Kan pahasına ders!
İsmet İnönü'nün 5 Ekim 1952'de yaptığı bir konuşmaya dikkatinizi çekmek istiyorum. CHP, iktidardaki Demokrat Parti'nin (DP) kalesi İzmir'de, beklenmedik büyük bir miting düzenliyor. İnönü DP'ye yüklenerek şunları söylüyor:
"Partizan ihtiyaçları zulüm ile tatmin etmek yanlış yoldur. Türklerin nihayete kadar zulme boyun eğeceklerini zannetmek yanlış hesaptır. Nifak bir defa patlarsa, çok uzun sürer, çok derin yaralar açar. Haber veriyorum, tehlike görüyorum. Özel kanun yoluyla siyasi partileri kaldırmak meşum bir maceradır."
Başbakan Adnan Menderes'in İnönü'ye verdiği cevap günün hemen bütün gazetelerin manşetindedir:
"İsmet İnönü'nün nutku bir ihtilal beyannamesine benzemektedir. Dünkü diktatör böyle konuşmaya başlarsa, buna nifak çıkarmak ve tehlike yaratmak isteğinden başka bir mana verilemez."
"Yandaş" Ali Naci Karacan, sahibi ve başyazarı olduğu Milliyet'in manşetinden şu yorumu yapar:
"Eski diktatör yeniden hortlamak gayretindedir. Yeniden binlerce masum vatandaşın kanını akıtma ihtirası peşindedir. Asıl tehlike onun tekrar iktidara geçmek için her fenalığı göze almış olan ihtirasındandır." (Altan Öymen, Öfkeli Yıllar).
İsmet İnönü'nün bir sözünü daha hatırlatıp günümüze geleceğim. İnönü: "Zulüm yapan dalkavuğa muhtaçtır" der.
OHAL ilân ediliyor. Bütün partiler bir tarafa itiliyor ve "Bir Kişi"nin etrafında üç beş kişi toplanıp kararını veriyor; devleti biçimlendiriyor.
Millet düşünmez mi: "Devleti biçimlendirmek için, 'İslâmcılar'ın galip cenahına fırsat doğdu… Darbeye de muhakkak onlar fırsat hazırlamışlar, bir ileri bir geri adım atmışlardır!"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gerçekçi bir dil kullanıyor, "Devlet artık benim!" denmesine karşı çıkıyor. Hatta nazikçe Binali Yıldırım'a, "Hani, yaptıklarınızı ettiklerinizi TBMM'ye getirseniz de, iş kitabına uysa" mealinde mektup yazıyor. İktidar tarafı tenkitleri dikkate alacağız, deme ihtiyacı duyuyor.
R.T. Erdoğan, darbeye karşı ortak tavır aldığı CHP ve MHP'lilere ve sair halktan kişilere açtığı davaları geri çekmiştir. Yerinde bir kararla, HDP'lilere açtığı davaları geri çekmemiştir. (HDP'lilerin desteklediği PKK'lılar askerimize, polisimize, halkımıza kurşun sıkıyor.)
Bugün Yenikapı'da "Demokrasi ve Şehitler Mitingi" adını verdikleri bir miting düzenliyorlar ve MHP Genel Başkanı bu mitinge büyük bir iştiyakla katılıyor. (Gerçekten millî birlik için bu mitinge katılmasını çok isterdim ama, maalesef şüphelerimi izale edecek bir tavrı olmamıştır. Bir "borç ödeme" olarak katıldığı fikri birçok kişi gibi bende de pekişmiştir.)
Kemal Kılıçdaroğlu, önce katılmayacaktı. Sonra ısrarlı aramalar üzerine fikrini değiştirdi ve mitinge katılma kararı aldı.
Yukarıda örneğini verdik... Eski politikacılar kelimenin tam anlamıyla birbirlerini yediler. Üç kişi darağacında can verdi. Meş'ûm 15 Temmuz gecesinden önce neredeyse aynı kelimelerle, politikacılar birbirlerine yüklendiler. (MHP Yönetimi, yerini korumak için, teslim bayrağını çekmişti; CHP'liler diyeyim, daha doğru.)
Keşke bu birleşme "darbe" neticesinde olmasaydı. Kan pahasına ağır ders aldık.
Darbe vetiresi geçildikten sonra politikacıların gerçek yüzü ortaya çıkacak.