Kavşaktaki Türkiye ve 2019 yılı seçimleri
Malum cenaha göre Erdoğan, Türkiye'nin her şeyidir.
Erdoğan olmazsa FETÖ'yle kimse baş edemez, PKK ile mücadele edilemez, ekonomi batar.
Erdoğan'sız Türkiye, dünyaya meydan okuyamaz, "Ey Hollanda" diyemez, Almanya'ya fırça çekemez!
Dünya Erdoğan'ı çekemiyor.
Kısacası şuur burkulması yaşayan bu kesime göre Erdoğan Türkiye'dir, Türkiye de Erdoğan'dır!
Liderler fani, milletler baki!
Doğru liderlerin doğru stratejilerle milletlerin kaderini değiştirdiğini tarih kayıt altına almıştır.
Ancak milletlerin başındaki liderlerine rağmen teslim bayrağı çekmeyi, esarete rıza göstermeyi reddettiği de tarihi gerçeklikler arasındadır.
Liderlerin fani, milletlerin baki olduğu sosyolojik bir gerçekliktir.
Kişiler gelir, kişiler geçer milletler/devletler ve idealler var olmaya devam eder.
Sonuçta devlette devamlılık, beşeriyette fanilik esastır.
'Bir lider her şeydir' formülü!
Bir milletin istiklal ve istikbalini bir kişinin varlığına ya da yokluğuna bağlamaktan daha yanlış bir şey olamaz.
Alpaslan'ın ölmesiyle Selçuklu, Fatih Sultan Mehmet'in ölmesiyle Osmanlı, Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatıyla da Türkiye Cumhuriyeti'nin sona ermemesinin verdiği mesajı herkesin iyi alması gerekir.
Demek ki tarihi liderler bile öldüğünde milletler ölmüyormuş!
Çağa yön vermiş, makûs talihi tersine çevirmiş, emperyalistlerin hırslarını kursaklarında bırakmış liderler kendilerini değil milletlerini/davalarını öncelemişlerdir.
16 Nisan referandumu Türkiye Cumhuriyeti'nin kaderini, seçilecek bir cumhurbaşkanının iki dudağı arasına koymuştur.
"Padişahım çok yaşa", "Sen bizim her şeyimizsin", "Kurtar bizi baba", "Türkiye seninle gurur duyuyor" kültürü, Türkiye'yi 16 Nisan referandumuna götürmüştür.
Muhtaç olduğu kudreti kendisi ya da milletten değil bir kişiden bekleyen bir zihniyet Türkiye'yi teslim almıştır.
Türkiye, karizması, kalitesi ne olursa olsun bir kişinin iki dudağının arasına yerleştirilemeyecek kadar büyük bir ülkedir.
Şahsa münhasır anayasa!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, parlamenter sisteme göre seçilir seçilmez "parlamenter sistemi bekleme odasına" koymuştu.
Erdoğan, halkın seçtiği cumhurbaşkanı olarak mevcut anayasayı bir kenara itmiş, tarafsızlık ilkesini çiğnemiş, siyasi parti genel başkanı gibi halktan "400 milletvekili" istemiş, siyasi mitingler düzenlemişti.
Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yarattığı bu fiili durumu hukukileştirmek için verdiği kayıtsız/şartsız destek sonucu 16 Nisan referandumuna gidilmişti.
16 Nisan referandumuyla, AKP'nin parçalanmasını engellendi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uygun bir anayasal düzen inşa edildi.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez şahsa münhasır bir anayasal düzenleme yapılmış ve oylanmıştır.
Bu oylamayı kıl payı da olsa Erdoğan/Bahçeli ittifakı kazandı.
19 Mayıs 1919'un yüzüncü yıl dönümü!
Şimdi girilen süreçte doksan dört yıllık parlamenter sisteme son veren referandum gereği getirilen "Cumhurbaşkanlık sistemi" için ilk cumhurbaşkanı seçimini 2019 yılında yapacak.
2019 seçimleri Türkiye'de devlete, hükümete, medyaya, yargıya, diyanete, sermayeye, üniversitelere, belediyelere hükmeden mevcut Cumhurbaşkanıyla onun karşısına çıkacak adaylar arasında geçecektir.
AKP, Cumhurbaşkanlığı ve iktidar yandaşları bu seçimlere hummalı bir gayretle hazır duruma gelmişlerdir.
AKP, metal yorgunluğunu ve profesyonel deformasyonunu tamir ederek, Genel Başkanı Erdoğan'ı yeniden Cumhurbaşkanı seçtirmek için elinden geleni yapacaktır.
AKP Genel Başkanı da olan Erdoğan televizyonlarda sürekli konuşarak; AKP'nin medyadaki racon kesicileri algı yönetip, tehditler yöneltip, yargısız infaz yaparak Erdoğan'ın karşısına çıkacak adayları yıpratarak gözden düşürmeye çalışmaktadır.
Seçimlere devletleşmiş AKP adayının karşısına her destekten mahrum adaylar çıkacaktır.
AKP'nin karşısına çıkan her aday, yandaş ekip tarafından "FETÖ projesi" olarak sunulacaktır.
Bir zamanın çatı adayının sunulduğu gibi..
2019 yılında halk cumhurbaşkanı adaylarını değil aslında hem kendi kaderini hem de 1919'un yıl dönümünü oylayacaktır.
Mutlu bir tesadüf olarak 2019 yılı 19 Mayıs 1919'un yüzüncü yılına denk gelmektedir.