Liderlere küçük bir tavsiye!
Hayır, tavsiye bana değil millî mücadeleyi Ankara'dan ve Batı cephesinden takip eden Fransız Gazeteci Berthe G. Gaulis'e ait...
Gaulis, Türk millî mücadelesine Ankara'dan ve cepheden yazdığı haberlerle ve sonra kitaplarıyla destek olmuştur. Aslında Fransız istihbaratı ile ilişkili olduğu bilinir. Kendisi de "Çankaya Akşamları" kitabında, İngiltere'ye davet edilmesi ve ünlü İngiliz istihbaratçı Lawrence ile görüşmelerini uzun uzun anlatır.
Gaulis'in nakline göre Lawrence, 1920'nin Haziran ayında yapılan bu görüşmelerde "Türkiye anlaşması" hikâyesini mizahi bir dille izah eder. Bir gün, arkadaşlar arasında siyasi bir İngiliz yemeği sırasında, birisi tutar, ona Doğu ile ilgili bir düzenleme tasarısı yapmasını teklif eder. Lawrence, gülerek kâğıt üzerinde mizahi bir tasarı yazar. Amacı şaka yapmaktır. Birisi bu kâğıdı ele geçirir, ona net bir anlam verir ve bu fantezi, "anlamsız şey" Sevr Anlaşması haline geliverir..
***
Selçuk Üniversitesi'nden Cemal Güven'in özetine göre Fransız gazeteci ve yazar Madam Berthe Georges Gaulis, millî mücadele döneminde üç defa Anadolu'ya gelmiştir. Millî mücadele süresince ilk Ankara ziyaretinde on gün, ikinci ziyaretinde ise bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın özel misafiri olarak altı hafta Ankara'da bulunmuş ve bu süre içerisinde Mustafa Kemal ile pek çok görüşme yapmak imkânı elde etmiştir. Berthe Gaulis, Fransız gazetelerine yazdığı makaleler ve neşrettiği kitaplarında, Türk davasını savunmuş, Yunan mezalimi, millî hareketin doğuşu ve yapılışı, Mustafa Kemal Paşa'nın seçkin karakteri ve faaliyetleri hakkında bilgiler vermiş böylece millî mücadeleye destek olmuştur. Yazdığı mektuplar ile de Avrupa'daki gelişmeler hakkında Mustafa Kemal Paşa'yı bilgilendirmiş, Türk-Fransız ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Gaulis'in, Mareşal Lyautey'e olan yakınlığı da Türkiye-Fransa ilişkilerinin geliştirilmesine yardımcı olmuştur.
***
Gaulis, Çankaya Akşamları'nda önemli bir tespit yapar:
"Mustafa Kemal beklemesini bilir, hiç bir şeyi tesadüfe bırakmaz. Ağır ağır inşa eder, arada bir, bilinçli olarak bir darbe vurur. Her olay, kendi saatinde oluşur, hatta en yakınlarına, sırlarını tevdi ettiği kimselere bile tam fikrini açmaz. Günü gelir, o zaman, insanı baştanbaşa saran, kendine özgü mantıkla, hâdiseyi koyar ortaya."
Bugün Tayyip Erdoğan da aynısını yapmaya, çalışıyor ama Gaulis'in Mustafa Kemal ile ilgili şu tespitini göz ardı ediyor:
"Anlattıklarındaki açıklık, çarpıcı niteliktedir, hafızalarda asıl kalan şey kanıtlamadaki berraklık, tâbirlerdeki isabettir. Titreşimli sesinde hiçbir şiddet belirtisi yok. Bu titreşimde çelik var, bir tuhaf ahenk var... Eserini yalnız o anlatabilir, başkası bunu beceremez. Her kelimesi ona yeni bir hayat yaşatıyor. Bu şaşırtıcı sohbet adamının büyük güçlerinden biri, her zaman nasıl bir cevapla karşılaşacağını tahmin etmesi. Zihnî hassaslığı muazzam, gözünden, aklından hiçbir şey kaçamaz... Başarısının belirgin üç nedeni var: Seziş, ihtiyatlı olma, inceleme. Müşahede yeteneği en ileri derecede gelişmiş, hiçbir şeyi rastlantıya bırakmıyor. Kendine güveni kesin. Onun yıldızına inanışta bundan fazlası düşünülemez, ama yine de beklemeyi, düşmanı yorgun düşürmeyi, kendine kalan zamanı kullanmayı biliyor..."
***
Gelelim tavsiyeye... Gaulis, kitabının sonunda diyor ki; "Anadolu'da, kendi insanlarını hoşnutsuzluğa götüren bir önder, asker olsun, sivil olsun, ortadan kaybolmalıdır!" Bu tespit de herhalde Devlet Bahçeli'ye uygun düşüyor...