Kaosun tek merkezi Afrin mi?..

Emperyalizmin Suriye'yi de Mısır, Irak ve Libya gibi hedefe koyarak iç savaşa sürüklemesiyle büyüyen bölgesel yıkım ve kargaşanın etkisi en çok da topraklarımızı vurmaya devam ediyor...

Diplomatik-politik skandallar ve en az 20 milyar dolara mal olan ekonomik sarsıntıların ardından Türkiye ne yazık günlerdir askeri olarak da diken üstünde duruyor... İşte bu ortamda herkesin kafasında aynı soru beliriyor; "Afrin operasyonu Türkiye'yi Suriye çıkmazından tamamen kurtacak mı?.."

Turgut Özal'ın Körfez Savaşı'nda gördüğü "bir koyup üç alma" düşlerine dikkat çekmek değil amacımız... Asıl mesele, Afrin operasyonu 5 yılı aşkın süredir içinde çırpındığımız sınır ateşinden gerçekten çekip alacak mı Türkiye'yi?..

Yani, sınırı geçen tanklar, çatışma bölgesine taşınan askerler ve Suriye içerinde terör yuvalarını bombalayan uçakları kapsayan "sınır ötesi operasyon" Türkiye'yi beklediği sonuca ulaştıracak mı?.. Ve ne yazık ki şehitler verirken, sınırdan akan terörü durdurabilecek mi Türkiye?..

Bu soruya yanıt vermek için, 34 yıldır PKK'nın kan ve ateşiyle mücadele eden Güneydoğu'nun son dönemlerde değişen dengelerine mercek tutmak gerekiyor;

AKP iktidarının "açılım" gafletinden nihayet uyanmasının ardından, "muhafazakar demokrat" takiyesine gizlenen yandaş basının işbirlikçi kalemleri ile liboşların pohpohladığı, hatta "Türk Bayrağı değişmeli" zırvalığına kadar getirdikleri derin ihanet 3 yıl önce duraksadı...

Ve tüm bunların ardından değiştirilen terörle mücadele stratejisi PKK'nın Suriye'den çok önce yuvalandığı Irak-İran- Güneydoğu hattındaki tabloyu tamamen tersine çevirdi...

Peki, bölgede neler yaşandı, PKK'ya erozyon yaşatan hangi önemli sonuçlar alındı?..

PKK'da yıkımın ilk cephesi...

Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı'nın zaman zaman medyaya yaptıkları açıklamalar da PKK ve "açılım" aleyhine değişen manzarayı net olarak göstermişti;

Hiç kuşkunuz olmasın; 1984'ten sonra Kandil Dağı başta olmak üzere bölücü terörün "ana karargah" haline getirilen Kuzey Irak bölgesi PKK için yüzde 70 oranında "kurtarılmış bölge" olma özelliğini yitirdi...

3 yıl öncesine kadar Diyarbakır, Mardin, Hakkari başta olmak üzere Güneydoğu'da "hendek" tuzaklarıyla "milis"leşmeye giden ve kent merkezlerinde silahlı gösteriler yapacak güce ulaşan PKK'nın yurt içindeki askeri yapısı da yüzde 70 oranında güç yitirdi...

Örgüt bu büyük erozyonun yanısıra, Hakkari sınırında sığınak olarak kullanılan geçit vermez dağları ve 2016-2017 yılları arasında kuşatılan Diyarbakır -Böngöl arasındaki Lice (Küçük Kandil) hattını da önemli ölçüde kaybetti...

PKK'nın; Lice hattına 1.5 yıl süreyle kesintisiz olarak düzenlenen operasyonlarda binlerce silah, milyonlarca mermi, en az 100 araçla intihar saldırısı yapılabilecek tonlarca patlayıcı ile terörün finansmanında kullanılan 500 milyon TL değerinde uyuşturucu kaynağını kaybettiğini ise geçen hafta yazmıştık...

En önemlisi de PKK, yıllardır huzur arayan terör yorgunu Güneydoğu kentlerinde "hendek" stratejisinin yolaçtığı yıkımlar nedeniyle, halk tabanında da artık eski desteğini bulamıyor...

Peki; terör örgütü yurt içinde siyasi ve askeri açıdan büyük darbe alırken, "dışarıdan" şiddet pompalayan terörün uzantılarına yönelik Afrin'den başlatılan sınır ötesi operasyon 34 yıllık şiddet ateşini tamamen söndürecek mi?..

Kuşatma ve rehabilitasyon...

PKK, yalnızca Güneydoğu merkezi ve kırsalında değil, Irak-İran sınırı ve hatta Kandil Dağı'ndaki etkisini dörtte üç oranında kayberken, kaos halindeki Suriye topraklarını 3 yıl önce yeni bir mücadele cephesi haline getirdi...

Özetle, Kandil Dağı'nı "üs" tutan PKK yönetimi Türkiye sınırında eskisi gibi varlık gösteremeyen askeri gücünü "Kürt Devleti" kurma uğruna Suriye'ye taşıdı...

Bu planda, 2013'ten bu yana El Kaide-IŞİD ve benzerlerinin vahşetiyle mücadele eden Esad yönetiminin Afrin-Kobani hattındaki bölgesel denetimi zorunlu olarak PYD/YPG'ye bırakmasının da payı vardı...

Ancak ortaya çıkan bu güvenlik boşluğunda "devlet"leşme tuzağına düşen PKK, askeri ve siyasi gücünün yüzde 70'ni PYD/YPG üzerinden Suriye'ye yoğunlaştırırken, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) beklemediği ölçüde gelen sınır ötesi operasyonun şokunu yaşıyor...

Son bir hafta içinde, PKK/YPG yapılanmasında en az 343 militanın etkisiz hale getirilmesinin ardından, örgüt ABD'den başta olmak üzere, hem dış hem de bölgesel desteğini yitirmeye başlıyor...

Sonuçta; ABD'nin iç savaş kışkırtıcılığı, Suriye'nin denetim yetersizliği ve Türkiye'nin de Beşar Esad gafleti nedeniyle ortaya çıkan "güvenlik boşluğu" Afrin operasyonunu zorunlu kılsa da, bölgede yaşananlar, Suriye'den Irak'a kadar uzanan sınır hattında dengelerin iyice değişeceğini gösteriyor...

Örneğin; Afrin'deki sözde "demokratik özyönetim"in, Suriye hükümetini önceki gün bölgeye müdahale etmeye çağırması da, Kürt hareketinin devletleşme rüyalarında dayanaktan yoksun kaldığını deşifre ediyor...

Peki; bugünlerde ABD ile Türkiye arasında "güvenli bölge"ye dönüştürülmesi de tartışılan Afrin ve çevresindeki "güvenlik" sorununun yolaçtığı kargaşa aslında nereye doğru gidiyor ve köklü çözüm için ne yapılması gerekiyor?..

İşte bu çok önemli soruya da Erdoğan'ın, "Irak sınırına kadar uzatılacak" dediği Afrin operasyonunun çok uzun sürecek sonuçları yanıt verecek...

Ve planlanıyor ki; sınır ötesi operasyon Irak hattına kadar uzatıldığında PKK/YPG ve IŞİD gibi terör örgütleri artık rahat nefes alamayacak...

Üstelik Suriye, sayıları 3.5 milyona ulaşan sığınmacıların ülkelerine geri dönüşüne olanak sağlayacak şekilde bir "rehabilitasyon" ortamına da kavuşacak... "Haydi hayırlısı" diyelim...

Yazarın Diğer Yazıları