Laf ile yenemezsin..

Ne Amerika, ne de İsrail ile söz savaşları yaparak kimse bir yere varamaz. Kaldı ki söz savaşlarını kazansan bile, siyasi zaferi kazınmış olmazsın.

Ekonomik zaferi ise kesinlikle kazanamazsın.

Peki, ne olacak?

Eğer İsrail ile mücadele etmek ve kazanmak istiyorsan, öncelikle Türk tarımını geri getireceksin.

Ne alakası var diyebilirsiniz.

Alakası var.

Milli tarım, bu vatanın kendine ait olan, kendi bağrından çıkan, kendi geçmişinden gelenin ta kendisidir.

Milli buğdaya, mercimeğe, fasulyeye dikkatle bakın size gülümseyecektir.

Oradan bir kültür çıkarmıştır bu millet.

İsterseniz türkülere bakın.

Onlarcasını bulacaksınız.

Ya harmanı anlatır, ya buğdayı veyahut ekini, ekin sonrası hasadı, kısacası tarımı anlatır.

İsrail ile savaşı kazanmak istiyorsan, önce boğazımıza uzanan o eli çekeceksin.

Gırtlağımdan onun ürettiği tohumlardan yapılmış tarım ürünleri geçmeyecek. Bizim olanı geri getireceksin. Milli tarım yapacaksın ki, milli beslenelim ve bizi Anadolu, bizzat kendi bağrından çıkanlarla beslemiş olsun. Aklımız, zekamız ve yeteneklerimiz gücünü milli buğdayımızdan, fasulyemizden, mercimeğimizden sarımsağımızdan alsın..

Unutma…

Birinci ve en önemli mücadele alanı burasıdır..

Sadece yarışmak için değil, aynı zamanda milli siyaset gütmenin, milli kimlik taşımanın ön koşulu da budur. Milli olmak önce tarımda da milli olmaktır.

Halkın boğazından geçecek hibrit tohumlarla İsrail'e meydan okumak kahramanların davranışı olamaz.

Öyle ise, birinci zaferi görelim: Haydi tarımda İsrail tohumlarına son verelim ve milli tarım politikasını bir an önce açıklayalım…

Var mısınız?

Anadolu'muzun o has buğdayının kokusunu özledik. İliklerimize kadar içimize çekmek istiyoruz..

Köy ekmeğinin kokusunu metrelerce öteden duymak istiyoruz..

İkincisi de şu..

Amerika ile yarışmak da laf yetiştirmekle olmaz..

Amerika ile yarışmanın da ön koşulu bilimdir, fendir.

Teknoloji üretmektir.

Sanayileşmektir..

S-400 füzesi alarak Amerika ile yarışmış olmazsın. Bunu yapmakla sadece Amerikan bağımlılığı karşısına Rus bağımlılığını koymuş olursun. Biz bağımlılıkları değil, bağımsızlıkları özlüyoruz..

Milli bağımsızlığın teminatı bilimden ve fenden geçer. Çünkü füzeyi bilim yapar. Füze yapacağınız üretim sistemini ekonomi ile kurarsınız ama bilim olmadan binalar tek başına füze üretemez.

Biliyor musunuz?

Türkiye'de tarım gibi fen de bitmiş durumda.

Üniversitelerin fizik bölümlerine nitelikli öğrenci gelmiyor. Kapanmak üzere olan onlarca bölüm var. Ve halen varlığını sürdüren fizik bölümlerinin birçoğuna da liseden iyi yetişmiş öğrenci gelmiyor.

Bu ne demek biliyor musunuz?

İstemesen de yarın dışarıya bağımlı olacaksın demektir. Çünkü işsizler ordusuna katarak harcadığın insan sermayesini nitelikli işgücüne çeviremedin demektir.

Mercimeğe ve buğdaya yaptığını insanın kendisine yapıyorsun demektir.

Sonunda ne olur söyleyeyim mi?

Laf yetiştirirsin, bu sayede gerilim yaratırsın, kamuoyunu ikna edersin ama ürettiğin bir şey olmadığından sonunda yarattığın gürültüyle avunursun. Bir de bakarsın ki Türkiye gene muhtaç ve gene yerinde sayıyor..

Yazarın Diğer Yazıları