Kitap turu…
Bugün "son okuduklarım kulvarında" kısa bir kitap turu yapacağız.
Turumuza ""Sözlü ve Yazılı Belgeler Işığında Cılavuz Köy Enstitüsü" adlı kitapla başlayacağız. Yazarı Prof. Dr .Firdevs Gümüşoğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları arasından çıkmış. Tam 567 sayfa ve büyük boy. Cılavuz, Kars'ın bugünkü Susuz İlçesi'nin eski adı. Cılavuz sözcüğüne Dede Korkut öykülerinde rastlanıyor. Burada bulunan ve Rus işgali sırasında yapılan taş binalar, önce ordumuz tarafından kullanılıyor, sonra onarıma muhtaç bir durumda öğretmen okulu yapılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığına devrediliyor. Ve bu binalar Köy Enstitüsü öğretmen ve öğrencileri tarafından onarılıyor. Kitapta eski ve yeni halinin fotoğrafları var. Ve bu Enstitüde neler başarılıyor neler. Bir bakalım özetçe:
-Burada örnek ve modern tarım yapılıyordu, elde edilen ürünlerin çeşitliliği ve verimliliği yüz ağartıcı…
-İkinci Dünya Savaşı'nın kıtlık günlerinde bu Enstitü'nün işliklerinde, çevre köylerin en büyük sıkıntısı, boyun büküklüğü, üzgüsü olan kefen bezi üretildi ve dağıtıldı.
-Ve Enstitüdeki araç ve makineler: 3 Araba, 1 otobüs, 1 adet cip, 1 motosiklet, 1 biçerdöver, 1 çayır biçme makinesi, beygir tırmığı, mibzer, tınaz makinesi, krema makinesi, yayık, malaksör, suni petek makinesi ve daha neler neler…
-Ve sıkı durun şimdi: Bu enstitüde, öğrenci emeği ve öğretmenlerin çabası ile bir hidroelektrik santrali yapılıyor ve ışıl ışıl oluyor her yan.
Evet… Köy Enstitüleri hakkında kulaktan dolma, yalan yanlış bilgilerle, ileri geri konuşanlar okusunlar bu kitabı.
İkinci kitabımız bir roman. Yazarı Faik Baysal… Baysal'ı çok kimse "Sarduvan" romanı ile bilir ve bu romanda işlenen olaylardan dolayı da tepki duyar. Bu tepkilerin haklılığı, haksızlığına girmiyorum. Ne ki şimdi söz edeceğim romanında Baysal, Yugoslavya Türklüğünün İkinci Dünya Savaşında çektiklerini ve verdiği mücadeleyi anlatıyor. Romanda anlatılan olayların hepsi yaşanmış, kurmacalık yok, kişi adlarını bile değiştirmediğini söylüyor yazar. Nemesis Kitaptan çıkan bu sürükleyici romanı hararetle tavsiye ediyorum. Adı mı? "Drina'da Son Gün".
Üçüncü kitabımızın önce adını yazalım: "Vladimir Mayakovski/Yaşamı, Sanatı ve Şiirleri", çeviri ve incelemeyi yapan Abdullah Rıza Ergüven, Yayınevi Berfin. Bu yapıt, ikinci baskısını yapmış bulunuyor, bu da ülkemiz ve şiir sanatı açısından sevindirici. Kitapta Nazım Hikmet ve Mayakovski ilişkisi ve etkileşimi üzerinde de ayrıntılı olarak duruluyor. Dizelerle de yapmış bunu yazar, işte bir örnek:
"Sun bize kadehi/Biz/Bir şişe açabilir/Ve acıyı boğabiliriz şarapla" Mayakovski
"Bakû'nun mukaddes toprağına yüzüstü düşüp/avuçlayıp nefti siyah bir şarap gibi içmek istiyorum." Nazım Hikmet
Ve son kitabımız yine bir şiir kitabı ve yine Berfin Yayınlarından. Şairin adı: İrfan Yalçın… Şair özellikle doğduğu yer olan Zonguldak'ı ve maden işçilerinin çilesini döküyor şiire. Ama biz kitaba adını veren "Sisler İçinden" adlı şiirinden dizeler sunmak isteriz:
"Dökülen yapraklar gibi bakma öyle/Kitap aralarındaki çiçekler gibi bakma/Kıyıya vuran dalgalar mı getirdi seni?/Bana öyle bakma, beni ağlatma
Bir masalda bulmadık birbirimizi biz/Buzdan yalnızlıklarda, kuş ağlamalarında/Uzat ellerini sisler içinden bakma/Bana öyle bakma, beni ağlatma"