İYİ Parti'nin şifreleri
Uzun bir süreçten geçti Meral Akşener...
1 Kasım seçimlerinden sonra tabandan gelen talep ve kendisinin de onayıyla MHP'ye genel başkan adayı olma kararını açıkladı.
MHP'deki iç huzursuzluk, yıllardır süren kısır kavgalar ve nihayetinde büyüyen sorunlar Akşener'i "parlayan bir yıldız" haline getirdi.
Bu süreçte MHP yönetimiyle iktidar arasında müthiş bir yakınlaşma başladı. MHP'deki olası bir değişim AKP'nin işine gelmeyecekti. Siyasi operasyonlar başladı. Mazisi yarım asra yaklaşan bir partide yasal taleplere rağmen kongre yaptırılmadı.
Sonrasında 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık. YAŞ kararları, Ergenekon-Balyoz operasyonlarıyla TSK'nın beynini ele geçirdiğini sanan FETÖ'cüler ortaya çıktı. Türk milletinin kalbine giremedikleri için aynı gece al aşağı edildiler.
Siyasi anlamda bu süreçten en zararlı çıkan ise şüphesiz MHP'deki değişim taraftarları oldu. Seslerini çıkarmaları istenmedi, her türlü hakaret ve yakıştırmaya maruz kaldılar.
Düne kadar milliyetçiliğe vebalı muamelesi yapanlar, o günlerde "Türk milleti" demeye başladılar.
Hiç gereği yokken Başkanlık referandumuna gidildi ve görüldü ki MHP'nin sandık üzerindeki etkinliği sona ermişti. AKP ve MHP'de yaşanan kopmalar doğrudan doğruya "Hayır" diyenlerin içerisinde yer alan milliyetçi kesime gidiyordu.
Mesele sadece MHP'deki milliyetçiler meselesi de değildi... Nasıl ki Millî Görüş'ün içindeki "yenilikçi" kanat bir gerekliliğin ve talebin sonucunda doğduysa, Akşener'in partisi de bir talep sonucunda ortaya çıktı.
İYİ Parti'nin kuruluşu ile AKP'nin kuruluş süreci benzerlikler taşısa da özünde ciddi farklılıklar mevcut...
İYİ Parti'nin ilanı sırasında kimse 'gömlek değiştirdik, geçmişimizden vazgeçtik' demedi. Salona gelen katılımcıların önemli bir kısmı "bozkurt" yapıyordu. Zaten başka da bir işaret yoktu.
Azerbaycan Türklerine ve sözde gazetecilerin dalga geçtiği Karabağ'a salonda sahip çıkıldı.
Önemli olan ise parti programı ve lider söylemiydi...
Farklılık biraz burada öne çıktı. Meral Akşener'in konuşmasında birçok siyasetçi rahmetle anıldı. Sıra Alparslan Türkeş'e geldiğinde "Başbuğ" denmesi salonda büyük bir alkış fırtınası kopardı. Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet değerleri vurgusu da dikkat çekiciydi.
İsmet İnönü, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Adnan Menderes, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel ve Muhsin Yazıcıoğlu rahmetle anılan isimler arasındaydı. Burada seçmen kitlesi bakımından geniş bir çerçeve çizildiği görülüyor.
Darbe girişimlerine yoğun eleştiriler yapıldı.
AKP'nin kuruluşunda ise durum bambaşkaydı. Recep Tayyip Erdoğan geçmişini bir kalemde silip atarken, parti doğrudan liberal-muhafazakâr bir zemine oturtulmuştu. Hepsinden de ötesi o zamanın siyasi şartlarıyla bugünkü şartlar çok farklı. Bugünlerde iktidara "siz iyi yönetemiyorsunuz" demek bir kısım erkler tarafından bir suç, bir terör bağlantısı olarak yorumlanabiliyor. Hakaretlere, iftiralara, fiziksel saldırılara maruz kalıyorsunuz.
Bu bakımdan AKP'nin kuruluş şartları çok daha olanaklı ve imkânlı bir zaman dilimindeydi. Arkasında ciddi bir sermaye gücü ve dış destek de vardı.
İYİ Parti'de bunların varlığına şahitlik edemediğimiz gibi, ilanının maddi imkansızlıklar yüzünden geciktiğini de biliyoruz.
Kurucular Kurulu, Logo ve İsim
İYİ Parti'nin en çok merak edilenlerinin başında; ismi, logosu ve kurucular kurulu geliyordu. İsmi ilk duyduğumuzda herkes gibi "acaba biraz basit mi olmuş" gibi bir tepki verdik. Ancak sonrasında yaptığı etkileşim, kolay akılda kalması, olumlu anlamlar çağrıştırması ve dile oturması bakımından yerinde bir tercih olduğunu hissettirdi.
Logo ise ilk gelen rozet görüntülerinde sarı-lacivert ağırlıktaydı. Parti ilanının yapıldığı programda ise sahne dekoru parlament mavisi, bayraklar ise gök mavisi tonundaydı. Logonun merkezindeki güneş figürü ise sarıdan oluşuyor. Güneşin etrafındaki 8 parçadan oluşan ışık, tarihi atıfların yanı sıra gençliğin çok sık kullandığı smile alfabesini hatırlatıyor. Akılda kalıcı ve sempatik izler bırakıyor. Çizimi ve anlatımı kolay. Özellikle genç seçmene hitap ediyor.
Kurucular kurulunu oluşturan 200 kişilik listenin yaklaşık dörtte biri kadınlardan oluşuyor. Bu oranın yerel ve genel seçimlerdeki adaylık sürecinde biraz daha artması ihtimal dahilinde...
İYİ Parti başarılı olur mu?
İYİ Parti ile ilgili çok sayıda yorum var. İktidara yakın sosyal medya hesaplarının attıkları mesajlarda seviye sorunu öne çıkıyor.
Yandaş medyanın seviyeli eleştirilerinde ise; Mustafa Sarıgül, Erkan Mumcu ve Emine Ülker Tarhan hatırlatması yapılarak "sonları da bunlar gibi olur" deniyor... Ancak buradaki durum biraz daha farklı. Bahsedilen isimlerin hiçbirisi ulusal bir seçimde kendilerini denemediler. Sadece aday tanıtım toplantılarıyla halkla buluştular. İYİ Parti ise 16 Nisan referandumunda rüştünü ispatladı.
Öte yandan İYİ Parti'ye yapılan yakıştırma ve hakaretlerin yüzde biri ne Sarıgül'e ne Mumcu'ya ne de Tarhan'a yapıldı. Bu durum İYİ Parti'nin potansiyeli hakkında önemli ipuçları veriyor.
Başarı; siyaset, projeler ve kadrolarla ortaya çıkacak.
Eğer ortak hedefler doğru okunur, sen-ben kavgasına düşülmez, keskin bir hiyerarşi oluşturulmaz, projelere ve gençlere önem verilirse İYİ Parti'nin potansiyeli oldukça yüksek.