Kesnezani tarikatı

Türkiye’de tarikat-cemaat-siyaset tartışmaları devam ederken aslında bu görünümün sadece Türkiye ile sınırlı olmadığı anlaşılmaktadır. Bunlardan bir tanesi Irak’taki Kesnezani tarikatı çok ilgi çekicidir. Kesnezani tarikatı Kadiriliğin bir kolu olarak gelişmesine rağmen daha sonra büyük bir dönüşüm geçirerek Kadirilikten kopmuştur. Süleymaniye’de Şeyh Abdülkerim Kesnezani tarafından kurulan tarikattaki dönüşüm oğlu Muhammed Kesnezani’nin ölen babasının yerine geçmesi ile gerçekleşmiştir.
Bağdat İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu olan Muhammed Kesnezani, tarikat şeyhliğini üstlendikten sonra Kesnezani tarikatı gerek hahamlardan alınan derslerle gerek Yahudi-Kabala geleneğini, gerek ise Cerrahi tarikatının müritlerinin kılıç, şiş vs. şeyleri vücutlarına batırmalarını içeren törenlerini Kesnezani tarikatının bünyesine almıştır. Kesnezani tarikatı Saddam Hüseyin döneminde usul usul çok etkili bir şekilde Irak devlet sistematiğine sızmıştır. Özellikle Saddam Hüseyin’e yakın istihbarat ve ordu istihbaratına sızdığı anlaşılmaktadır. Tarikatın bu aşamada CIA ve MOSSAD ile ilişki kurduğu ileri sürülmektedir. Saddam Hüseyin, 2003 başında ordusu ve istihbaratına yapılan bu sızmayı anlamış ise de çok geç kalmıştır. Aksiyon dergisinin kurucu isimlerinden olan Ahmet Dinç Irak savaşını anlattığı kitabının 16-40. sayfalarında Kesnezani tarikatı ve ABD-Irak savaşında Irak ordusunun çözülmesine katkıda bulunduğu konusunda bilgi vermektedir. Esasen bu tarikat ile ilk karşılaşmam Ahmet Dinç’in kitabını okuyunca oldu.
Kesnezani tarikatı ile ikinci karşılaşmam, Telafer ile ilgili kitabımı yazarken oldu. Kesnezani tarikatının Telafer’deki ilk faaliyetleri 1960’lı yılların sonunda Telafer’in 2 kilometre kuzeyinde olan Faka köyünde kurulan tekkede başlamıştır. 1970’lerde Telafer’de Hasanköy semtinde Abdülkerim Kesnezani’nin Telafer halifesi olarak atanan Dennun Haydar adlı Telaferli biri tekke açmıştır. Özellikle yaşlıların katıldığı tekkeye 1970’lerde genç bir fizik öğrencisi olan Fazıl Karabaş da katılmıştır. 1978’de babası Abdülkerim’in yerine geçen Muhammed Kesnezani, Dennun Haydar’ı tarikattan kovmuştur. Bu aşamada Muhammed Kesnezani, Efendievi aşireti ağası olan Abdulaziz Efendi’ye ve Fadıl Karabaş’a Telafer’de halifeliğini vermiştir.
Tekkesini Hasanköy semtinde El Nahva caddesinde ki evinde kuran Abdulaziz Efendi Telafer’de orta ve yaşlı nesillere hitap ederken, 7 Nisan Semtinde cadde başında tekke kuran Fadıl Karabaş ise genç nesillere yönelmiştir. Bu aşamada Abdulaziz Efendi’nin 30, Fadıl Karabaş’ın ise 60 civarında müridi vardır. 1986’da tarikatın Musul-Telafer genel halifesi Hacı Ahmet Peygamberli adlı zat olurken, tarikat Hasanköy El Nahva Caddesi’nde büyük bir tekke inşa etmiştir. 1986’dan 1990’a kadar tarikat Telafer’de gelişmiştir. Ancak tarikatın zeminini en alt sınıfların mensupları oluşturmaktadır.
1990’lı yıllarda tarikat, içinde çıkan ihtilaflardan dolayı Telafer’de çözülmeye geçmiştir. Abdülaziz Efendi tarikattan ayrılmış, Hacı Ahmet Peygamberli ise Şeyh Muhammed Kesnezani tarafından 1993’te tarikattan kovulmuştur. 1993’te Ali Şaban adlı ailesi Musul’dan Telafer’e göçen ve bir aşiret ile bağı olmayan bir zat Kestezani tarikatının Telafer’de halifesi olmuştur. 1995’te Fadıl Karabaş da tarikatı terk etmiştir. Böylece 2003 senesine girildiğinde Kestezani tarikatı, Ali Şaban ve etrafındaki 15 gençten oluşmaktadır.
2002 senesi sonunda Kestezani tarikatının Telafer temsilcisi Ali Şaban bir pikap satın almış ve silah satın alarak toplamaya başlamıştır. Ali Şaban bu faaliyetlerini, yaklaşan Amerikan işgaline karşı direniş ile izah etmiştir. Ancak, Kestezani tarikatına karşı 2003 başında Bağdat’ta tutuklamalar başlayınca Ali Şaban da ortadan kaybolmuştur. Ali Şaban, Nisan 2003’te, elinde Amerikan istihbaratının dağıttığı bir uydu telefon Telafer’e dönmüştür. Ali Şaban, Süleymaniye’de savaş öncesinde istihbarat kursları gördüğünü ve Amerikan ordusuna yardımcı olduklarını anlatmıştır.
Kısa bir süre sonra Ali Şaban, Şeyh Muhammed Kestezani tarafından kurulan “Tecemmu El Vahde El Vataniye” adlı adlı partinin Telafer temsilcisi olmuştur. Ancak tarikat halifeliği ile parti temsilciliğinin uzlaşmayacağı konusunda tarikat içinde tartışma çıkınca Ali Ferhatlı adlı Irak ordusunda füze bataryası komutanı olan emekli bir albay, Tecemmu El Vahde El Vataniye’nın Telafer temsilcisi olurken, Ali Şaban tarikat halifeliği görevinde kalmıştır.
Ancak Ali Ferhatlı iki ay sonra Tecemmu El Vahde El Vataniye’nin Musul temsilciliğine atanmıştır. Yerine ise tarikat ve parti ile ilgisi olmayan ancak Ali Ferhatlı gibi Irak ordusunda füze bataryası komutanı olan emekli bir albay olan Muhammed Reşit’i getirmiştir.
Kesnezani tarikatının Amerikan işgalinin ilk günlerinde Telafer’deki en önemli hedefi, Irak Türkmen Cephesi olmuştur. Irak Türkmen Cephesi’ne sızmaya çalışan Kesnezani tarikatı taraftarları, özellikle Türkiye’den Telafer’e dönen Irak Türkmen Cephesi mensubu Türkmenlere karşı karalama kampanyası başlatmıştır. Kesnezani tarikatı, bu Türkmenlerle ilgili olarak, Barzani’ye “Bunlar MİT’in adamı” duyurusunda bulunurken, Telafer’de de bu insanlarla ilgili olarak “İsrail ajanı” suçlaması yapmıştır.
Kesnezani tarikatının bu günlerde özellikle Kerkük’te etkin olduğunu görüyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları