Kurultayda demokrasi oyunları

Eksiği olmakla birlikte ekonomik anlamda küreselleşme tamamlandı. İnsan hakları ve demokratik özgürlüklerde, ifade özgürlüğünde ise küreselleşme süreci devam ediyor. Bu sürecin de kaçınılmaz olduğu çok açıktır.

CHP bu anlamda, kısaca demokratikleşme farkı yaratarak bu süreci göğüsleyebilir. CHP, insan hakları ve demokratik özgürlükler konusunda diğer siyasi partilerden daha öndedir ve fakat parti içi demokrasi konusunda yeterli değil. Bu yetersizliği son kurultayda antidemokratik yolların demokrasi gibi gösterilmesi ile yaşadık.
1) Baskın kurultay kararı bu oyunların başlangıcı oldu. Baskın kurultay olmasaydı, hem partinin geleceği ve iktidar için alternatif politikalar daha iyi değerlendirilirdi, hem de genel başkan adayları meramlarını tabana ve delegeye daha iyi anlatırdı.
2) Bilim Yönetim Kültür Platformu seçiminde hülle yapıldı. Bu platformda 8 üye var. Parti 12 üye aday gösterdi. Bu adaylardan 8’i seçilecekti. 12 adaydan 3’ü erkek, 9’u ise kadın aday olarak gösterildi. Seçilecek 8 kişi içinde de 3 erkek kontenjanı var. Yani aday gösterilen bu 3 erkek sandığa gitmeden seçilmiş oldu. Eğer 4 erkek olsaydı ve 3 erkek seçilip birisi elenecekti.
Ne var ki Kılıçdaroğlu 3 erkek kontenjan için 3 erkek aday gösterip, kendi istediği 3 kişinin seçilmesini sağladı. Yani delegenin bu üç kişi için bir tercihi olmadı. Delegenin tercihi değil, genel başkanın tercihi belirleyici oldu. Mamafih, platform adayları arasında en düşük oy almasına rağmen Mehmet Bekaroğlu da bu çerçevede seçilmiş oldu. Aslında bu üç erkek aday demokrasiye inanmış olsaydı, ben “antidemokratik uygulamaya alet olamam” şeklinde tepki koyabilirdi.
3) Anahtar liste delege tercihlerine ipotek koymaktır Kurultayda çarşaf liste kullanılması olumlu bir adımdır. Bu çarşaf listede yer alanlar, kendilerini tanıtabilir. Kulis yapabilir. Ancak gerek Genel Merkezin, Genel Başkanın ve gerekse bazı grupların, anahtar liste çıkarması delegenin demokratik seçim hakkına ipotek koymak demektir.
Genel Başkan kurultayın seçtiği her PM üyesi ile çalışabilir. Genel Başkan anahtar liste çıkarmakla, adaylar arasında ayırım yapmış oluyor. Ayrıca anahtar listeye girmeyenler genel başkan tarafından dışlanmış oluyorlar. Parti içi çekişmeler artıyor.
4) Genel Başkan adayı İnce, bazı başkanların delegeye “verdiğiniz oyun fotoğrafını çekip getireceksin” şeklinde tembihte bulunduğunu açıkladı. Bu tavır seçimlerde AKP’nin, oyunun fotoğrafını çekip getirenlere altın dağıtması gibi bir uygulamadır. Böyle bir uygulama CHP’nin demokratik misyonuna uymaz.
5) Kurultayda 1121 kişi oy kullandı. İki genel başkan yardımcısı ve bir genel sekreter 400’ün altında oy aldı. Yani yaklaşık delegenin üçte ikisi bu kişilere oy vermedi.
Yine Kılıçdaroğlu’nu 944 imzayla aday gösteren delegelerden, 381 kişi oy vermedi. Ayrıca Kılıçdaroğlu 1282 delegeden 740 oy aldı.
Siyasi partilerde parti içi demokrasi olmadığı için genel başkanları düşürmek çok zordur. Buna rağmen düşük oy, delegenin bir uyarısıdır.
Demokratik toplumlarında bu bir güvensizlik olarak algılanır.
Mamafih Kılıçdaroğlu da “genel başkanlık oylamasında delegenin memnuniyetsizliğini gösterdiğini, bu mesajı aldığını” söylüyor. Bundan böyle de sözünün nasıl ve ne kadar arkasında olacağını göreceğiz.
Sonuç olarak, başta söylediğimizi tekrarlamak gerekirse, demokrasiyi getiren bir siyasi partinin parti içi demokraside örnek oluşturup halka ve tabana dayanan bir demokrasinin yolunu açması gerekir. CHP’nin iktidar olması için farkındalık yaratacağı en önemli alan da işte bu demokrasi alanıdır.

Yazarın Diğer Yazıları