Kardeşim sen belanı mı istiyorsun?
CHP Ardahan Milletvekili ve eski Büyükelçi Öztürk Yılmaz ile Katar krizini değerlendirdik. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Katar politikasını eleştiren Yılmaz, "Katar'ı ne ile suçluyorlar Müslüman Kardeşler terör örgütüne destek olmakla. Şimdi siz Katar'ın yanında durunca otomatikman bu terör örgütüne destek vermiş olacaksınız. Burada çok dikkatli olmak lazım. Bu parti olayı değil, ülke meselesi. Türkiye'ye bunu yapıştıracaklar ve sırayı Türkiye'ye getirecekler" diye konuştu.
İşte Meclis'in deneyimli dış politika uzmanı CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz ile söyleşimiz:
- Orta Doğu ateş çemberi ve her gün yeri bir kriz patlıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yılmaz: İsterseniz kısa kısa gidelim Orta Doğu'nun bir kuzeyi var bizim sınırımızın güneyi bir de Orta Doğu'nun güneyi var. Orta Doğu'nun kuzeyinde Irak'tan Lazkiye'ye kadar bir hat oluşuyor. Yeni yapılar çıkıyor.
Yarın başka şeyler olacak Lübnan'da muhtemelen mezhep ve etnik temelli bölünmesi söz konusu olabilecek. Gidişat onu gösteriyor.
İkinci bir bölünme güneyde yani Arap Yarımadası'nın bu defa güneyinde Basra Körfezi'nden Kızıldeniz'e kadar olan bölgede yeni rejim değişiklikleri ve çalkantılı bir döneme girildi.
Bu ülkelerin rejimleri Sünni, içlerinde Şii var bazılarında ise örneğin Bahreyn'de Şii nüfus fazla ama yönetimi Sünni ve İran'ın oraya müdahalesi var. İran o bölgeyi değiştirmek istiyor.
İran esasen kuzeyde de çok hakim. Irak da hakim Şam da hakim Hizbullah'tan dolayı Lübnan da hakim ve Hamas'tan dolayı da Filistin de hakim o hilali kuzeyden çeviriyor.
Aşağıdan da bir çevreleme içinde.
- Tablo vahim anlaşılan, Katar krizi Orta Doğu'da neleri değiştirir?
Yılmaz: Katar konusuna gelince Katar'ın suçlandığı konu şu; biliyorsunuz 11 Eylül saldırısını yapan 19 terörist vardı. Bunların 15'i Suudi Arabistanlı ve Suudi Arabistan bu zamana kadar El Kaide'ye IŞİD'e destek veren ülke olarak anılıyordu. Ama şimdi Arabistan çıkıyor diyor ki Katar hem IŞİD'e hem El Kaide'ye destek veriyor. Ayrıca terör örgütü olarak gördüğü Müslüman Kardeşler'e de destek veriyor, benim ülkemde rejim değişikliği yapmak istiyor diye iddiada bulunuyor.
Soru: Katar'daki saray darbesi nasıl değerlendiriliyor?
Yılmaz: Katar'daki oğlu pek sevmediler, biliyorsunuz saray darbesi yaptı babasına bıraktırdı görevi. Bunu da değiştirmek istediler, bu durumdan rahatsızlar. Filistin'in en büyük finansörlüğünü yapması, uyguladığı Suriye politikaları bazılarını rahatsız ettiği için oğlu alaşağı etmek istiyorlardı, bu olmayınca şimdi Katar'a yönelik böyle bir politika başladı.
Türkiye Katar'ın yanında yer alıyor ama Katar'ı ne ile suçluyorlar; Müslüman Kardeşler terör örgütüne destek olmakla. Şimdi siz Katar'ın yanında durunca otomatikman bu terör örgütüne destek vermiş olacaksınız. Burada çok dikkatli olmak lazım bu parti olayı değil, ülke meselesi. Türkiye'ye bunu yapıştıracaklar ve sırayı Türkiye'ye getirecekler.
-Türkiye ne yapmalı?
Yılmaz: Araplar arası ilişkide hep üstte olmamız lazım, çünkü Araplar kültür olarak kavga edip üç gün sonra barışırlar sonra dışarıdan kim bunlara müdahale etmişse toplanırlar ona karşı müdahale ederler. Bir örnek verecek olursak; Başika'daki kampımızı iyi ilişkiler içinde olduğumuz Katar da, Suudi Arabistan da kınadı. Şimdi bunlara nasıl güveneceğiz? Her türlü ekonomik ilişkiyi geliştirmeli ama birbirleri arasındaki ilişkiye girmemeli, yani birinin diğeriyle ilgili olan sorunlarına taraf olmamalıyız.
-Siz bu görüşünüzü siyaseten mi söylüyorsunuz, deneyimli bir diplomat olarak mı?
Yılmaz: Siyasi anlamak istenirse öyle anlamak istedikleri için söylediklerimi siyasi anlarlar. Ben diyorum ki siz Katar'la bir araya geliyorsunuz ya, bir sürü ticaret yaptığınız Suudi Arabistan'ı niye karşınıza alıyorsunuz. Dubai'ye bir sürü yatırım yapıldı. 80 milyonluk Mısır bu Müslüman Kardeşler yüzünden karşımıza alındı o bölgenin en kilit ülkesi Mısır. Niye karşımıza alıyoruz bu ülkeleri?
Sen ülke olarak musluğun sürekli açık kalmasına bakacaksın. Seni ne ilgilendirir başka ülkelerin iç işleri, önce kendi demokrasimizi sağlıklı kurmalıyız. Bunu söylemek bir vatansever olarak benim sorumluluğum.
Soru: Türkiye, Müslüman Kardeşler'i terör örgütü saymıyor mu?
Yılmaz: "Müslüman Kardeşler terör örgütü değil" demenle bu böyle mi oluyor? Bakın Suudi Arabistan, bu terör örgütü diyor, Birleşik Arap Emirlikleri bu terör örgütü diyor, Yemen terör örgütü diyor sen diyorsun ki bu terör örgütü değil. Peki, yarın Suudi Arabistan, PKK terör örgütü değil dese ne düşünürsün? Burada hassasiyetlere dikkat etmek lazım. Bu coğrafyada hiçbir ülkenin gerçek manada millî iradeye dayanan bir rejimi yok. Bunlarla iş yapmanın yolu da ticaretinizi yapacaksınız, turizmini yapacaksınız, zenginliklerinden faydalanacaksınız, karşılıklı yatırımlar yapacaksınız ama aralarındaki ilişkilere girmeyeceksiniz. Tarafsız olacaksınız ve üstte kalacaksınız
-Katar politikasını tek başına Cumhurbaşkanının belirlemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yılmaz: Böyle kriz zamanlarında hükümetin ana muhalefet partisine ve diğer partilere bilgi vermesi lazım. Çünkü dış politikada en önemli konu, ulusal çıkardır. AKP'nin çıkarı değildir ve dış politikada ideolojik yaklaşımlar mezhep ve etnik yaklaşımlar hep kaybettirir. Burada ulusal çıkar açısından bakmak lazım.
Bu Müslüman Kardeşler'in olayında Müslümanlıkla bir alakası yok. Adı Müslüman ama terör örgütüdür. Şu anda dünyada kimse özleşmiyor olanlar bile kaçıyor.
Şimdi sen koskoca Suudi Arabistan'ı gözden mi çıkarıyorsun. Birleşik Arap Emirlikleri'ni gözden mi çıkarıyorsun. Kardeşim sen ne istiyorsun belanı mı istiyorsun. Bütün Arap ülkelerini gözden mi çıkarıyorsun?