Konuşmak ve demagoji yetmiyor!
Kararlılık, tutarlılık ve süreklilik bir siyasetin kalitesinin ölçüsüdür.
Hedefi belirleyip ilan etmek, her şart altında belirlenmiş hedef doğrultusunda hareket etmek kararlılığın derecesine gösterir.
Tutarlılık ise söylem ile eylem birliğidir.
Söylediği ile yaptığı birbiriyle çelişmeyen, yaptığı söylediğine uyan siyaset tutarlıdır.
Sözgelimi; söylemi şahin, eylemi güvercin olan siyaset tutarsızdır.
Dünü-bugünü ve yarını birbirini tamamlayan siyaset ise hem bütünsel hem de sürekliliği olan siyasettir.
Durum tahlilini doğru yapmak!
Başarı için asker arazinin, siyasetçi jeopolitiğin, tüccar müşterinin ahvalinden haberdar olması şarttır.
Kendinin ya da rakibinin güçlü ya da zayıf yönlerini; herhangi bir eylemin sunacağı risk ve fırsatları doğru analiz etmeyen bir siyasetin başka bir hata yapmasına gerek yoktur.
Bir siyaset durumun tahlilini doğru yapamıyorsa başka hiçbir şeyi de doğru yapmıyor demektir!
AKP'nin tepe yönetimi ABD'nin, Barzani'nin, İsrail'in amacı ve yapmak istedikleri konusunda yaptığı durum tahlili tümüyle yanlış çıkmıştır.
Türkiye Küçültmek ya da İsrail'i büyütmek!
ABD, Ortadoğu'da İsrail ile yetinmenin maliyetinin çok büyük olduğunun farkında olarak ikinci bir İsrail'e (PKK ve IKBY) her şeyden fazla ihtiyacı olduğunun işaretlerini veriyor.
ABD, tarihi yönden bölgede bütünsel ve iki büyük güç olan İran ve Türkiye'yi İsrail'in geleceği ve Amerikan çıkarları yönünden büyük tehdit olarak görüyor.
Suriye ve Irak'tan sonra İran ve Türkiye'yi küçültmenin İsrail'i büyütmek anlamına geldiğini ABD çok iyi biliyor.
Bu yüzden ABD, Suriye'de PYD'ye, Irak'ta Barzani'ye her türlü desteği verdi ve veriyor.
Bu politikanın doğal sonucu olarak ABD, Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta her türlü etkinliğini yok etmeye, olmazsa da sınırlandırmaya çalışıyor.
İsrail için Barzani (IKBY) ve Salih Müslim (PYD) başta İran'ın -Şii hilalini parçalamada- önünü kesmede ve Türkiye'yi de istikrarsızlaştırmada kullanabileceğini düşündüğü en etkin araçtır.
AKP iktidarı yönünden durum tahlili!
Mahdi Darius Nazemroaya, 2012 yılında Global Research'da "İsrail-ABD Senaryosu: Suriye'yi Böl Geriye Kalanı da Bölersin" adlı bir makalede aynen şunları yazmıştı:
"Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Irak'tan bağımsızlığını işaret eden büyük adımlar atmaya başladı.
Irakta KBY, temelde kendi parlamentosu, bayrağı, ordusu ve vize rejimi, silahlı kuvvetleri, polisi ve kanunlarıyla de facto bir devlet.
Irak'ın ulusal kanunları ihlal eden KBY, kendi başına, Bağdat'taki hükümete pek bir bilgi dahi vermeksizin yabancı hükümetler ve topluluklarla illegal silah ve petrol anlaşmaları bile yaptı.
Dahası KBY, Irak birliklerinin silah kaçakçılığını ve kanunsuzluğunu önlemek üzere Irak'ın Suriye'yle olan Kuzey batı sınırına gitmesine dahi engel oldu.
KBY ile yakın bağlara sahip olan Türkiye de bu davranışları teşvik etti ve hatta Bağdat'taki Irak hükümetine danışmadan diplomatik temas kurmak yoluyla KBY ile ulusal bir hükümet gibi ilişki kurdu".
Hatırlayın AKP iktidarının Barzani'yle yaptığı ve Bağdat'ı dışlayan petrol anlaşmasını…
Yine hatırlayın zamanın Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Erbil'den, Bağdat'a bilgi dahi vermeden Kerkük'e gitmesini…
Bağdat hükümeti o zaman "Türkiye'nin Dış İşleri Bakanı'nı tutuklama hakkımız var" dediğini…
Başika sorununu….
Listeyi çok daha fazla uzatmak mümkün…
Gelinen aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barzani'nin yaptırdığı bağımsızlık referandumunun Türkiye için "beka sorunu" olduğunu söylüyor.
Başbakan Binali Yıldırım, "Güney sınırlarımızda herhangi bir şekilde yeni oluşumlar Türkiye tarafından asla hoş görülemez. Referandum gayrı meşrudur ve yok hükmündedir" diyor.
Dış İşleri Bakanı Çavuşoğlu, "Türkmen kardeşlerimize yönelik fiili bir müdahale olursa askeri operasyon olur" diyor.
Bize de Günaydın demek düşüyor!