KKTC'de olağanüstü durumdan faydalanmak isteyen gafiller!
Dövizdeki artış neticesinde Türk lirasının değer kaybetmesi KKTC halkını fena vurmuştur. Sabit gelirli vatandaşlar, dövizle borçlanmış kardeşlerimiz geçim sıkıntısı içerisindedir. Hükümetin günlerdir aldığı tedbirler yeterli değildir. Sorunun kökü Türkiye Hükümeti ve T.C. Merkez Bankası'na bağlı olduğu için KKTC'de alınacak tedbirlerle sorun çözülemeyecektir. KKTC hükümeti bir tek vatandaşlarına soluk aldırabilecek, geçici tedbirler alabilecektir. Yapılması gereken ilk iş ülkede 'Olağanüstü Hal' ilan etmektir. Bunun sayesinde geçici de olsa kurlar sabitlenebilecek, ekonomiyi daha da sıkıntıya sokan sendikal eylemler sınırlanabilecektir.
Ekonomideki sıkıntıları fırsat bilen içimizdeki Rum sevici federasyoncular tek çarenin Rum'la birleşme olduğu propagandasını yapmaya başladılar. Türkiye ve KKTC'yi yıpratmaya yönelik eylem ve söylemler, tıpkı 2004 Annan Planı referandumu öncesindeki gibi devreye konmuştur.
CB Akıncı, mevcut krizde liderlik gösterememiştir. Mevcut krizden adeta kendi siyasi pozisyonunu güçlendirecek şekilde sessiz kalmayı yeğlemektedir. Halbuki anayasamız, olağanüstü bir süreçten geçtiğimiz bu kritik günlerde, Cumhurbaşkanı'na Bakanlar Kurulu'nu toplayıp 3 ayı geçmemek üzere 'Olağanüstü Hal' ilan etme yetkisi vermektedir. Demokratik yapımız ve yasalarımız çerçevesinde alınamayan tedbirler hemen alınabilecek ve insanımız 3 aylık bir dönem için rahatlamış olacaktır. Akıncı, Başbakan ve hemen hemen tüm bakanların olağanüstü bir durumdan geçtiğimizi her fırsatta vurgulamalarına rağmen anayasanın kendisine verdiği yetkileri kullanmayarak görev 'ihmali suçu' işlemektedir. Akıncı'nın federasyoncu, Rum muhibbi sendika ağalarına akıl verdiği ve yönlendirdiği de gelen haberler arasındadır. Geçtiğimiz hafta Akıncı'yı ziyaret eden Sendikal Platform temsilcilerinin düzenledikleri miting, Türkiye ve KKTC aleyhine bir eyleme dönüşme ihtimali üzerine sendika üyeleri ve halkımız tarafından boykot edilmiş ve fiyasko ile sonuçlanmıştır.
Kriz fırsatçıları
KKTC'deki krizi fırsat bilerek bundan yararlanmaya çalışan Rum Yönetimi ve Rumların sıkı bir çalışma içerisinde Kıbrıs Türklerinin kuyusunu kazmaya çalıştıklarını biliyoruz. İçimizdeki Rum sevicileri, bazı sendika ağaları da krizi fırsata çevirerek, kurtuluşun federal bir çözümde olduğu saçmalığının propagandasını yapmaktadır. Bahse konu Rum'dan beslenen sendika ağalarını geçtiğimiz hafta CB Akıncı makamında ağırlamış ve onları ilgi ile dinlemiştir. Bu kendini bilmezler, KKTC'de yaşanmakta olan krizi öne sürerek Akıncı'nın biran önce Rum tarafı ile anlaşmasını, federal çözüme ulaşılmasını, Rum ile federasyon kurulunca ve Euro kullanılınca süregelen ekonomik problemlerden kurtulmanın mümkün olacağını anlattılar.
KKTC'de yaşayan hemen herkes Rum tarafının Kıbrıs Türkünü azınlık olarak gördüğünü, olası bir federal yapıda eşit siyasi ortaklık hakkı vermediğini çok iyi bilir. Bilmiyorsa kara cahilin tekidir. Ya da bilmiyor gibi yapıyorsa satılmışın tekidir... Rum olası bir çözümün mevcut üniter yapıda Kıbrıs Türklerinin, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yamalanması ile gerçekleşmesini istemektedir. Türkiye'nin garantörlüğünün, tek yanlı müdahale hakkının ve askeri varlığının sonlandırılmasını istemektedir. Rum tarafı sahil şeritleri dahil KKTC topraklarının yüzde yirmi beşini istemektedir. Güzelyurt'u, Maraş'ı, Mesarya'nın önemli bir bölümünü, Lefke'yi, Yeşilırmak'ı istemektedir. Böyle bir çözümün KKTC'nin dağılması, Kıbrıs Türkünün sonu olduğunu bu sendika ağacıkları bilmiyor mu? Sabah akşam Anavatan Türkiye'ye 'ne seni, ne askerini, ne paranı istiyoruz' diye saldıran bu kendini bilmezleri Akıncı'nın ağırlaması, dinlemesi ve yüreklendirmesi ne kadar doğrudur? Bu sendikaların ne olursa olsun ama çözüm olsun yaklaşımını kabul etmek mümkün müdür?
Akıncı KKTC halkı için bir hayal kırıklığı projesidir. Kıbrıs Türkü sağcısı-solcusu Akıncı'ya verdikleri destekten pişmandır. Kıbrıs sorununun çözümünde ikide birde Rumlar adına empati yapmasından utanmaktadır. Çözüm olsun diye verdiği ödünlere lanet etmektedir. Türkiye'nin garantörlüğünden vazgeçmeye yönelik attığı adımlardan, Guterres belgesini kabul etmesinden dolayı, üstünü çizmiştir. Sürdürmekte olduğu siyaset Crans Montana'da çökmüştür. Federal çözüm ölmüştür. Federasyonun selası okunmuştur. Ne var ki federasyon, ille de federasyon diyen Akıncı'nın da siyasi hayatı bitmiştir. Türkiye ve Kıbrıs Türkü kendi kafasına göre hareket eden siyasilere, gafillere geçmişte yol vermemiştir, bundan sonra da vermeyecektir.