Katliamlar hiç unutulur mu?

Politikası sıfırlanan Hariciye Nazırı’nın yeni bir paye ile mükafatlandırılması, Türkiye’nin maruz kalması muhtemel girişimleri, özellikle Ermeni eylem ve taleplerini “daha vahim” hale getirmesi ne yazık ki bir beklenti halini alıyor.
Gerçekten de; “Ermeni” dedin mi, akla Ermenistan’ın azgın militanları geliyor. Yani, Türkiye’deki Ermeni vatandaşlarımızı her defa “tenzih” etmek zorunluluğu doğuyor.
Çünkü, asıl sorunumuz Ermenistan’ın “ham hayal” peşinde koşan militanları ve hatta bürokratlarıyla kaynaklanıyor.
Her fırsatta, başta Türkiye olmak üzere Türk dünyasına sataşan malum Ermeniler, bir de, “diaspora”dan destek alınca daha da azgınlaşıyor.
Aslında, Ermenistan’ın 2015 ajandasında çok “hain” planlar yattığının sinyalleri alınıyor.
Dikkat edilirse, önce sözüm ona “Arap Baharı” sonra Libya faciası, Mısır ihtilali, Suriye ve Irak kargaşası, Ermenilerin Azerbaycan’da yaptıkları katliam, 2015 senaryolarını ve hazırlıklarını ne yazık ki unutturuyor.
Unutturulmak istenen gerçeklerin başında, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde yaşadığı katliamlar ağırlık taşıyor.
Bu Ermeni katliamının aslında, yalnızca Azerbaycan halkına değil tüm insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğu kabul ediliyor.
Karabağ’da Ermenilerin Türklere yaşattıklarının Somali, Mali, Irak, Libya, Mısır ve Suriye’de yaşananlardan hiçbir farkının olmadığı da biliniyor.
Karabağ’da yalnız soydaşlarımız öldürülmemiş, canlarını kurtaranlar da, evlerinden barklarından olurlarken, topraklarının dışına zorla çıkarıldıkları da yaşanan acı gerçekleri içeriyor.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, AGİT’in bütün kayıtlarına ve kararlarına rağmen, Ermeniler Karabağ’da işgallerini inatla sürdürüyor.
Dünyanın umursamazlığı bir yana, bizim de dişe dokunur pek bir girişim yapmadığımız anlaşılıyor.
Karabağ trajedisi ortada dururken; Ermenilerin, dünyaya yutturmak istedikleri senaryo, sözde Ermeni soykırım yalanının yüzüncü yıldönümünü kapsıyor.
Ermeni diasporası inat ve ısrarla dünyanın dört bir tarafında bu alanda akıl almaz yalanlarla süslü çalışmalara girişiyor.
Türkiye’nin ve Türk dünyasının başına çorap örmeye yeltenen bir avuç yalancı Ermeni, Karabağ’da yaptıkları gibi 2015’te dünya kamuoyunu bir oldu bittiye getirmeye çalışıyor.
Türk hükümetinin çok acil önlemler alması ve karşı girişimlerle, Ermeni yalanlarını protesto etmesi gerekiyor.
Her ne kadar, ABD, şimdilik durumu idare ediyorsa da, 2015’te dünyada aleyhimize büyük patlamalar bekleniyor.
Geç kalmadan, Ermeni yalanına karşı her türlü önlemi almak ve 2015’te beklenen patlamaya engel olmak öncelikli görevimiz oluyor.
Bu gibi “hassas” gelişmelerle, varını yoğunu koyarcasına uğraşma yerine, sonu “toprak istemeye” kadar uzanan 2015’e yönelmenin tam zamanı yaşanıyor.
Ermeni yalanına karşı mücadele etmek ve 2015’i “sabote etmek”, belki de iktidarı yaşadığı kâbustan kurtaracak, “manevraların” başını çekiyor.
Ara sıra yapılan “Orta Doğu’da son durum” toplantılarının yerine 2015’e karşı neler yapılabilir, ne önlemler alınabilir, uluslararası girişimlerimiz ne olabilir gibi acil brifinglerin düzenlenmesi öncelikli yer alıyor.
Ayrıca, Ermeni diasporasının gün geçtikçe, ortaya attığı yalanları kuvvetlendirmeye çalışacağı, bu arada muhtemel gösterilerin yanı sıra, provokasyonlar da akla geliyor.
Ermenilerin, ellerinde soykırım yapıldığına dair “geçerli” bir mahkeme kararı bulunmadığını bir kez daha hatırlattıktan sonra bazı önemli ayrıntıları da belirtmek bize düşüyor.
ABD’nin eski Başkanlarından Ronald Reagan’ın yaptırdığı geniş bir araştırmada, Türklerin soykırım yapmadıkları tespit edildiğinden, hiçbir ABD Başkanı, “Türkler soykırım yaptılar” diyemiyor.
Öte yandan, Ermenilerin ısrarla arşivlerini açmadıklarını, buna mukabil Türk arşivlerinde, araştırma serbestîsini bütün dünya kamuoyuna duyurmamız öncelikli yer alıyor.
Suriye’nin yanı sıra, Irak’ın Kuzeyi’nde cereyan eden kanlı çatışmalar ve özellikle Türkmenlerin feci durumu ortadayken, Ermenistan tehlikesini şimdiden ele almanın elbette “makul” nedenleri zorlama yapıyor.
Ermenistan, sancılı bölge Irak’ın Kuzeyi’nde olabilecek olumsuzlukları kolluyor.
Bir bakıma, Irak’ın Kuzeyi’nin güvenliği Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor.

Yazarın Diğer Yazıları