Malazgirt'ten Turan'a

Bugün 26 Ağustos. Malazgirt Zeferi'nin 947. yıldönümü.

Yahya Kemal, "Malazgirt Zaferi"yle yeni bir tez ortaya atmıştır. Fransa'da kaldığı yıllar, Fransız milliyetçileri onu epey yoğurmuştur. Camile Jullian'in "Fransız milletini bin yılda, Fransa'nın toprağı yarattı." sözü zihnini meşgul etmiş ve Türk tarihi için, bir dayanak bulduğunu düşünmüştür. Düşünmüştür, diyorum, Fransa'da o, Jön Türkler'le birliktedir ve kendisini giderek onlardan ayırmaya başlamıştır. Camile Jullian'in sözü onu Turan'dan beriye, Anadolu topraklarını "vatan" edinişimizin başlangıcı "Malazgirt"e getirmiştir.

Fransız tarihçileri "tarih ortasında Fransızlığı" aramışlardır.

Nihad Sami Banarlı, adına enstitü kurulmasına önayak olduğu Yahya Kemal'in (Samiha Ayverdilerin "Kubbealtı Cemiyeti bünyesindeki Yahya Kemal Enstitüsü) "vatan" anlayışını şöyle özetler:

"Yahya Kemal'e göre, Türklük, dünya coğrafyası üzerinde birçok vatanlar kurmuş fakat onun fethettiği ve vatan edindiği toprakların en azîzi, bizim 1071 Malazgird Zaferi'nden bu yana, Türk kanıyle İslâm îmânının birleşmesinden doğan kudretle aldığımız, alırken de her köşesini ecdad kanıyla değerlendirdiğimiz Anadolu ve Balkanlar Türkiyesi olmuştur. Milliyetimiz, bu son vatanın taşını toprağını Türkleştirerek, onu 900 yıl içinde tam bir Türk vatanı hâline koymuştur." (Bir Dağdan Bir Dağa, Kubbealtı Neşriyatı, 2012).

Yahya Kemal, bir kısmı hocası olan Fransız tarihçilerinden mülhem "tarih ortasında Türklüğü" arıyor. "Niye tarih ortasında?" sorusu ayrı bir cevap gerektirir.

Türk tarihi, dünya milletlerinin hiçbirinin tarihine benzemez. Fransızların tarihi, belli sınırlar içindedir ve komşuları da var oluşlarından beri pek değişmemiştir. Türkler öyle değil; gittikleri, kondukları neresi varsa "vatan" edinmişlerdir. Tarihte "zaman" çok kısadır. Anadolu ve Balkanları, çevremizi "vatan" hâline getirdik. Balkanlar gitti, çevremiz gitti; Anadolu'ya sıkıştık. Y. Kemal "tarih ortası"nı düşündüğü zamanda ortada bir Osmanlı vardı ve inkıraza doğru gidiyordu. Anadolu Harekâtına İstanbul'dan destek veren de Yahya Kemal'di. Dergâh'ta, şaşırtıcı bir cesaretle işgal altındaki İstanbul'dan, üstelik daha kazanıp kazanmayacağı bilinmeyen Mustafa Kemal Paşa'yı "Millî Timsal" gösteriyordu. (Dergâh dergisi incelenmeli. Yeni harflere aktardık. TTK Yayınları, 42 sayı, 3 cilt.)

Yahya Kemal, Gökalp'in ölümünün ardında Türk Yurdu'da yazdığı "Şahsî Hatıralar"ında Ziya Gökalp'la kendisini kıyaslar:

"... Paris'teki muhitimizde, tanıdığı müfrit Türkçü değildim, hayalini Türkçülüğe ilk kaptıran her Türk'ün gördüğü Turan rüyasından uyanmıştım, ırk birliği gi­bi ve saf menşelerimize rücû gibi ilk şedîd arzularımız bahsinde uslanmıştım, kendi vatanımızın o zamanki siyasî hudutları içinde bir Türklüğe razı ol­muştum, bin yıl evvelini kable't-tarih [tarih öncesi] sayarak, bin yıl­dan beri kökleştiğimiz Anadolu ve Rumeli toprakların­da, daha küçük mikyasta bir Türkçülüğe meyletmiştim, o vakıtki tabiri ile, bir Osmanlı Türklüğü arzu ediyor­dum. Ziya Bey'e benim uslanmış düşüncelerim dar ve tatsız göründü." (Türk Yurdu, S. 164, Aralık 1924).

Y. Kemal "küçük mikyas" diyerek ufkunu daralttığını kendisi de itiraf ediyor. Biz "büyük mikyas"a talip olmalıyız; Turan'a... Bu fetih değil, bu ırk birliği de değil. Aynı dili konuşanların, birbiriyle akraba olanların birliği diyelim.

Şimdi Malazgirt'ten Turan'a yol açmalı.

Israrla söylüyorum... Turan Bakanlığı kurulmalıdır!

TBMM'de Turancılar az sayılmazlar. Harekete geçmeliler.

Yazarın Diğer Yazıları