Köksal, Eymür ve yeni projenin asıl sahibi!
Irak ordusunun Kerkük ve Tuzhurmatu'ya girmesi, Peşmerge'nin çekilmesi olumlu bir gelişmedir ama PKK'nın Kerkük'te Amerikan araçları ile devriye gezmesi gösteriyor ki oyun içinde oyun var!
Türkiye'nin etrafındaki bu oyunları okura daha anlaşılır bir şekilde yansıtabilmek için gazeteciler, zaman zaman istihbarat uzmanlarına başvurur. Bu çerçevede Hürriyet'ten İpek Özbey, eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ile önemli bir söyleşi yaptı. Milliyet'ten Tunca Bengin de eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür ile görüştü.
***
Türkiye'nin "Atlantik Camiası"na mensubiyetinin Gezi olaylarından itibaren tartışılmaya başlandığını, 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin, Batı ve ABD'ye karşı duyulan kuşkuları daha da derinleştirdiğini anlatan Sönmez Köksal, "Çözüm süreci"ni "Türkiye adına Kürt denen sorunun halli yolunda geçtiğimiz dönemde Cumhuriyet tarihinin en cesur en önemli adımlarını atmıştır." diyerek değerlendirdi, daha ileri giderek Irak ve Suriye sınırlarının geçişken olmasını önerdi!
Köksal, "Cumhuriyet döneminde de 'pasavan' uygulaması vardı. Türkiye'de toprağı olan insanlar gündüz tarlasında çalışır gece pasavanla sınırı geçerek evine giderdi. Güney'in petrolü ve Türkiye'nin iş dehasının birleşmesiyle sınır boyumuzda kurulacak 'cluster/cazibe merkezleri'nin sınırın her iki yakasında yaşayanlara refah getireceği bir senaryoyu pek âlâ hayal etmek mümkün." dedi.
***
Abdullah Öcalan da sınırların kaldırıldığı bölgesel bir çözüm, hatta Türkiye-Irak-Suriye konfederasyonu önermişti! Yani Türklüğü, Türkiye'yi büyüterek çözmek! Zira bu projede, Türklük, Kürtlük, Araplık medeniyet üst kimliğinde eritilecek veya birleştirilecekmiş!
Bu proje gerçekleşirse, sermaye kimdeyse devlet, onun devleti olmaz mı? "Büyük Türkiye" beklenirken kurulacak devlet "Büyük İsrail" haline gelmez mi? "Mezopotamya Projesi" dedikleri de Erzurum'dan Bağdat'a uzanan bölgeyi tek bir ekonomik ve siyasi bölge haline getirmek değil miydi? Bunu ABD Büyükelçisi Pearson önermemiş miydi? Barzani de tekrarlamamış mıydı? Ahmet Davutoğlu da "Mezopotamya Projesi"ni sahiplenmemiş miydi?
***
Mehmet Eymür ise Tunca Bengin'in "CIA'nın DAEŞ'le bağlantısı var mı?" sorusuna "Kesinlikle var. Onların kullandıkları bir vasıta, İslam'dan soğutmak için de yararlanıyorlar. Hiçbir örgüt kendi kendine ayakta kalamaz para olmadıktan sonra. Bin küsur dolar maaş veriyorlar. Demek ki bir para kaynağı var bunun." diye cevap verdi:
-CIA mı MOSSAD mı?
-Müşterek diyebilirsin. Zaten CIA oldu mu İngiliz servisi MI6'yı da düşüneceksin. Hep aynı ekipler. Bölge üzerinde zaten talepleri olan malum kişiler yani.
-DAEŞ ABD'lileri de hedef alıyor ama...
-Ona bakarsan DHKP-C'de yaptı zamanında ABD'lilere ama ABD bir şey yapmadı. Arada oluyor çünkü bütün DHKP-C'liler anlaşmayı üst taraftaki bağlantıları bilmiyorlar ki. Yani patronunun ne yaptığı kimlerle görüştüğü nereden yardım aldığından haberleri yok.
-DAEŞ'in tepe yönetimi de CIA, MOSSAD ya da MI6'nın ortak kurgusu mu yani?
-Organize edenlerin içinde muhakkak vardır. Kimin işine geliyorsa ona bakmak lazım; bizim işimize gelmediğine göre... PKK'yla da aynı durum söz konusu...
-Bu durumda MİT ile CIA birbirine nasıl güvenebiliyor?
-Zaten içimizde var adamları, ondan alıyor bilgiyi. Yani güvenip güvenmeme meselesi değil. MİT'i baştan aşağı değiştirmeleri lâzım...
Bu son söz üzerine söylenecek bir söz var mı?