MEB'de müfettiş skandalı
Müfettiş teftiş edendir. Niçin teftiş eder? Bir aksaklık var mı? Kanunlar uygulanıyor mu? Keyfîlik mi hâkim? İş gören yeterli mi, değil mi? Bunlara bakar. Müfettiş bilgili ve tecrübeli olmalıdır.
02.12.2016 tarihli 6764 sayılı kararnameyle Maarif Müfettişliği için mülâkat yapılıyor. (Bir de bu moda çıktı... Millî Eğitim'in adını Maarif'e dönüştürmek için adım adım yürünüyor. Maarif, a-ra-fe (bildi) kökünden gelir. "Ârif" de, "irfan" da, "marifet" de aynı köktendir. Gide gide Ma'ârif de yazarlar. Namlı "İslâmcımız" böyle şekillendirmeyi pek seviyorlar da.)
Maarif müfettişliğine 450 kişi alınacaktır. Başarılı ilân edilen bin 100 müfettiş için "Kadro yetersizliğinden atanamadınız." denilmiş. Bu imtihanın teknik aksaklıklarını Sözcü'de Saygı Öztürk ayrıntılı yazdı. Saygı, geçmişte eğitim muhabirliği de yaptığı için meselenin künhüne vâkıftır.
Şu zamanda liyakat aranmadığını biliyorum. "Kimden?" sorusunun cevabını almak için mülâkat yapılır. Çürümüşlük burada. Elbette 15 Temmuz'dan sonra kılı kırk yarmak gerekir ama bu mülâkatçı fırsatçılar gibi değil... Ülkemizde her fikirden, her meşrepten insan yaşıyor. Kimse kanuna aykırı hareket etmediği müddetçe şucusun veya bucusun diye suçlanamaz. Bunu bilelim önce.
Yılların müfettişi bir tanıdık aradı. Güneydoğuludur. Bu bölgede bir ilimizden de MHP'den milletvekili adayıydı. Bu mülâkatta neler olup bittiğini bir mektupla tek tek sıraladı:
"Mülakatla ilgili şaibeler ve yakınmaların önünün alınması mümkün değildir. Elbette, Ali'nin kazanması veya Hasan'ın kaybetmesi önemli değildir. Önemli olan müfettişlik görevini yapacak kişilerin öncelikle ahlâklı, dürüst, devletinin, milletinin ve bireylerin haklarını kararlılık ve sadakatle koruyan, liyakat sahibi, âdil, ehliyetli ve ilkeli kişiler olmasıdır.
Sınav sonucundan hiçbir kesim memnun olmadı. Ancak, memnuniyetsizliklerin gerekçeleri farklıdır. Eğitim Bir-Sen'in [Ak Parti uzantısı] yakınmasının sebebi 'Neden 450 kişilik kadronun tamamı bize verilmedi'dir. Aslan payı yine FETÖ mensuplarının. Diğer cemaat ve tarikat mensuplarına da pay düşmüştür. "Demokrasi isteyen, benimseyen kâfir olur; Müslüman demokrasi rejimini savunamaz." diyen mülâkatı başarıyla geçti. Ülkücüler ile sol görüşlülerin hiç alınmadığı rahatlıkla söylenebilir. Sol görüşlülerin elenmelerinin izahı kolaydır. Fakat Erdoğancı Bahçeli'nin 'Evet'ine rağmen Ülkücülerin mağdur edilmelerinin izahı çok zor. Erdoğancı Bahçeli'nin hararetle 'Evet' demesinin hatırına üç-beş Ülkücü müfettişin atanacağı zannediliyordu. O kadarı bile yapılmadı. Bahçeli hiç dikkate alınmadı.
Bazı gazeteciler, 'Doğu ve Güneydoğudaki FETÖ'cü ve PKK'lıların müfettiş yapıldığını' yazdılar. Güneydoğu'dan müfettiş atananlar arasında KDP [Barzanî'nin partisi] zihniyetinde kişilerin de olduğu bilinen bir husustur. Şayet bunlar KDP'li, PKK'lı oldukları bilinmeden tayin edilmişlerse Türkiye Cumhuriyeti'nin istihbarat kurumları yok, demektir. Acaba KDP'liler için Barzanî'nin referansı dikkate alınmış olabilir mi?"
Daha ne iddialar var...