Kırmızı Arı'yla koca bir yaz...

Son ayların en iyi çıkışını Erdoğan yaptı. Ak Parti MYK toplantısında "Hayvan hakları yasası hâlâ neyi bekliyor?" İşkence yapanlar için kullandığı sözler daha vurucuydu. "İnsanlıktan nasibini almamışlar. Bu vicdansızları her gün görüyoruz."

Ak Partili belediyelere, hayvanları koruyup kollama talimatı önemliydi. En önemlisi hazırlanan yasada cezaların can acıtıcı hâle getirilmesiydi. İşkence yapanlara, öldürenlere 4,5 seneye kadar hapis cezası verilebilecek. Bunu tekrarlayanlara ceza yüzde elli artırılacak.

Nesilleri tehlikede olanları yok edenler ise 7 yıl hapsedilecek. Nihayet hayvanseverler huzuru yakalayacak, suçlular da gerekli uygulamayla karşılaşacaklar.

Başıma gelen

Nesli tükenmekte olanlar dedim ya, bu yaz başlayan ve eylül sonunda biten bir maceramı anlatmak istiyorum. Sıcak günlerde, yattığım odanın camını açık bırakırım. Bir gün içeri giren küçük bir kanatlı böcek gördüm. Kırmızı renkli idi. Eşek arısı desem değil. O sarı siyahtır. Bu ziyaretler sıklaştı. Tekli avizenin üstündeki metal kapağın arasına girip bir şeyler yapıyor.

Zamanla büyük bir yumak oluşturdu. Dışarıdaki köknar ağacına konup sonra yeniden içeri giriyordu. Yuva hâline getirdiği şeyin gittikçe büyüdüğünü gözlemliyordum. Büyüyen sadece yığın değildi. Kendi de bayağı irileşti. Merak etmeye başladım. Bu konuda uzman bir öğretim görevlisi kardeşime baş vurdum. Bu "sevimli misafir"i anlattım. "Beli yok gibi mi?" diye sordu. evet dedim. "Rengi kırmızı mı?" diye devam etti. Sanki onu görüyor gibi konuşuyordu.

Tek hatta

Neticede, bunun nesli tükenmekte olan bir eşek arısı cinsi olduğuna karar verdi. Arada bizimki giriş çıkışlarına hep devam etti. Ben de camı ve perdeyi devamlı açık bıraktım. Zaman zaman tavandaki hareketliliği izlemeyi de sürdürdüm. Rotası hep aynıydı; köknar-avizenin içi. Kırmızı benekli arı, ağzında bir şeyler getirip o yumağın içine servis yapıyordu.

Hasta bile oldum

O pencereyi açık tutmak yüzünden hastalandığım günler oldu. Belim tutuldu. Hatta gribe yakalandım. Israrla aynı uygulamaya devam ettim.

Ve kötü gün geldi çattı. Hani İstanbul'da müthiş bir fırtına yaşandı ya benim kırmızı kanatlı kayboldu. Rüzgâr ve sağanağın hayatı felç ettiği geceden sonra göremedim.

İnsanların boğulduğu tabiat şartlarında küçük bir böcek mi sağ kalacaktı. Aradan 20 gün geçtiği hâlde, yağan yağmurlara rağmen ne pencereyi ne perdeyi çektim. Belki çıkar gelir ümidiyle.

Teselli gibi

Geçen cuma günü yani iki gün önce sevinçten havalara uçacağım olay gerçekleşti. Köknarın pencereme yakın dalında bir değil tam dört kırmızı arı fark ettim. Dikkatli bakınca sayılarının beş olduğunu gördüm. Bizimkinin ilk hâlindeki büyüklüğe yakındılar. Fırtınanın kaybettiği anaçın yavruları olduklarına yemin edebilirim.

İlk işim camı kapatmak oldu. Çünkü aynı üzüntüyü yaşamaya tahammül edebileceğimi zannetmiyorum. O dev ağacı ise gözlemeye sürdürüyorum. "Çocuklar ne hâlde?" diye.

İnanın imkânım olsa, birilerinin deli yakıştırmasına aldırmaz kendimi kırmızı arılara adarım.

Bankacı horoz

Şu pazar günü hayvan dostlarının canını sıkmak istemiyorum. Bu nedenle, yaşadığım mezalimleri aktarmak yerine bir gerçek vakayı paylaşmayı uygun gördüm.

Yoksa sizleri hüngür hüngür ağlatacak pek çok dramatik olaya da tanığım. Bunların çoğunun failinin bayan olması daha büyük üzüntü. Birkaç acı örnek sıralarsam, bunların kapısına dayanırsınız.

Bir evcil horoz var ki, yazıp yazmamak için kararsızım. Sadece bu hayvanın her gün tüm çevreyi dolaştığını her evi tek tek ziyaret ettiğini söyleyebilirim. Hatta, civardaki banka şubesine bile her gün uğrardı. Bu yüzden adını "bankacı" koymuştum. Neyse bu kadarla yetineyim.

Biz yine "çoğu gitti azı kaldı" deyip hayvanları koruma yasasının bir an önce kabulünü bekleyelim...

***

Yerli işbirlikçi!

Suudi Arabistan'ın cinayeti 17 gün sonra kabul edişindeki bir cümle beni rahatsız etti; "Ceset yerli işbirlikçiye teslim edildi."

Suudilere iki sorum var. İlki; "Kaç parça hâlinde?"

Diğeri ise, "yerli işbirlikçi" lafı.

Buna inanacağımızı mı sanıyorlar?..

Artık bütün dünya öğrendi ki Riyad'dan yollanan cellatlar işi bitirdiler.

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kötülüğe engel olmak da, iyilik yapmak sayılmaz mı? H. de Balzac

Yazarın Diğer Yazıları