Komüniste iade-i itibar!
Komünistlerin propagandasının hâlâ sürdüğünü görüyoruz. CHP değişmemiş... CHP'ye bakarak Ak Parti de değişmemiş.
Komünist ihtilâlci Mahir Çayan ve 9 arkadaşı Kızıldere'de (Niksar-Tokat) 30 Mart 1971'de öldürülmüşlerdi. (İtham etmiyorum; "komünist" olduğu için bu sıfatı kullanıyorum.)
"Komünist" sıfatı ülkemizde neredeyse "sövgü" sayılmıştır. Onun için Türkiye komünistleri pek öyle açıktan "Komünistim." demez, "Sosyalistim." diye geçiştirirlerdi.
(SSCB'nin açılımını hatırlatayım: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği = Soyuz Sovetskih Sotsia Listiçeskih Respuplik. Hâlbuki Sovyetlerde tek parti vardı ve o da Komünist Parti'ydi. Lenin'in partisinin adı bile başlangıçta Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'ydi. Sonra Bolşevikler iktidarı ele alınca Rusya Komünist Partisi oldu.)
Türkiye'nin tamamen Sovyetler Birliği'nin güdümünde kanun dışı bir Türkiye Komünist Partisi vardı. Artık Sovyetler dağıldı, bir iki komünist ülke kaldı. Biri Küba, diğeri Kuzey Kore. İkisinden de hemen her gün haberleri okur dinlersiniz, nasıl çağın gerisinde kaldıklarını görüyorsunuz. Ve hâlâ komünist idare hayali güdenler var. Bu hayalle yaşasınlar, bu hayalle propaganda yapsınlar ama şu silâh kullanma yok mu? Hayata kastediliyor. İnsan, silâha sarılınca, biraz önünü arkasını hesap eder. 1970'li yıllarda olsa, sırtını TSK içinde, birtakım gruplara dayar, belki silâhla netice alabileceğini düşünebilirsin. Nitekim Mahir Çayan, Deniz Gezmiş gibi isimler, bu yolu seçmişler, bu yolda da hayatlarını yitirmişlerdir. Biri vuruldu, biri asıldı. Zamanımızda, komünistlerin bel bağlayacakları bir ülke de kalmadı. Çin desen, idaresinin adı komünist; kapitalizme evrildi gitti. Örnek Kuzey Kore ile Küba ise, kimseyi inandıramazsınız. Eğer kendiniz yeni bir sistem hayalini kuruyorsanız, işte PKK önünüzde örnek. O da kitle bulabilmek için etnikçiliğe dayanmış, Marxist bir kuruluştur. Komünistlik idealinden vazgeçmiş gibi bir emare görülmüyor, zaman zaman din-iman deseler, İslâm konferansları toplasalar ve hatta bazı "İslâmcı" din teorisyeni geçinenlere tebliğ verdirseler (Kim derseniz, Ali Bulaç meselâ) asıl gayeden vazgeçmiş mi oluyorlar? Marxistlerden, kolay kolay dönenlere, hatalarını görenlere rastlamadık. Şimdi liberallik oynayanları deşeleyin, komünizm için iç geçirirler.
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Kızıldere'de öldürülen Mahir Çayan ve arkadaşları için iade-i itibar istemiş. O sıra Meclis'i idare eden Ak Partili Ayşegül Bahçekapılı da, "Ben de 30 Mart'ta öldürülen Mahir Çayan ve arkadaşlarını saygıyla anıyorum." demiş. Her ikisine de Allah akıl fikir versin!
Onlar pir ü pak, devlet keyfî üzerlerine gitmiş. Bu militanların ne yaptıklarını bir inceleyin, konsolosları, Türkiye'de görevli yabancıları öldürmediler mi? İnsan rehin almadılar mı? Askere, polise silâh çekmediler mi? Militanlar başarılı olsalardı Sovyetler'in ülkemize girmeyeceğini kim garanti edebilirdi? (Afganistan örneğini hatırlayın!)
O zaman neden askerin darbelerini kötülüyorsun! Onlar da silâh gücüyle iktidara geldiler!
4 Nisan Alparslan Türkeş'in ölüm yıldönümü. Size yarından itibaren, 1975'te Türkeş'le yapılmış sadece dönemi değil, bugünü de aydınlatacak bir mülâkatı vermeye başlayacağım. (Bülent Ecevit'in Ülkücülere akıl almaz iftiralarına rağmen, 2002'de ortak hükûmet kuran Devlet Bey de okusun lütfen!)