“Karanlık günlerde kimin yanındaydınız?”

Bugün Başbakan’ın “Ne istediniz de vermedik” dediği paralel yapılar, sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, Osmanlı devletinin de başının belâsıydı. Naima Tarihi’nde bu türde bir örgütlenmenin devleti nasıl ele geçirmeye çalıştığına dair önemli ipuçları vardır.
Yakın tarihteki örneklere bakıldığında, paralel yapıların en büyük dayanağının yalana dayalı propaganda olduğu görülür. Güçlü devlet adamlarını yalan ve iftira ile etkisiz duruma getirmek yöntemi her dönemde uygulanmıştır. Fakat Türkiye’nin geldiği son noktada, devleti yönetenler de paralel yapı ile birlikte kulaktan dolma uydurmalarla kurucu kadrolara saldırmış, böylece milli birliğin dayanağı olan Cumhuriyet bilincini köreltmek istemişlerdir.

***

Son yıllarda Cumhuriyet tarihine yönelik en ciddi saldırılar, bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştır. “CHP camileri kapattı, Dersim’de isyan çıkmadı, halk katledildi, İskilipli Atıf Hoca, şapka kanunundan önce çıkan şapka aleyhtarı bir yazısından dolayı idama mahkum edildi” gibi uydurmalar Başbakan tarafından gündeme getirilmiş ve seçim malzemesi olarak kullanılmıştır.
Tarihçi Sinan Meydan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Tarih Tezleri” ne El Cevap adı altında 800 sayfalık bir eser ortaya koydu. Bu eserde, Atatürk ve İnönü dönemine yönelik uydurmalar tek tek belgeleriyle cevaplandırılıyor.
Sinan Meydan, İskilipli Atıf Hoca’nın idamı meselesini hem İstiklal Mahkemeleri zabıtlarından hem de Tarık Zafer Tunaya’nın “Türkiye’de Siyasi Partiler” kitabından ve çeşitli kaynaklardan özetliyor. Bütün bu kaynaklar incelendiğinde, İskilipli Atıf Hoca’nın suçu ortaya çıkıyor. Meydan’ın tespitlerine göre Ankara İstiklâl Mahkemesi, İskilipli Atıf Hoca’yı aynı amaca yönelik iki ayrı suçtan yargılamıştır:
1- Şapka Kanunu çıktıktan sonra bu kanuna karşı isyan çıkan bölgelerde ele geçirilen “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adlı kitapçığın isyancılar tarafından “tahrik aracı” olarak kullanılması.
2- Kurtuluş Savaşı sırasında hain Şeyhülislam Mustafa Sabri ile birlikte Kuvayımilliye karşıtı Teali İslam Cemiyeti’ndeki faaliyetleri, özellikle de bu cemiyetin 1920’de yayınlayıp Yunan uçaklarıyla Anadolu’ya attırdığı, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları başta olmak üzere, Kuvayımilliyecileri, “asi”, “eşkıya”, “bâği”, “hain”, “haydut”, “hırsız” diye nitelendirip halk ile orduyu Kuvayımilliye’ye karşı kışkırtan bildiriler.

***

İskilipli Atıf Hoca, bu bildirileri kendisinin imzalamadığını öne sürerek savunma yapmışsa da mahkemeyi ikna edememiştir. Bildirilerin birinci sorumlusu Mustafa Sabri Efendi ise Türkiye’den kaçmış ve Yunanistan’da çıkardığı bir gazetede Türklükten istifa ettiğine dair bir şiir yayınlamıştır. Mustafa Sabri, Mısır’da ölmüştür. Kaçmasaydı, herhalde o da yargılanır idam edilirdi. Zaten, Mahkeme Başkanı da İskilipli’nin savunmasına “Sen en karanlık günlerde Mustafa Sabri’nin yanında yer aldın. Sen hâlâ oradan ayrıyım diyorsun. Biz budala olmalıyız ki sözlerine inanalım. Çıkarın” diye hitap etmiştir.
Esasen, Mustafa Sabri’nin hazırladığı ve Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’ın 11 Nisan 1920’de yayınlayıp İngiliz uçakları ile Anadolu’ya attırdığı ihanet fetvasında da suç ortağıdır. Bu fetva, İskilipli Atıf Hoca’nın da yazı yazdığı Kurtuluş Savaşı karşıtı Alemdar gazetesinde de yayınlanmıştır, Alemdar gazetesi, “İslam kilidinin anahtarını, İngiltere’nin güvenilir ellerine teslim etmekte, İslam alemi için hiçbir tehlike yoktur” diye yazıyordu!
Bugün de Türkiye’deki paralel devlet örgütlenmesi İngiltere ve ABD’den bağımsız değildir. Üzücü olan şu ki Cumhuriyet karşıtı propagandanın başını bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan çekmiş ve paralel örgütle birlikte Türk halkına karşı psikolojik harekât uygulamıştır.

Yazarın Diğer Yazıları