Küçük Emrah senaryoları
"Don Camillo'nun Küçük Dünyası" adlı öykü Güney Amerika'dan esinlenme olsa da bizi anlatır. Asker veya sivil darbeleri özümser. Üstad Bediî Faik'in kaleminden yayınlandığı tarihten bu yana yarım yüzyıl devrilse de aynı yerde çakılı kaldık. Eskiden politikacılar tatile çıkarılırdı. Bu iş asılmaya kadar giderdi. Şimdilerde genelde ihtilallerin silahsızına tanık oluyoruz. İktidar sazını eline alanlar bu eğilimlerini ön plana çıkarmaktalar. Bunun adına "koltuk sevdası" demek mümkün. "Kanun benim" hastalığı önemli virüs. Seversiniz, sevmezsiniz ama "Demokratik kriterler"den ayrılamazsınız. Bunları yamultamazsınız. Sinan Oğan'a uygulananların yasa dışı olduğunu söylemek doğruluktur. "Yargıtay'ca verilen, partiye iade kararına" saygı göstermek zorundasınız. MHP'nin genel merkez duvarlarına sıkışıp kalmış yönetimi gerçeği kabul zorunda. Hâlâ direnmek mümkün değil. Bir Sivas özlü sözündeki gibi "cırtına cırt"ta ısrar, baskın seçime hazırlanan Ak Parti kurmaylarının hedeflediğine destek olur.
...
Hendeklere gömülüp ellerde patlayanlarıyla HDP'nin durumu ortada. CHP'nin Sezgin Tanrıkulu mantığı sonuç vermez. İçlerinden bir grubun "insan haklarını savunma" adına bölücüye taviz vermesi oyları artırmaz. Tam tersi azaltır. Geride kalan sadece misyon partisi MHP. Bu akımı da bölerseniz ortaya çıkacak sonuç belli; "Millî Şef Erdoğan dönemi". Gidilen noktayı göremeyen bir tek Devlet Bahçeli var. Parti tabanındaki isteğin dile getirdiği değişime el vermek zorunda. Eğer bu ülkeyi biraz düşünüyorsa "noteri bile yolsuzlukla suçlamaz". Bilinen tabirle "yenileşmeye" yol vermeli. Kamuoyunda artarak ön plana çıkan "Meral Akşener sevgisi"ne daha fazla engel olmamalı. Muhtemel kardeş kavgasını engellemek onun elinde. Yanlışlığını fark etmenin erdem olduğunu söylemeliyiz. Hele Don Camillo olmayı imajına yakıştıramıyoruz.
Görünen köy
Bu satırları Çek Cumhuriyeti maçından önce kaleme alıyoruz. Üst tura geçemeyeceğimiz belliyken Terim'in son çıkışını sevemezdik. Hele "mahkemeyi adres göstermesi" sopayı abanın üstüne çıkarmasıydı. Futbol CEO'muz'un Bahçeli mantığıyla hareketinin devam ettiğini görmek üzüntü verici. Daha önce de yazdık; o kadar çok hata yaptı ki... Kadro seçiminden, sahaya sürdüğü 11'e ve taktiğe kadar. Bu konuma gelmiş hiç kimse başarıyı mucizelere bırakmaz. Hezimeti, Yeşilçam filmlerine dayandırıp, Küçük Emrah'ın anası-bacısı senaryolarına yüklemeye kalkmak ayıptır. Gelinen nokta üç-beş psikopatın eseri değildir. Sayın Terim'e aynaya bakmasını öneriyoruz!