Kriptonun sinsi kaleleri!..
Türkiye'de demokrasi, "adalet", özgürlük ve "kalkınma" mücadelesinde son yıllarda yalnızca sansür ve ambargo yok, sinsi bir takiye de hakim...
Bu alanlardaki ikiyüzlülüğü anlatan en vahim manzarayı tam olarak görmek için, ülkeyi yöneten partinin adına ve icraatlarına bakmak da yeterli; "Adalet" iddiasıyla ahkam kesilen memlekette adalet sıkıntılı, "kalkınma" iddiasıyla yönetildiği iddia edilen ülke her açıdan geriye gidiyor...
Takiyenin tek ayak üzerinde en çok takla attığı mevzilerden biri de medya... Yandaşlığın rant çukurunda "basın özgürlüğü" naraları atarken; hırsızlığı, yalanı ve yolsuzluğu örtbas için en çok tetikçi-kiralık medya kullanılıyor bu ülkede... Hem de "adalet" ve "kalkınma" pohpohlamasıyla!..
Yalnızca yandaşlar değil, "düşmanımın düşmanı dostumdur" iddiasıyla, iktidara saldırmak için cemaatin, FETÖ'ye cephe almak için ise iktidarın kucağına oturmaktan utanmayanlar da bir başka takiyenin kirli girdabında delebelenip duruyorlar!..
Neyse, konumuz itibar kaybeden medya değil aslında... Medyanın yanısıra, her derdin kökeninde karanlık bir hastalığa dönüştürülen "eğitim"in içine düşürüldüğü karabasan çok daha tehlikelidir, devlet ve millet için!..
Hani bir milleti ister vezir, isterse de rezil edebilecek kadar yaşamsal olan mektep- eğitim, okumak-yazmak ve hakettiği diploma ile adam olmak meselesi var ya, işte oradadır en büyük sorun...
Üniversitelerde neler oluyor?..
12 Eylül 1980 darbesinden sonra medreseye dönüştürülen üniversetelerin günümüzdeki "ahval ve şerait"inin başlangıç noktası yalnız başına "YÖK" değil aslında...
Tevhid-i Tedrisat'taki asıl yozlaşma, FETÖ'nün ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim sistemini molla-mürit çarkının paslı karanlığında köleleştirmek için, "sızma" operasyonunu başlatmasıyla ortaya çıkmıştır...
Bu ülkenin çocuklarını "abla- abi" hücrelerine ilk ve ortaokullardaki FETÖ sistemi çekti... Sonra dershaneler, çalınan sorularla kazanılan çakma sınavlar, devlete sinsice yerleşmeler ve bürokrasiye adam yetiştirmek için ele geçirilen akademik sistemin militan ordusuna dönüşmesi!..
FETÖ'nün mürit-militan yetiştirmek için bizzat açtığı üniversiteler de yetmemişti karanlık diploma yağması için!..
Asıl mesele, neredeyse tüm üniversiteleri akrep yuvasına dönüştüren KPSS gibi sınavların merkezindeki hırsızlık çarkının memleketi tehlikeli militanların hakimiyetine sürüklemesiydi...
Velhasıl, "hizmet" adı altında hezimetin işgalindeydi üniversiteler... Örneğin; geçen mayıs ayı başında, CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un soru önergesini yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 15 Temmuz "darbe" girişiminin ardından 4 bin 811 akademisyenin kamu görevinden çıkartıldığını açıklamıştı...
Bitti mi peki FETÖ'nün cüppeli mürit teşkilatı?.. Ne yazık ki hayır!.. FETÖ operasyonları yoğunlaştırılırken, devletin sınav sisteminin hırsızlık-torpil-arpalık çarkıyla nasıl ele geçirildiği de ortaya çıkartılmıştı...
Askeri okullar, polis kolejleri ve hatta devlete memur alan KPSS'de yüzbinlerce müridin çalınmış sorularla bürokrasiye sızdığı ortaya çıkartılırken, herkes derinden şoke olmuştu...
Ancak asıl tehlike üniversitelerde devam ediyor ne yazık ki!.. Çünkü milyonlarca aile çocuklarını "adam olsun" diye üniversitelerde okutmaya çalışırken, meğer genç zihinler halen ve halen kriptoların sinsi ellerindeymiş!..
3.YAZI
Sahte "dahi"lerin dökülüşü!..
FETÖ'nün soru hırsızlığına yönelik soruşturmalar Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı'na (ALES) uzanıvermiş!.. Hiç şaşırmadık...
Çünkü 2005-2013 yılları arasında (AKP iktidardayken) yapılan ALES kapsamındaki 16 sınava ait tüm soruların FETÖ tarafından sınavdan önce ele geçirilerek müritlere dağıtıldığı belirlenmiş...
Örneğin; FETÖ'nün sorularını çaldığı 2008 ve 2009 yıllarında yapılan ALES'de ne hikmetse 32 bin 300 kişi "birinci" olmuş!!!
Ancak cemaatin gelenek haline getirdiği soru hırsızlığı ve hileli sınav tezgahının ortaya çıkmasının ardından ALES'teki sözde "dahi"lerin sayısında da düşüş yaşanmış!..
Çünkü 2016 ALES'e giren 332 bin kişiden sadece "140" kişi birinci olabilmiş... Yani "altın nesil" diye pazarlanan sahte sınav kahramanlarının makyajı sınav salonlarının duvarlarından kirli boyalar gibi akıp gitmiş!..
Savcılık, 2005-2013 yıllarında sınava giren 20 bin akademisyeni mercek altına almış... ÖSYM, aralarında doçentlerin de olduğu akademisyenleri eşdeğer sınavlara almaya başlamış ve çoğunun foyası ortaya serilmiş!..
Çünkü şüphelilerin sınavlarda iyice döküldüğü saptanırken, hiç bilmediği dilden yüksek puan alan akademisyenlerin cehaleti de ortaya çıkarılmış...
FETÖ'nün son 20 yılda hakim olduğu devlet sınav sistemi, cemaat müritlerine haksız yere devlet kapılarını açmış ve bu ülke silahlı kuvvetlerden emniyete, eğitimden istihbarata kadar tüm kurumlarıyla karanlık bir örgüte teslim edilmiş... Hem de AKP'nin cemaatle "kanka" olduğu dönemlerde!!!
Yalnızca KPSS, polis ve askeri okul sınavlarında değil, ALES'te de sahtecilikle makam edinenlere iki gerekçeyle kesinlikle göz açtırılmamalı;
Hem başta eğitim olmak üzere tüm bürokraside salgın gibi büyüyen kripto karanlık giderilmeli, hem de son 20 yıldır devlet kapısındaki sınavlarda "hak"ları yenilen sahipsiz, torpilsiz vatan evlatlarıyla tüyü bitmemişlere yapılan ezeli zulmün hesabı sorulmalı... Büyük devlete bu yakışır...