginç cümlelerle doluydu...

Bir cümlesi şöyleydi:

-Bütün dünya maalesef Türkiye'de hangi bakan rüşvet yedi, hangi bürokrat onun önüne yattı, paralar Man'dan geldi Van'a mı gitti, Cibuti'ye niye liman kuruyoruz... Herkes bunları konuşuyor.

Bir diğer cümlesi de şuydu:

-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bakalım. Kadına şiddet yüzde bin dört yüz artmış, fuhuş yüzde yedi yüz doksan. Zaten kadın istihdamı düşmüş. Kadın programları var sağlığı, yemeği falan oradan öğrenirler, evlenme programları var. Boşanmak kolay, bir SMS attın mı bitti. Ne gerek var bu bakanlığa bütçe ayırıyoruz?

Dikkatimi çeken bir cümlesi de şu oldu:

-Elmasta, altında, pırlantada vergi yok, ekmekte, suda, gazozda vergi var; bu vergiler ve bu bütçe, ya padişaha, ya mezarcıya yarar. Eyy AKP vekilleri, ilahi adalette zaman aşımı yoktur, bunu sakın unutmayın!

Gizem'ler ölmesin

Gizem Atik Ege gıda mühendisiydi; Antalya'da büyük bir restoranda çalışıyordu, iki çocuk annesiydi.

Restorana gelen siparişleri yerine ulaştırmakla görevli Saddam Korkmaz tarafından pompalı tüfekle vurularak hayattan koparıldı. Saldırgan Gizem'in, "İki çocuğum var, beni öldürme" şeklindeki yalvarmalarına tetiği çekerek karşılık verdi...

Gizem ile birlikte restoranın sahibiyle bir çalışanı da aynı kişi tarafından öldürüldü...

Katil zanlısının pompalı tüfeği internetten satın aldığı ortaya çıktı...

Ne acı ki internetten her çeşit silah alınabiliyordu...

Bu yolla silah edinmek marketten ekmek peynir almak kadar kolaydı..

Saddam Korkmaz de silahını ekmek alır gibi kolayca aldı ve cinayeti işledi..

* * *

Ayladır demek ki duvarlara seslenip durduk...

Şu ateşli silah konusuna el koyun, yasayı değiştirin, cezaları artırın, satışlarını kontrol altına alın, her önünüze gelene ruhsat vermeyin filan gibi uyarılarımız bir türlü siyasetçilerde makes bulmadı...

Bu söylediklerimiz yapılmış olsaydı Gizem hayatta olacaktı...

Bari bundan sonraki Gizem'leri koruyalım ve şu silah işini zapturapt altına alalım...

Yazarın Diğer Yazıları