Kudüs ve kıskaçtaki Türkiye!
Kudüs için İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul'da toplanıyor. Bu toplantıdan çok fazla ümitvar olmak mümkün değildir. Türkiye'nin ve İslam dünyasının içinde bulunduğu durum böyle bir hükme varmamızı gerektiriyor.
Türkiye'nin büyük bir kıskaç altına alındığını görmek gerekir.
Reza Zarrab olayı siyasi ve hukuki bir dava olmaktan çıkmış Türkiye hükümetine karşı bir şantaj aracına dönüşmüştür. Zarrab ve kirli ilişkileri kullanılarak Türkiye hükümetinin bölgede ABD'nin istediği biçimde hareket etmeye zorlandığı ve zorlanacağı açıktır.
AKP Genel Başkanı'nın ABD'ye kükremesine bakmayın, ellerini vermişler kollarını kurtarmaya çalışıyorlar. Durum maalesef budur.
Türkiye'yi karalama kampanyaları!
Yalnız Zarrab davasıyla değil, geçtiğimiz günlerde Mısır'da ajanlık suçlamasıyla gözaltına alınan 29 kişi vasıtasıyla da Türkiye köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor.
Mısır, terör örgütü DEAŞ tarafından düzenlenen kanlı saldırıdan sonra başlattığı operasyonlarda göz altına aldığı 29 kişinin Türkiye ajanı olduğunu ilan etti. Bu kişiler vasıtasıyla Türkiye'nin Mısır'da darbe planladığı ileri sürüldü.
Darbeci Sisi, açıkça "Türkiye, Mısır'ın iç işlerine müdahale etmeyi bırakmalı" dedi. Sisi, Körfez liderlerinden Ankara'nın Katar'a desteğini çekene kadar, ablukaya Türkiye'nin de dahil edilmesini istedi.
Uçağını düşüren Türkiye'ye karşı daha bir süre önce Rusya'nın BM Büyükelçisi Vitaly Çurkin, Türkiye'de bazı şirketleri, DEAŞ'e el yapımı bombada kullanılan hammadde temin etmekle suçlamıştı. Çurkin mektubunda, ''Bahsettiğim gerçekler, Türk yetkililerin DEAŞ'e yardım ettiğini açıklıyor ve ispatlıyor. Sağlanan bu yardımlar terör eylemlerinde kullanılıyor'' diye yazmıştı.
Alman Birinci Kanalı ARD'nin verdiği habere göre, Alman güvenlik makamlarının, ilgili birimlere Türkiye'deki iktidar partisi AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Mısır'daki Müslüman Kardeşler gibi örgütlerle 'ideolojik yakınlığı' bulunduğu görüşünü ilettiği belirtildi.
ARD'ye göre İçişleri Bakanlığı'nın 'gizli' yanıtında, "İktidar partisi AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Mısır'daki Müslüman Kardeşler, Hamas ve Suriye'deki silahlı İslamcı muhalefete yönelik çok sayıda dayanışma mesajı ve destek eylemleri, Müslüman Kardeşler ile ideolojik yakınlıklarına işaret etmektedir" deniliyor.
Avrupa'da uzun zamandır sürdürülen Türkiye aleyhtarlığı, ABD'nin vize ve Zarrab davası olarak yansımıştır. Mısır, BAE ve Suudi Arabistan ise Türkiye aleyhtarlığını Arap dünyasında yaygınlaştırmaya çalışmaktadır.
Türkiye'nin bu şartlarda Kudüs konusunda yapacakları sınırlıdır.
Kudüs ve İslam İşbirliği toplantısı!
Trump, Kudüs'le ilgili imzayı atmadan önce Türkiye'nin kıskaca alınması, imajının sarsılması, Arap ülkelerinin birbirlerinin gırtlağına sarılır hale gelmesi ve Irak'ın, Suriye'nin, Libya ve Yemen'in perişan edilmesi tesadüf değildir.
Trump, Kudüs kararını, ancak İslam Dünyası bu şartlar altındayken verebilirdi. O da verdi. İşte bu şartlarda İslam İşbirliği Teşkilatı, Türkiye'nin davetiyle toplanıyor. Türkiye, bu toplantıda İslâm Dünyası'nın tepkilerini konsolide etmeye çalışacaktır. Ancak mevcut şartlarda bu çok da mümkün görünmüyor çünkü birçok İslam ülkesinde özellikle Körfez ülkeleri, Mısır, Suudi Arabistan vb. Hamas ve Müslüman Kardeşler'i, İsrail'den daha büyük tehlike olarak görüyor.
Kudüs konusu "savul bire kafir" yöntemi değil akılcı strateji gerektiriyor. Türkiye'nin konumu, sınırlılıkları ve yapabilecekleri ortadadır. Türkiye konuya saplantılardan uzak yaklaşan neredeyse tek ülke görüntüsünde; ancak Türkiye'nin de bu şartlarda yapabilecekleri çok sınırlıdır.
İslam ülkeleri ittifak etmemekte ittifak ettikleri sürece etkili bir güç olamazlar. Yaptıkları ya da yapacakları toplantılarda verecekleri güçlü mesajların arkasında yeterli güç yoksa elde edilecek sonuç da yoktur. Lafla peynir gemisi yürümediğini herkes bilmektedir.
Bu yüzden ABD'nin eski Dışişleri Bakanı Shultz, "Eğer kudretin gölgesi pazarlık masasına düşmemişse, müzakereler teslim olmanın nazikçe adlandırılmasından başka bir şey değildir" demiştir.