Kahramanlar Takımı ve Ulusal Spor
"Kahramanlar Takımı" adlı kitabını "Mazilerinde tarih yatan üç büyük kulübümüzün şehit sporcu ve taraftarlarına" adamış şair-yazar Fazıl Ahmet Bahadır.
"Mazilerinde tarih yatan"… Ne zaman yatmış bu tarih? Üç büyük kulübümüzün 1900'lü yılların başında kurulduğu dikkate alınırsa, bu tarihin I.Dünya Savaşı sırasında yaratıldığı, kahramanlarının da o zaman ortaya çıktığı kestirilebilir. Çıkarmışlar formalarını BJK, FB ve GS'lı sporcular; giymişler üniformaları koşmuşlar cepheye, kimi Kafkas'a, Sarıkamışlara, çoğu Çanakkale'ye…
Şair Fazıl Ahmet Bahadır "Bir çalımda ölümü düşürdüler oyundan" diyor. Galatasaraylı kaleci Hamdi için "Ölüm kaç kez dönüp gitti direkten" diyor. Diyor ya, ölüm gelip buluyor çoğunu, son düdüğü Azrail öttürüyor.
Laçin Yayınları tarafından yayımlanan bu manzum destan kitabından dizelere sunuyorum.
"Bin dokuz yüz on dört Aralık/Kafkas Cephesinde kar/Aman vermez bir anlık/Tipiler savrulur yağar/Yol kapanır iz dolar/El üşür yürek yanar/Dalar gider uzaklara göz dolar/Çıtır çıtır yanan ocak/Sıcak bir hayaldir ayazda/Canların dileği olacak/Her dem Tanrı'dan niyazda/Yarayı yara dağlar da/Bu kuş konmaz/Kervan göçmez dağlarda/Aralıksız yağan kar/Ne duvaktır ne gelinlik/Ya eceldir ya kefen/Beyaz bir ölümdür gelen"
"Cihan orda gördü/O gün/İmanın nasıl bir şey olduğunu/Ve inadın ne olduğunu/Ölüm haktı/Vakit gelip çatınca/Eğer akacaksa kan/Fark eder miydi mekân?/Ha sıcacık bir yatak/Ha bir siper çukuru"
Bu kitapta cephelere giden futbolcuların tümünün dökümü var, bu güzide takımların bugünkü taraftarları bunları bilmeliler. Bilmek kuru bilgi yığını ile zor olur, hatta olmaz; böylesi destanlarla kolayca, ilgiyle öğrenilir, içe işler, belleğe kazınır.
Ulusal Spor
Spor hakkında bilimsel eleştiri ve öneriler öyle az ki… Televizyonlarda düzeysiz ve derinliksiz yorumlar yapan o çığırtkan, bağırgan ve birçoğu bir yerlerin adamı olan medya horozlarını dinleye dinleye taraftarın da ufku karardı, fikri güdükleşti, neredeyse dumura uğradı.
Asya-Şafak Yayınları işte bütün bunlara karşı duran, ışık tutan, yol gösteren bir kitap yayımladı. Kitabın yazarı İsmail Karaali, adı ise "Ulusal Spor/Sporun Manifestosu".
İlginç bilgiler var bu kitapta, sözgelimi "çiçeksiz bitkilerde üreme organına spor adı verildiğini" ilk kez bu kitaptan okumuş oluyorum.
Sporun gorillerinden söz ediyor yazar; bunların başında FİFA, UEFA, Dünya Olimpiyat Komitesi, ülke diktatörleri, yöneticiler, medya patronları, mafya çetecileri ve bahisçiler vb.'ler geliyor.
Sınıflı toplum ideolojisinin 5 bin yıldır sporu amuda kaldırdığını öne sürüyor yazar, sermayenin egemenliğine terk edilen tutsaklık olgusuna dikkat çekiyor. Spor ve ideolojinin birbirinden ayrılamayacağı gerçeğine de parmak basıyor ve sözü dünya spor modellerine getiriyor. Tek model bugünkü sermaye ve ağalık sistemince beslenen spor modeli değil, bunun bizim tarihimizde de örnekleri var; Köy Enstitüleri modeline iyi bakılmalı, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Halkevlerine, Kamu İktisadi Kuruluşlarının spora verdiği destek ve katkılar iyi etüt edilmeli.
Ve şu can alıcı soruyu soruyor: "Kimin için spor?"
140 sayfalık bu kitap, bu spor manifestosu, tüm sporcular, spor yöneticileri ve tüm siyaset adamlarınca okunmalı.