"Kan ile yıkanarak arınma" operasyonu!
Son girdiğimizde türbemizi de alıp dönmüş ve zannediyorum ilk ve tek "toprağından çekilme operasyonu" düzenleyen ordu olarak tarihe geçirmiştik biliyorsunuz TSK'yı. O kadar uzun zaman oldu ki bir askeri harekatı "kan pazarlığı" sonucu ve ABD'nin ali menfaatlerini korumak üzere düzenlemeyeli haliyle insanlar için için şüpheli;
Var mıdır "Fırat Kalkanı"nda da bir bit yeniği?
TSK'dan "millî orduya kumpas" kurulması sonucu tasfiye edilen, dolayısıyla da TSK'nın "millî" kanadını temsil ettiklerine inandığımız askerlerin değerlendirmelerine baktım.
Hiç ekranlarda dönüp duran haritalarla filan kafanızı karıştırmayın, Semih Çetin herkesin anlayabileceği biçimde anlatmış:
Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden temel stratejik hedefi ne kardeşim?
Türkiye'nin toprak bütünlüğünü korumak.
Ne gerekiyor bunun için?
Suriye'nin bölünmemesi.
Nasıl olacak bu?
PYD/PKK koridoruna engel olarak.
O zaman hedef niye önce IŞİD, IŞİD'in temizlenmesi de PYD koridoruna hizmet etmiyor mu, ABD'nin işine gelmiyor mu?
Evet ama birden fazla düşman varsa önce en yakın yahut tehlikelisinden başlamalısınız. TSK için mevcut durumda askeri hedefler "sırasıyla" IŞİD ve PYD'dir.
Ha, sıra PYD'ye geldiğinde dananın kuyruğu kopacak bakalım bu sahiden bir "kırmızı çizgi" operasyonu olarak mı planlandı?
Operasyonun ağırlık merkezlerinin Rusya ve İran olduğunu savunan Mehmet Ali Çelebi, "ABD sözcülerindeki telaş ve panik ortadayken, 'Cerablus operasyonunun aklı ABD demek, akla hakaret" diyor.
Ahmet Yavuz "Fırat Kalkanı, Cerablus diye başlar, amacına uygun biterse Süleyman Şah Türbesi'ni yerine taşır ve koridor hevesini de sonlandırır" diyor.
Suriye Devleti yerine ÖSO ile iş birliğinin yanlış olduğunu vurgulayan Nusret Güner'in bile -muhalefetindeki sertliği ve netliği takipçileri bilir- yorumu, "TSK Kürt koridorunun oluşmaması için Suriye'ye harekata başladı. Allah yardımcımız olsun. Balyoz kumpası ve FETÖ operasyonlarıyla morali bozulan TSK, gücünden bir şey kaybetmediğini Fırat Kalkanı Harekatı'nda gösterecek" biçiminde.
Ümit Özdağ ki hem siyasi yelpazenin "milliyetçi" kanadında hem de "güvenlik politikaları" konusunda uzman "PKK'nın Akdeniz politikasını durdurmak için son şans olabilir" görüşünde. İfadesi çarpıcı:
"TSK kan ile yıkanarak arınacaktır! Riskli olmakla birlikte Suriye operasyonu TSK'nın yaşadığı travmadan çıkması için büyük yarar sağlayabilir..."
***
Velhasıl işin ehillerine kulak kabartacak olursak;
Evet Türkiye bu noktaya AKP'nin hataları yüzünden sürüklendi, evet gecikmiş bir hamle, evet komşunuz olan devlet yerine iç savaşın tarafı olmuş terörize bir güçle ittifak yapmanın size benzeri ve kanlı geri dönüşleri olabilir ama iktidar bu operasyonun "ilan ettiği hedefi"ne varmakta samimi ve kararlıysa TSK yapması gerekeni yaptı, şimdi millet de yapması gerekeni yapıp Türk askerine destek olmalı. Çünkü ordumuzun tek eksiği, zafiyeti, ihtiyacı var; o da moral!
*****
Güzel şeyler...
-----
Eğer dünya devletler arenasındaki varlığınızı emperyal bir gücün uydusu olarak konumlamazsanız, "tek kutuplu" bir konjonktür okumanız olmazsa, "ittifak"ı put-putperest ilişkisi biçiminde kurgulamaz, yaşamaz, kabullenmezseniz ve yer, zaman, en önemlisi de "millî menfaat" ekseninde değiştirebilme hürriyetinizi, yani egemenliği kimselere devretmezseniz, devrettiklerinizden geri alırsanız, pazarlık masasına oturduğunuzda elinizde -son Rusya gezisinden sonra sahip olduğunuz gibi- muhatabınızın "göremediği"/"göremeyeceği" bir kart olursa;
ABD'nin maşalarına "ne isterlerse vermek" durumunda kalmazsınız.
"FETÖ"'nün inlerine de girersiniz, PYD'yi inlerine de sürersiniz...
Hatta müstemleke valisi kılıklı elçilerden azar işitmekten "ABD'nin iki numarası"nı vali yardımcısına karşılama "tavırlılığı"na terfi edebilirsiniz...
***
GÜNÜN SÖZÜ
Yalnızca "Türk" desen bile ürkerler aslında... Şimdi o Türk'ün bir de ordusu var!
Oğuzhan Uğur
***
Fırat Kalkanı Marşı(!)
Darbe girişiminin ardından Dilaver Cebeci'nin abide eserlerinden Türkiyem marş olmuştu dillerde; Mustafa Yıldızdoğan çalıyordu her yerde...
"Fırat Kalkanı" operasyonuna destek mahiyetinde de Atilla Yılmaz'ın "Vur" şarkısı inletecek galiba meydanları:
"Vur çelik kolların kopana kadar
Olanca aşkınla şiddetinle vur
Son düşman son gölge kalana kadar
Olanca kininle şiddetinle vur.
***
Vur senin darbenden çıkacak ateş
İntikam isteyen bir milletindir
Alnında doğacak kırmızı güneş
Bu senin ilahi hürriyetindir..."
*****
"Türkmen varlığı"nın neden korunması, kollanması gerektiğini idrak için tarihi fırsat...