Kürtlerin şifreleri ve Türk düğümü!
“1996 yılı Haziran ayında, halen yayına devam etmekte olan Nûbihar dergisinin kapağında çok güzel ve otantik bir halı-kilim damgası gördüm. Hemen derginin yazı işlerini arayıp o kapağı niçin ve hangi açıklamaya dönük kullandıklarını öğrenmek istedim. Derginin o zamanki yazı işleri müdürü önce bilgi vermekten çekindi ama konuşma ilerleyince, o damganın Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan Kürtler tarafından en çok kullanılan bir damga olduğunu söyledi.
Bundan bir süre sonra Türk inançları hakkında araştırma yapmak üzere aldığım bir davet üzerine Taşkent üzerinden Kazakistan’a gittim. Daha Taşkent havalanından çıktığımda, sokaktaki bir elektrik direğinde Nûbihar dergisindeki damga ile karşılaştım. Aynı damga ve benzerleri Taşkent’ten Çimkent’e (Kazakistan’a) giden yol boyunca pek çok defa karşıma çıktı. Öyle ki insan elinin değdiği her yerde o damga vardı. Çok geçmeden, Nûbihar dergisinin yazı işlerinin Kürtlere ait dediği damganın, Kazak Türklerinin milli damgası olduğunu öğrendim. Damgaları araştırmaya böyle başladım.”
***
Bu satırları, değerli dostum Dr. Mustafa Aksoy’un “Tarihin Sessiz Dili: Damgalar” adlı muhteşem eserinin 50’nci sayfasından aldım. (Kitabı, 0539 893 81 11 numaralı telefonla Orhan Yücel’den temin edebilirsiniz)
Rahmetli dostum Servet Somuncuoğlu’nun, Türk Dünyası’ndaki damgaları gazeteci gözüyle ve olağanüstü fotoğraflarla tespit ettiği yıllarda bir antropolog ve sosyolog olarak da Mustafa Aksoy, Türk Dünyası’nda aynı konu üzerinde bilimsel yöntemlerle çalışıyordu. Somuncuoğlu’nun bulguları için, bu sütunda “Türklerin şifreleri” tanımını yapmıştım. Somuncuoğlu, Hakkari’nin Gevaruk yaylasına da çıkıp kaya resimlerini fotoğraflamış, görüntülemiş, oradaki damgalarla Kazakistan’daki damgaların birliğini ortaya çıkarmıştı. Dr. Mustafa Aksoy ise halı ve kilimlerden hayatın her alanındaki sanat eserlerine kadar bugün de yaşayan o damgaları fotoğrafladı ve bilimsel olarak yorumladı. Farklı bir yoldan giderek, sadece Türklerin şifrelerini değil, Kürtlerin şifrelerini de çözmüş oldu.
***
Dr. Mustafa Aksoy şöyle diyor:
“Bilindiği gibi Kürt tarihi konusunda çalışan Kürtçü araştırmacılar, dilden hareketle Kürtleri Farsların bir boyu gibi kabul eder. Bu iddia doğruysa, söz konusu araştırmacılar şu soruları cevaplamalıdır:
-Kürtler, halı ve kilimlerde neden Farsların kullandığı damgaları ve düğümü değil de hep Türklerin damgaları ve düğümlerini kullanmışlardır?
-Kürtlerde koç başlı mezar taşları ve balballar varken, Farslarda neden yoktur?
Damgaların dili, düğümlerin sırrı çözüldükçe, çift düğümün (Türk düğümünün) ayrılmaz bir kardeşliği ifade ettiği daha iyi anlaşılacaktır.
Tunceli ile Hakkâri’deki halı ve kilimlerde kullanılan damgaların Sibirya’ya kadar olan Türk kültür coğrafyasında birebir kullanılmış ve kullanılıyor olması, kültür araştırmaları açısından son derece önemlidir.”
***
Amerikan baskısı ile Oslo’da PKK’yı Kürt tarafı diye tanıyıp Türkiye adına masaya oturan AKP iktidarının açılım koordinatörü Beşir Atalay, Eylül ayında daha hızlı adımların atılacağını söylüyor. Kuzey Irak ise Irak’ın IŞİD eliyle fiilen üçe bölünmesi ile bağımsız bir Kürt devleti olma yoluna girdi. AKP iktidarı, PKK’nın demokratik özerklik projesini, daha parti kurulurken, ABD’den gönderilen gizli bir belgeyi parti programı yaparak kabul etmişti.
AKP’nin seçtiği Cumhurbaşkanı’nın ilk işi, Türk yerine “Türkiyeli” diyerek Türk düğümünü çözmek girişimini yeniden başlatmaktır.
Yine 1.5 milyon Suriyeli’ye ve katliamdan kaçan Yezidilere pasaport sormayan AKP iktidarı Türkmenlere sınırda pasaport soruyor. Yani “Türkmen kapanımı” yapıyor!
Türk düğümü, Kürtler ve Türkmenler üzerinden de ayaklarına dolaşacaktır.