Kriz, Türkleri niçin vurmadı?

Hayır, “Biz Türk’üz, bize bir şey olmaz” demiyorum. Başlıkta, “Kriz Türkleri niçin vurmadı?” diye sordum ama hangi Türkleri?
Yunanistan’da Syriza Partisi’nden milletvekili seçilen Mustafa Mustafa, ekonomik krizin, toplumun her kesimini vurduğunu ancak Türk azınlıkların, toplumun diğer kesimlerinin aksine “kredi borcu derdi” olmadığını söyledi.
Bunun bir sebebi var elbette! BBC’nin sorularını cevaplandıran Mustafa Mustafa, son yıllarda bazı düzenlemelerle durum biraz da esnekleşse de yıllar boyu Yunanistan’da azınlıklara kredi verilmediğini ve böyle bir alışkanlık geliştirmediklerini söyledi.
Türkiye’de ise son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı resmi rakamlara göre halkın sadece kredi kartı borcu 345 milyar liraya ulaştı. Bu rakam 2002’de 6,5 milyar lira idi!
Bankaların sokakta masa kurup kredi dağıtarak tüketimi teşvik ettiği günlerde, bu gidişin sonu belliydi.
Şimdi de AKP iktidarı, gözünü işçinin kıdem tazminatına diktiği gibi piyasadaki parayı bankalarda toplamak için konut hesabına yüzde 15 devlet desteği vereceğini açıkladı. “Ayda 584 liranın altında gelir elde eden kişi sayısı, devletin rakamlarına göre 21 milyon 980” ise geriye ne kalıyor? Ayda 584 lira kazananlar bırakın para biriktirmeyi, bankada hesap açtırabilir mi?

Yanlış yaptın Beşşar Esad!
AKP iktidarının komşularla sıfır sorun politikasından, komşu ülke aleyhine asker toplamak suçunu işlemeye başlamasına rağmen Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Türk kamuoyunu kaybetmemek için Türkiye’yi değil AKP iktidarını suçluyordu. Türkiye’de zaten halkın çoğunluğu AKP’nin Suriye politikasını yanlış buluyor.
Beşşar Esad, Amerikan Foreign Affairs dergisinin “Bizzat Erdoğan’ı mı suçluyorsunuz? Bir zamanlar onunla ilişkileriniz oldukça iyiydi” şeklindeki sorusuna, “Evet. Çünkü o El Kaide’nin tabanını oluşturan Müslüman Kardeşler ideolojisine bağlıdır. Müslüman Kardeşler, 20’nci yüzyılın başlarında şiddet içeren siyasi İslam’ı özendiren ilk siyasi İslami örgüttür. O, sıkı sıkıya buna bağlıdır ve bu değerlere inanmaktadır. Fanatiktir ve bu yüzden hâlâ IŞİD’i desteklemektedir. Olanlardan bizzat sorumludur” diye cevap verdi. Bu sözler bütün dünya basınında yankı buldu.
Fakat Suriye’nin haber ajansı olan Sana’da yayınlanan bir haber, Beşşar Esad’ın Türk kamuoyunda bulduğu desteği havaya uçuracak nitelikte. 30 Kasım 2014 tarihinden beri her gün yayınlanan haberin başlığı, “Liva İskenderun’un Suriye’den koparılmasının yıldönümünde Türkiye’nin kara tarihi tekerrür ediyor. Suriyelilerin hakkı ise her zaman baki kalacaktır” şeklinde. Gerisini yazmaya lüzum yok herhalde...
Suriye’yi bağlayan bu yayından Beşşar Esad’ın haberinin olmaması mümkün değil. Peki Esad, Türk Milleti’ni karşısına alarak nereye varabilir?

İstihbarat ne işe yarıyor?
Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez de Kirchner, kendisi hakkında soruşturma açan savcı Nisman’ın evinde ölü bulunmasının ardından, istihbarat teşkilatını feshedeceğini ve yeniden kuracağını açıkladı! Kirchner, savcı Nisman’ın ölüm sebebinin intihar olmadığını daha önce söylemişti.
Türkiye’de Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Hırant Dink, Papaz Santoro, misyonerler ve Danıştay baskınında da Mustafa Yücel Özbilgin bir kurgu çerçevesinde katledildi. Bugün anlaşılıyor ki hepsinde devlet içindeki çetelerin rolü var ama ters operasyonla suç hep başkalarının üzerine atılarak kamuoyu, köpeklerin koyunları ağıla sokması örneğinde olduğu gibi belli bir yöne sevk edilmek istendi. Artık bunlarla yüzleşmenin vakti gelmedi mi?

Yazarın Diğer Yazıları