M. Kemal...
Yıllar önce Sabah'taki yazılarına hasta olmuştum. İşlerine gelmeyince kovdular o gün bu sütunlardan "Bir daha Sabah almıyorum" diye ilan ettim. Çok geçmeden Uğur Dündar'ın tavsiyesi ile Hürriyet'te yazmaya başladı. Doğan Grubunun Amiral Gemisi Hürriyet, O'nunla yeniden soluk almıştı. Olağanüstü tasvirleri, günlük gelişlere kısa-öz değerlendirmeleriyle biriken gazını almak da pek mahirdi... AKP hükümetinin yoğun baskıları yüzünden Hürriyet'te de işine son verilince isyan edip, "Artık Hürriyet almayacağımı" ilan ettim. Evet almayacağım dedim. Yani bayiden ücretini ödeyip almamaya başladım. Lakin gazeteciyim-haberciyim takip ediyorum. Bu arada okuyucularımıza da bir duyuru yapayım. YENİÇAĞ'ın internet sitesinde kısıtlama-abone olma zorunluluğu yok, ama bedavadan gazete okumayın lütfen gidip bayiden alın ki burası da ayakta durabilsin.
Dönelim yine Yılmaz'a... Bizim meslekte haber atlatma, pişti olmama adına kıskançlık demeyelim de dikkatli olma düsturu vardır. "İlk ben yazdım" rekabeti söz konusudur. Kendi adıma hiç bu alana girmedim. Aksine hakkını verene konu bile gönderdim. Bilen bilir... Bunun yanında "Gıpta" ettiğim yazarlar da vardır. O isimleri okurlarımla komplekse kapılmadan paylaştım. Tekrar edeyim. Edebi yönüyle Nihat Genç'e hayranım. Uzun yıllar beraber çalıştığımız Arslan Bulut'un teşhisleri ve isabetli yorumları vazgeçilmezimdir. Uzmanlık alanı Sanat Tarihi olmasına rağmen; gelişmeleri cesurca yorumlayan güzel kardeşim Selcan Taşçı'nın yazılarını okumadan güne başlamam. Bu satırların yazarı için olmazsa olmazların arasındadır onlar ve de Yılmaz... Bunları her fırsatta yazıp, haklarını teslim ettiğim gibi, kaynak göstermekten de imtina etmedim.
***
Tevazu göstermediğim hususlardan biri de Atatürk'ü anlama konusudur. Her anlamda ayrıcalıktır Kuleli Askeri Lisesi mezunu olmak. Çok şükür o onuru ömrüm boyunca yaşayacağım. Harb Okuluna gelince Kenan Evren ve şürekasının gölgesinde okuduğum yılları yaşamımdan saymıyorum. Ancak; Gazi'nin, Enver Paşa, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir ve en önemlisi Mustafa Kemal'in taburu ve bölüğünde olmanın asaleti bana yeter de artar bile...
Gerek özel hayatı, gerekse askeri okul yılları benim için özeldir Mustafa Kemal'in, Henüz 10 Kasım'da göçmeden önce dünyada 5 bin ayrı kitap yazılan bir başka lider yoktur. Kuleli ve Harb Okulu yıllarından sonra da kendine örnek aldığım "Gazi" için mütavazı kütüphanemde binden fazla eser mevcut. Merhum Ünal İnanç'ın şimdilerde işportaya düşmüş 250 bin kitap, milyonlarca sayfalık arşivinden de faydalanmış nadide adamlardan biriyim. Birileri bana "Mustafa Kemal'i yaz" dese cesaret edemezdim. Yılmaz yazmış... Hem de nasıl! İşin farkında Yılmaz... Din adına okuma, anlama yerine, nakil esas alındığı için çuvalladığımızı görmüş. "Vasat aklın anlayacağı cinsten nakledeyim bari" diyerek uzun ve yorucu bir işe koyulmuş. Herkesin anlayabileceği lisan ile Mustafa Kemal'i yazmış. Benim kitaplarımın da yayıncısı olan Kırmızı Kedi, Cumhuriyet tarihinin ilkini gerçekleştirerek 1.5 milyonu hedefleyip yayına geçti... Dile kolay 2 haftada 750 bin sattı... Hem de ekonomik kriz ve kağıt yokluğunda... Ankara'da Dost Kitap'a uğrayıp aldım hemen... Halk otobüsü, metro, minibüs ve uykusuz 2 gece ile soluksuz okudum... Daha ilk sayfalarında çocukluk yıllarım geldi aklıma. Rahmetli dedem Kamberli Osman Ağa'nın "Kurtdereli Pehlivan güreşlerini" nakledişini hatırladım. Akabinde yine çocukluk yıllarımızın radyosunda "Tarihin İçinden" ve "Radyo Tiyatrosu" programlarını... Köroğlu Destanlarını...
***
Yılmaz, sağolsun öylesine güzel yazmış ki M.Kemal'i... "Okuyan asla aldanmaz"... Devir değişti. Artık "digital kitap" dönemi başladı. Kırmızı Kedi'nin değerli yöneticisi; Haluk Hepkon'a da bir tavsiyem olacak. "Fikir ve düşünce hayatımıza getirdiği zenginlikler" için Hepkon'a müteşekkiriz. Dahası şu satırların yazarının yeni kitaplarını yayınlamayı M.Kemal'den dolayı ertelemesine de saygı duyuyorum. Ancak; "Cesur Yürek Yılmaz Özdil'in M.Kemal" adlı devasa eserini e-kitap olarak yayınlamakla da iş bitmez. Bunu "sesli kitap" haline dönüştürüp, trafik sıkışıklığında uzun yolda meraklısına, okuyucusuna da lütfen kavuşturun. Yılmaz Özdil zaten televizyonda anlattı. Vakti yoksa kendi adıma zevkle ve onurla seslendiririm. Unutmayınız ki, Türkiye'de okumaktan çok seyreden, dinleyen ciddi bir kitle var. M.Kemal kitabı rekor kırdı kabul. Okumaya fırsatı olmayanlar için "Radyo tiyatrosu" tadında seslendirelim lütfen.
Sevgili Yılmaz Özdil duydun mu beni? Haluk Hepkon'u da selamlıyorum. İyi ki varsınız!..