İttihatçılar bilinmezse!..
İttihat ve Terakki Cemiyeti/Fırkası'nın kongrelerinden bahsediyorduk.
İttihatçılar, "reform" diyebileceğimiz ayrıntılı raporlar hazırlayarak kongreye gitmişlerdir.
Kongrelerin ilki 1908, sonuncusu 1918 yılında. Yurt dışına çıkalım mı, kalalım mı tartışmaları sürerken kongrelerini bile yaptılar.
Maalesef Osmanlı Devleti, İttihat ve Terakki devrinde çöktü. Elbette İttihatçılar Osmanlı'yı çökertmek için gelmediler. Çağı yakalamak istediler. Çağın yürüyüşü Osmanlı'yı zaten aşmıştı. İttihatçılar koştular ama ayakları birbirine dolaştı. Düştüler ve kalkamadılar. Dün de bahsettim. Şu oldu: Cumhuriyete giden yolu İttihatçılar açtılar. Çok güçlü bir kadro yetişmişti. Yeni Türkiye külden doğdu, desem yeridir. İttihatçılar sayesinde Türk Türk'ü tanıdı. Balkanlardan Orta Asya'ya uzanan, Kuzeyde Rusya'nın derinliklerine kadar giren bir sahadan bahsediyorum.
İttihatçılar dönemi hep savaştı. Savaş içinde, fikir öndeydi. Genç Kalemler'i, Türk Derneği'ni, Türk Yurdu'nu, Halka Doğru'yu, Yeni Mecmua'yı, Bilgi'yi, Millî Tetebbular Mecmuası'nı ve İslâm Mecmuası'nı... çıkarttıran, destek olan onlar. Burada yine Ziya Gökalp'i anacağım
Birileri "Ziya Gökalp=Türkçülük" deyip yüz çevirmesin sakın. "Ziya Gökalp=İslâmcılık"tır.
Şaşırdınız değil mi? Hiç şaşırmayın. 1916 Kongresi'nde "Meşihat planlaması" raporunu sunan Ziya Gökalp'tir. Hatta daha önce 1913 kongresinde de din ve eğitim arasında sıkı bir bağ kurulmuştur. "Güncelleme" tartışmalarının tam ortasında şimdi Diyanet İşleri Başkanlığı'nın göz önünde tutması gereken rapordur. Bu rapor aynı zamanda "Türkçülük İslâmcılık Muasırlık" genel başlığı altındaki makalelerini (sonra kitap oldu ama eksik) yazan Ziya Gökalp'tir. (1911 raporları da, 1916 raporları da yayınlandı. 1916 raporları sadeleştirildiği için, maksadı tam anlayamayız. Biz İslâm Mecmuası'nda çıkan bu raporları yeniden okuduk. Birçok araştırıcı, altında imza görülmeyen makaleler silsilesinin kimin olduğunu tayin edemedikleri için üzerinde durmadılar. Fark edenlerin yayınları ise bir arada değil, parça parçadır ve hiç yayınlanmayan da vardır. Bütününü bizden okuyacaklar. Çalışma bitti. Yakında basılır.)
Ahmet Ağaoğlu, Gökalp'in ölümünün ardından Türk Yurdu'nda yazdığı makalede onun "İslâmcılığı"nı vurgular: "Ziya, Türkçü olmakla beraber İslâmcı idi. Ziya'yı dinsizlikle itham etmek kadar insafsızlık olmaz. Ziya bir zamanda zuhur etti ki Türk münevverlerinin kısm-ı azamı ya kozmopolit veyahut tamamen lâkayt idi. Dinin ehemmiyet-i içtimaiyesini bu münevverlere ilk evvel ilmî usûl ile izah eden ve bu münevverleri din ile iştigale sevk eden Ziya'dır."
İttihat ve Terakki'yi bilmeden bugünü ne kadar bilebiliriz?
Şimdiki kongrelerde, kanunî prosedüre uyalım, genel başkanı, genel başkanın belirlediği yönetim kurulunu seçelim, yolumuza devam edelim anlayışı hâkim. Bu anlayış Türkiye'yi nereye götürür?
İttihatçıların kongreleri tek tek incelensin. Nelerin üzerinde durdukları görülsün. Bugünün bilgisiyle, biz daha farklı, daha ötede ne yapabiliriz sorusunun cevabı aranmalıdır.
Devletin başındakiler hemen her gün bir il, bir ilçe kongresinde konuşup duruyor. Hem toplanmaya mecbur ettikleri insanlara yazık, hem kendilerine yazık. Keşke kongrelere harcadıkları mesainin azıcığını ülkenin meseleleri için harcasalar.