Kırmızı Düdük Kampanyası...

Yıllar önce yanımda çalışmaya başlayan bir gence verdiğim ilk öğütleri hatırlıyorum; "Önce işini görecek bir fotoğraf makinesi al. İmkanların arttıkça daha iyisi ile değiştirirsin" demiştim. "İstediğin yer var mı?" diye de sormuştum. Şaşırdığım bir cevap vermişti; "Hastane muhabirliği". Neden diye sormadan Cerrahpaşa'da başlattım.

Tesadüfe bakın bu olay bir Kurban Bayramı öncesi idi. Adı şimdilerde ulusal bir gazetenin künyesinde önemli bir yerde yazılı. Bu delikanlının o zamanki isteğindeki sebebi sonradan anladım. Tanıdığı bir profesör ve doçent orada görevliydi.

Bizimkine artık orada çalışacağına göre acil servisten uzak durmamasını sıkı sıkı tembihlemiştim. Özellikle acemi kasapların fazlaca geleceği konusunda uyarmıştım. Nitekim bu genç yağmur gibi haber yağdırdı. Fotoğrafladıkları da meslek tabiriyle birbirinden güzeldi. Bugünün medyasında mozaiklenmeden yayınlanması mümkün değildi.

Aynı kareler

O kadar ilginç olaylara tanık oldum ki, bugün bile gayet net hatırlıyorum. Kasap, danayı kesmekte kullandığı bıçağını nasıl olup da sırtına sokmuştu. Hâlâ çözebilmiş değilim. Apış arasına boynuz yiyenlerin haddi hesabı yoktu.

Oysa, Süleyman Baba'nın söylediği gibi önce gözünü bağlayıp, sonra arka ayaklarından birini serbest bırakırsanız, hayvanın acısı azalır. Daha kolay can verme şartlarına kavuşur.

Biraz da insan faktörünü hesaplamak zorundasınız. Bu bayramın en ilginç haberi Bursa'dan geldi. Adamlar, kurbanı keçiden seçiyorlar. Alıp üçüncü kat terasına çıkarıyorlar. Neticede hayvan başına geleceği anlayıp kendini üçüncü kattan aşağıya bırakıyor. Bahtsızlığa bakın ki, tesadüfen geçmekte olan birinin kafasına iniyor. Bu vatandaş uzun süreli tedaviye muhtaç halde. Malum keçi ise düşüşün hemen ardından kesilip yeniliyor. Etinin dağıtıldığı konusuna gelince gerçekten şüphelerim var.

Bayramın ikinci günü itibarıyla kendilerini doğrayan acemi kasap sayısı 7 binin üstünde. Kaybedilen işaret parmağından, tendon bağları kopan el ve ayaklara kadar bu listeye dahil.

***

Komik bir kampanya

Her uzun bayram tatilinde olduğu gibi bunda da gösterişli törenler düzenledik. "Anasını-babasını polise ispiyonlayan çocuklar" yarattık. Tepelerine birer şapka kondurduk. Ellerine birer kırmızı düdük verdik.

Mutat olduğu gibi üst kademe demeçler patlattılar. Yine trafik kazalarına dönecek olunsak, bilanço ortada. Değil kırmızı düdük "kırmızı fener sokağı" abonmanı, pardon Karaköy'de Alageyik akbili dağıtsak yine bir şey fark etmez. Yollar yine kan gölü. Hakk'a yürüyenlerin sayısı devamlı artmakta.

Bir anı

Yıllar önce gazetenin yurt dışı baskıları servisinde çalışırken Stuttgart Belediye Başkanı ile konuşmuştum. İsmi de kimseye yabancı değildi. Meşhur Çöl Tilkisi lakaplı Mareşal Rommel'in oğluydu. Manfred de bir Rommel'di. Konu bir ara trafiğe geldi. Başkan "kazaları tamamen önleyemezsiniz ancak azaltmak mümkündür" dedi.

Sonra da, Almanya'dan ama yine Türklere ait bir fıkra anlattı:

"Rıfkı, Porsche fabrikasının dikkatini çekiyor. Nedeni de iki araçlarını dağıtması. Fabrika, üçüncü otoyu talep eden Rıfkı'ya yeni araçla birlikte iki mühendisini de yolluyor. İlk sürüş için bu Almanlar da otoya biniyorlar. Otobana çıkılıyor. Her şey normal. Hız göstergesi devamlı yükselmekte. Birden Porsche darmaduman oluyor. Mühendisler perişan halde enkazdan güçlükle çıkıyorlar. İkisi birden bağırıyorlar; 'ne yaptın?'

Vatandaşımızın cevabı da çok sakin 'Roketledim onu'. Önce bir şey anlamıyorlar. Açmasını istiyorlar. Rıfkı o hurda yığını arasından vites kolunu çıkarıp R'yi gösteriyor. Anlayacağınız 280'le giderken geri vitese takmış. 'Roketledim' dediği bu. Porsche'leri dağıtmasının sırrı da böylece çözülmüş oluyor."

Binlerce panzeri yöneten Mareşalin oğlu bizi iyi çözmüştü. Oysa Ankara'daki yetkililer "Kırmızı Düdük"ten medet umuyorlar. Her şeyde olduğu gibi trafikte de sürekli eğitim şart. Eskiden ilkokullardan başlayarak "Yurttaşlık Bilgisi" dersleri verilirdi. İçinde de en önemli bölüm trafik kuralları idi. Şimdilerde ise "hangi padişahın cep telefonu kullandığı" anlatılmakta!

...

GÜNÜN SÖZÜ

Egoist kişi her zaman en sevdiğine, yani kendisine zarar verir. Bernice Pears

Yazarın Diğer Yazıları