Kalemler ne oldu?

Fethullah Gülen'i Amerika'da ziyaret edip bağlılık bildirenleri unuttuk sanmayın. Bu el öpenler içinde hedefte kalan sadece Bülent Arınç. Zamanın Başbakanı Erdoğan'a "selam getirmeler" her fırsatta ısıtılıyor. Hakan Şükür Türkiye'de olsa Hz. İsa gibi el ve ayaklarından çivileyecekler. Son olarak Galatasaray kulübünden ihraç edilmek üzere garibimin "darbe teşebbüsünü kınaması" satır aralarında kaybolup gitti. Peki, hâlâ ekranlarda yüz gösteren anlı şanlı gazeteciler neden akla getirilmiyor. 2 numaralı teröristbaşının bunlara hediye ettiği değerli kalemler nerelere saklandı. Bunları aldıkları gün ellerinden düşmüyordu. Anlaşılan araziye uyma günleri yaşıyoruz.

Pes doğrusu

İyi eğitimli, aklı başında gözüken tanıdığım biri öyle laf etti ki, yere düşüyordum; "Şu Hande Fırat'ın başarısını ilk önce sen yazdın" deyip beni yağlamakla başladı. Ardından ekledi "Onu dikkatle inceledim. Sophia Loren'in gençlik yılları". İnsaf ki insaf. Adamın aklı nerede? Kafası Tarkan şarkısına takılı kalmış; "Yakalarsam mucuk mucuk." Tamamlarsak tuzu fazla kuru.

Hatadan dönme

CNNTÜRK sonunda doğruyu buldu. Didem Arslan Yılmaz'ın yerinde Tarafsız Bölge'yi görüyoruz. Konuklar ve konuşmaları müthiş. Her cümlede iki önemli haber var. Başarı Ahmet Hakan'ın tecrübesinden kaynaklanmakta. Kanal yönetiminde olsak Coşkun'u matine-suare ekranda tutarız. Yüklenen ağırlığın altında kalan Didem Arslan'ın son zamanlardaki "süzgün bakışları"na acımaya başlamıştık. Hani "yeni transfer" deyip başarısız futbolcuda ısrar örneğini anlayamıyoruz.

Ahlar ve ohlar

Haberleri izliyorum. Demokrasi şehitlerinin dramı işleniyor. Geride bırakılanların kanlı gözyaşlarını fark ediyorum. Böylesi habercilik bu ortamda doğal. Aynı kanalda yarışmaya geçiliyor. Yılların şovmeni iş başında. Ücretli seyircileri hop oturtup hop kaldırıyor. Oh ohların ardı arkası kesilmiyor. Arada özenle seçilmiş ayküsü tartışmalı program hostesi ön plana çıkarılıyor. Format biraz farklı. Bu kez KartıFelek denilerek bir sosyal yara haline gelen borçlular hatırlanıyor.

...

Ataması henüz yapılmamış öğretmen kız sorulan isim ve meslek için "buldum buldum" diye bağırıyor. Sonra cevap veriyor; "Serdar Ortaç. Muhasebeci." Alın size yeni makara konusu. Sunucu da zaman makinesinde sıkışıp kalmış. "Kastamonu'nun kaaa'sı" derken orkestra "Hamam Tası Aynalı"ya başlıyor. Stüdyoyu dolduranlar havada. Kıvırmalara geçiyorlar. "Zeytinyağlı Yiyemem Aman"da da aynı görüntüler. Darende adını ilk kez duyanlar orada. Hatta "Daren'i çıkaramadım" diye konuşan var. Bir bitki soruluyor. Cevabı "Frenk üzümü". Ayküsü ile kar yağdıran kızın ağzından "Ördek ezmek" duyuluyor. Birileri çıkıp bunu izah edebilir mi? Full makyajlı ve tesettürlü bayanın her teneke zırıltısında kendini ortalığa atmasına afallıyoruz. 15 santim etekli kızlardan daha iyi kıvırıyor. Durum şarkıdaki gibi; "Bu Ne Yaman Çelişki Annem".

...

İlker Ayrık'ın sunumundaki yapımda şen mahalle esprileri daha dengeli. Takıntımız, köprü isminin bile "Şehitler"le değiştirildiği günlerde olmamız. Yoksa Hamdi Bey'in sadece adının kaldığı nüfus kağıdının yenilendiğinin herkes farkında. Çok şükür bu yarışmada "Arabaya Taş Koydum İmanım" dinlendirilmiyor.

***

ÖZEL NOT: TRT'nin müzik kanalları normale döndü. Star'ın Rising Star'ı yeniden başladı. Müzik severlere hayırlı olsun.

...

Ömür Gedik'in tavuklara Migros reklamlarında yapılan işkenceyi görmesini bekledim. Belki de ilan servisi devreye girdi. Hayvanları hızla giden kamyonun arkasına iple bağlamak vahşetin önde gidenidir. Bu mezalim ABD'de yapılsa milyon dolarlara mahkûm olurlardı.

Yazarın Diğer Yazıları