Konuşmak kolay… İcraata bakalım

Geçici dış ticaret verilerine göre, Haziran ayında ihracatımız geçen sene aynı aya göre yüzde 2.3 arttı, ithalat ise yüzde 1.5 azaldı. İhracattaki artış ve ithalattaki azalış, GSYH daki büyümeyi pozitif etkiliyor.

Haziran ayı Dış ticaret açığı da geçen seneye göre yüzde 9.1 oranında azaldı.

Bunlar iyi gelişmeler… Eğer devam ederse? Zira Ocak-Haziran 6 aylık sonuçlar aynı iyimser tabloyu göstermiyor. 2016 yılında 28.1 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2017 yılında 30.9 milyar dolara yükseldi. (Aşağıdaki tablo )

Ocak - Haziran ( 6 ay)

--------------------------------------------------------------------------------------------

İHRACAT İTHALAT AÇIK

---------------- ------------------ ----------

2016 (milyar dolar) 71.6 99.7 28.1

2017 (milyar dolar) 77.4 108.3 30.9

Türkiye için dış ticaret açığı ve cari açık, sürdürülemez noktaya gelmiştir. Zira dış açığın Milli gelire oranı yüksek değildir… Ancak döviz kazanma kapasitemiz düşüktür. Bunun üç nedeni var …

Birisi ve en önemlisi üretim ithal aramalı ve hammaddeye bağımlı olmuştur. 6 aylık ithalatın, yüzde 13.6'sını yatırım malı, yüzde73'ünü aramalı ve hammadde, yüzde 13.2 'sini de de tüketim malları oluşturmuştur. (Aşağıdaki tablo )

İthalatın yapısı

Geniş ekonomik grup olarak Yüzde payı

----------------------------------------------------- --------------------

Yatırım malı 13.6

Hammadde 73.0

Tüketim malı 13.2

Diğer 0.2

Ekonomik faaliyete göre

------------------------------------------------

Tarım 4.3

Madencilik 9.0

İmalat 84.0

Diğer 2.

Kurların düşük kaldığı dönemlerde, ithalatın suni olarak ucuzlaması ile Türkiye tuzağa düştü ve üretimde yerli malı yerine ithal aramalı ve hammadde kullanılmaya başlandı. Bu nedenle pamuk üretimi azaldı.. İplik fabrikaları kapandı.

Bu gün kurlar yüzde 10 daha değerlidir ve fakat yine de üretim ithalata bağımlı olmaktan kurtulamadı. Çünkü bugünkü siyasi konjonktür adeta yeni bir tuzak oldu ve de kimse aramalı üretimi için yatırım yapmıyor. Bu şartlarda dış ticaret açığı kaçınılmaz olarak devam ediyor.

İkincisi, turizm ve diğer faaliyetlerden döviz kazanma kapasitemizin düşmesidir… Asıl önemli olan Turizm gelirlerinin düşmesi değil, turizm politikasında yanlışların devam etmesidir. Söz gelimi Turizmde ilk sırada Almanlar yer alırken, Almanya'yı tehdit ettik ve Alman Hükümeti vatandaşlarına Türkiye'ye gitmeyin dedi. Ayrıca Turizmde bürokrasi giderek artıyor. Yani altın yumurtlayan tavuğu kendi elimizle boğazlıyoruz.

Üçüncüsü dış borçların ve aynı zamanda ve dış borçları çevirme riskinin artmasıdır. Dış açıklar sonunda dış borca yansıyor.

Başbakan yardımcısı uçacağımızı söylüyor ve fakat uçağın hava deliklerini kapatamıyor.

Yazarın Diğer Yazıları