Kriz yönetiminde TSK
"Kriz Yönetimi ve TSK"... Prof. Dr. Haydar Çakmak'ın kitabı ve tam okuma zamanı. Krizdeyiz. Krizde en mühim rolü Türk Silahlı Kuvvetleri oynuyor. Daha doğrusu oynaması lâzım. "Biri" hep konuşuyor, hep konuşuyor... Krizin mahiyetini ölçmede, bu krizde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yerini tayin etmede zorlanıyoruz.
Haydar Çakmak bir uluslararası ilişkiler uzmanı. Ve hâliyle içerideki değil, dışarıdaki krizlerde TSK'nın rolünü masaya yatırıyor.
Bu toz duman içinde, "Kriz Yönetimi ve TSK", taşları yerli yerine oturtacak bir çalışma.
Beklenen savaş da başladı: Azerbaycan ve Ermenistan, uzun zamandır atışıyor, iki taraftan da asker kayıpları oluyordu.
Ermenistan neden savaşmak istiyor? Ermenistan ile Azerbaycan'ın arasındaki mesele derin ve ezelî... Komünist rejim yıkılınca Ermeniler, Rusların ve Batı ülkelerinin büyük desteğiyle Dağlık Karabağ dâhil, Azerbaycan'ın yüzde 20-25 dolayında toprağını işgal etti ve işgal hâlâ sürüyor. Birtakım toplantılar yapılsa da, netice alınamayacağı açık.
Batılı devletlere tesir eden üç millet vardır: Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar. Yahudilerin dini ayrı. Ermeniler ve Rumlar, Ortodoks. Ama yine aralarında derin ayrılık da bulunuyor. Her üç milletin Türkiye ile bağlantısı çok eski. İsrail, eski Osmanlı toprakları üzerinde "sun'î" devlet kurdu. Ermeniler, Doğumuzda gözlerinin olduğunu her fırsatta dile getiriyorlar. Bir de buna "soykırım" dedikleri 1915 Tehciri'ni ekleyin. Rumların da kendilerine göre yaraları onulacak gibi değil; "Konstantinopolis" acısı yaşıyorlar, bir tarafta Batı Anadolu, bir tarafta Pontus dedikleri Karadeniz bölgesi... Her üç millet de, Batı ülkelerinin tam desteğini alıyor. Her üçü de Batı'nın ve Rusların büyük kozu. Bu kadar sıkışmışlık içinde, Türkiye'nin ayakta kalmasını izah etmek de güçleşiyor.
Onun için Türk Silahlı Kuvvetleri bizim "göz bebeğimiz" olmalıdır. Keşke diyorum, geçmişte, TSK, aslî sınırları içinde kalabilseydi, kalması sağlanabilseydi, ikide bir kışladan çıkmasaydı. "Göz bebeğimiz" dedik ya... TSK, her zaman kendisini "kurtarıcı" ve "kurucu" görmüştür.
Prof. Dr. Haydar Çakmak, kriz yönetiminde TSK'yı incelerken, elbette "göz bebeğimiz" kavramını akılda tutmuştur.
Kitapta, "kriz"in manası ve mahiyeti üzerinde duruyor ve krizi; "Gelişen Kriz, Ani Kriz, İstenen Kriz, Dolaylı Kriz, Planlanmış Kriz, Kaza Krizi (Beklenmeyen Kriz)" başlıkları altında net bilgilerle ve tariflerle anlatıyor, sonra "Krizin Sonu ve Sonuçları" başlığı altında değerlendirmede bulunuyor.
Sonra mevzuyu uluslararası kriz anlarında Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin oynadığı role getiriyor.
Azerbaycan'la Ermenistan arasında her an büyük savaş çıkabilir. Ermeni tarafı Azerbaycan'la problemini Türk meselesi olarak görüyor. Azerbaycan tarafı da öyle, Türkiye tarafı da. Biz de "Azeri,. Azeri..." deyip duruyorlar. Azeri yok Türk var. Gittik, inceledik... İran'da (Güney Azerbaycan) bile "Türk" diye adlandırılır. Kafkaslardaki krizde hiç şüpheniz olmasın TSK, görünürde veya görünmez bir yerde, büyük rol oynayacak.
Prof. Dr. Haydar Çakmak'ın kitabı sahasında bir ilk. Birçok üniversitede, Silâhlı Kuvvetler'in okullarında ders kitabı aynı zamanda... "Kriz Yönetimi ve TSK" Kaynak Yayınları arasından çıktı.