Lider kıtlığı ve nedenleri
Lider/insan yetiştirme düzeni bozuk olan bir ülkenin birinci sınıf bir toplum haline gelme ihtimali yoktur.
Çünkü ülkeler liderleriyle rekabet ederler.
Milletlerin çapı da liderlerinin çapı kadardır.
Kendine güveni olmayan, yetersiz ve yeteneksiz liderler yetişme potansiyeli olanların kendi iktidarını tehdit ettiğini düşünür.
Türkiye'de liderlik sorunu!
Türkiye'de liderler ceviz ağacına benzerler gölgelerinde ot bitmesine izin vermezler.
İktidarının tehdit altında olduğunu düşünen liderin gözlerini kan bürür ve hiçbir şey görmez olur.
Şu veya bu biçimde ele geçirilmiş olan bir statüyü sürdürebilmek için kendisinden başka hiç kimsenin öne çıkmasına müsaade etmezler.
Mensuplarına 'Siz bana mecbursunuz. Mevcutla yetinin' derler.
Bugün birçok sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik kuruluşun başındaki liderler mesailerinin önemli bir kısmını kuruluşların ileri gitmesi, başarılı ve verimli olmasından daha çok kendilerini makamlarında sağlam tutacak çalışma ve aktivitelere zaman ayırırlar.
Bu noktada liderin ve statüsünün öncelikleri kurumun ya da ülkenin önceliklerinin yerine geçer.
Liderlerin her türden yanlışları, yanılgıları ve gafletleri alkış bile alır.
Türkiye'de liderlik, sorunların en başında gelir.
Sorumlulukları ihale eden liderlik!
Aslında herkes insan/lider yetiştirme düzenindeki çarpıklıkların farkındadır ama bu işten yalnız eğitim ve öğretim kurumları sorumlu tutulur.
Eğitim elbette iradeli, demokratik ve özgür kafaların yetişmesinde önemlidir ama tek başına yeterli değildir.
Kültür, sokak, aile, medya, iş yeri ve dini kurumlar iğdiş edilmiş liderlik konusundan en az eğitim kurumları kadar sorumludur.
Bu yapısal durumun yanında mevcut lider kılıklı zatların küçüklerin büyümesine, olmamışların olmasına izin vermediği bir yerde özgün ve özgür lider de çıkmaz.
Evcil, güdümlü, iğdiş eden bir sistem dik başlı, iradeli liderlerin çıkmasına izin vermez.
Bir biçimde fiili ve formel lider mevkiine oturanlar başarısızlıklarını muhaliflere ihale ederken başarıları da kendilerini kutsallaştırmakta kullanırlar.
Fiili liderlerin gözden kaçırdıkları!
Büyüklerin küçükler, güçlülerin zayıflar, çokların azlar olmadan herhangi bir anlam ifade etmediğini anlayamayan liderler bütünsel düşünme gücüne sahip değildir.
Onlar Büyük Ağrı'ların kendisine omuz veren onlarca Küçük Ağrı sayesinde ayakta durduğunun farkında değildir.
Okyanusları büyük yapan küçük su damlaları, devasa binaları var edenin de küçük tuğlalarla olduğunu göremeyecek kadar kördürler.
Dahası onlar, büyük başarıların onlarca küçük başarısızlıkların toplamından başka bir şey olmadığını da bilmezler.
Önündeki engebeyi dünyanın en büyük zirvesi, çukuru ise dünyanın en derin noktası olarak görürler.
Sonuçta böyle bir liderlikte milletvekili il başkanının, öğretmen öğrencisinin, usta çırağının, iktidar muhalefetin olgunlaşmasını engelleyecek her hileye ve oyuna başvurur.
Bunu da sözde kutsal değerler adına yaparlar.
Hem Makyavelist hem de oportünist!
Bizim kerameti kendinden menkul liderler, hiç kimsenin herhangi bir görevi kendisinden daha iyi yapacak herhangi bir kişiye düşünemezler.
Akıl, muhakeme ve öz eleştiri bilmediklerinden sürekli kendilerini mensuplarına dayatırlar.
Siyaset adına, bürokrasi adına, siyasetin temel ilkeleri, bürokrasinin varlık sebebi ve yönetimin mantığı adına ne varsa hepsini çiğnerler.
Bununla yetinmez pis kedilerin kendi öz yavrularını yemesi gibi bir zamanlar "dava arkadaşım" dediklerini hiç iğrenmeden büyük bir iştahla yerler.
Aslında onlar bu tavırlarıyla kendi geleceklerini kendi elleriyle yok ederler.
Hem Makyavelist hem de oportünisttirler.
Güneşin doğması engellenemez!
Koltuğu yanınızda taşırsanız yorulursunuz, başınızın üstünde gezdirirseniz altında kalırsınız!
Ancak ayağın altına alınan koltuk yükseltir.
Büyüklenenler hiçbir zaman gerçek büyüklüğün farkında olmazlar.
Kim ne yaparsa yapsın güneşin doğması da çocuğun büyümesi de engellenemez!