İşte "Müslüman Kardeşler"

Yaklaşık, bir asırlık tarihe sahip olan “Müslüman Kardeşler” örgütü daha doğrusu akımının Orta Doğu ülkeleri üzerindeki, “derin” ve “güçlü” konumunu tartışmamak bile gerekiyor.

Gerçekten de, “Müslüman Kardeşler” denince, neredeyse bütün Arap ülkelerinde, ya yasa dışı, ya da açık açık, dini temel alan görüşlerini yayan, bazen güç kullanarak ülkenin yönetiminde söz sahibi olan “kudretli” ve “gizemli” bir teşkilat, her ülkede değişik şekilde kendini hissettiren bir örgüt akla geliyor.

“Müslüman Kardeşler” ile ilgili bilgiler verilirken, gerçeklere sadakat önemli yer alıyor.

Her ne kadar, çeşitli yorumlara da yer vermek gerekiyorsa, mutlaka kaynağın açıkça belirtilmesi de bir “gazetecilik” görevi oluyor.

Önce, Google’de yer alan bilgilerden bir derlemeden sonra, çeşitli yorumlarla, çok aktüel hale gelen “İhvan il Müslümin” teşkilatının “iç yüzünü” sergilemek de bize düşüyor.

***
Mısır’da 1938’den sonra siyasi nitelik kazanmaya başlıyor. 1940’ların sonunda Mısır’daki monarşi ve iktidardaki Vafd Partisi’ne karşı tehdit oluşturuyordu.

1952’deki Hür Subaylar Darbesi’nden sonra tüm partiler ile beraber kapatılıyor(Ocak 1954).

Bu sefer yeraltına çekilen Müslüman Kardeşler, öğrenciler arasında huzursuzluk çıkardığı gerekçesiyle tekrar
faaliyetine son veriliyor.

1954’te Cemal Abdülnasır’a yönelik suikast girişiminden sonra, altı lideri vatana ihanet suçundan idam edildi ve hareket şiddet yoluyla bastırılıyorı.

El-Ezher Üniversitesi, özel camiler, hayır kuruluşları ve vakıfların devlet tarafından kontrol altına alınmasıyla

Müslüman Kardeşler çözülmeye başlıyor. 1980’lerden itibaren tekrar canlanma dönemine giren Müslüman Kardeşler Örgütü’nün şiddet yanlısı uzantıları Muhammed Hüsnü Mübarek yönetimince sert önlemlerle bastırıldıysa da, sivil kurumları giderek daha etkin oluyor.

En son siyasi olarak yasaklanmış olmasına rağmen bağımsız adaylarla katıldığı 2005 parlamento seçimlerinde 88 sandalye kazanıyor.

Zamanla Orta Doğu’nun diğer ülkelerinde değişik adlarla etkinliğini gösteriyor. Müslüman Kardeşler’in Suriye’nin Hama kentinde Şubat 1982’de giriştiği ayaklanmanın Hafız Esad yönetimince bastırılması sırasında binlerce kişi öldürülüyor.

Günümüzde aynı adla Ürdün’de yasal görünüyor. Onun dışında Cezayir’de ve bazı ülkelerdeki farklı isimlerdeki kolları iktidara kadar yükseliyor. 2010 yılında Tunus, 2011 yılında da Mısır ve Ürdün’de düzenlenen protesto gösterilerinde önemli rol oynuyor.

Mısırlı eski bakan Tellawy’den “Müslüman Kardeşler” için sert mesaj!

“Müslüman Kardeşler” in en büyük başarısı Mısır’da seçimle iktidara gelmeleri gösteriliyor.

Her ne kadar, seçime seçmenlerin yarısı katılmadığı ve Mursi’nin sadece 5 milyon oyla iktidarı ele geçirdiği öne sürülüyorsa da, “Müslüman Kardeşler” in başarı kazandığı görüşleri de bulunuyor.

Bu arada, özelikle Arap dünyasının suskunluğuna ve çoğunun darbeyi desteklemesine rağmen, “Müslüman Kardeşler” in Türkiye’de ilgi uyandırdığı biliniyor. Hatta, darbeden sonra Mursi’ye büyük ve samimi destek verilmesi ve bunun ısrarla devam ettirilmesini dünya hayretle izliyor.

Aslında, “Müslüman Kardeşler” in sorgulanmasını tarihe bırakmak icap ediyor.

Ne var ki, ülkesindeki olaylar nedeniyle, İstanbul’da yapılan 31’inci Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu (IFUW) Konferansı’na katılamayan Mısırlı Eski Bakan, Mısır Ulusal Kadın Konseyi Başkanı Mervat El Tellawy’nin devrik Müslüman Kardeşler yönetimine çok sert eleştiriler içeren mesajı, konferans sırasında okunurken bazı “ilginç” ve “tehlikeli” iddialar ortaya atılıyor. Mısır’ın ilk kadın Büyükelçisi, Sosyal Politikalardan Sorumlu eski Bakanı, halen Ulusal Kadın Konseyi Başkanı olan Mervat El Tellawy, Müslüman Kardeşler yönetimini kadın haklarını geri adım atmakla suçluyor.

Tellawy mesajında “Müslüman Kardeşler” yönetimi sırasında kadınların iktidardan uzaklaştırıldığını belirterek şu örnekleri veriyor:

“Anayasa taslağını hazırlamakta sadece erkekler görevlendirildi, Anayasa taslağı kurucu komitesinde kadınlar yeterince temsil edilmedi. Parlamentodaki 64 koltukluk kadın kotası kaldırıldı. 508 üyeli ilk halk meclisinde kadın sayısı 9’du. Parlamentonun İslamcı üyeleri kadın haklarıyla ilgili mevcut yasal düzenlemeleri kaldırmaya çalıştılar.

Yeni Anayasa siyasi sosyal ve ekonomik temel kadın haklarını görmezden geldi. Yüksek Anayasa Mahkemesi’nin tek kadın üyesi görevden alındı.

Kadınların siyası parti aday listelerinde yer almasını reddettiler.” Tellawy ayrıca “din temelli grupların kadınların
örtünmesini, kızların erken yaşta evlendirilmesini, İslami boşanma hukukunu, kadınların sünnet edilmesini, çocukların velayetinin 15’ten 7’ye düşürülmesini savunduklarını” kaydediyor. Tellawy ayrıca, şu görüşleri savunuyor:

“Devrimden sonra ortaya çıkan güvensizlik ortamı kadınlara karşı şiddetin artmasına neden olmuştur. Mısırlı kadın göstericilere karşı korkutma ve sindirme politikaları uygulanmıştır. 30 Haziran günü milyonlarca Mısırlı kadın ve erkek bu baskılar yüzünden sokağa dökülmüştür.

Halkın başkaldırısı rejimi iktidardan düşürmüş ve bu değişikliği yapmak için halk uzlaşma içinde olmuştur. Maalesef bir kısım Batı medyası 30 Haziran devrimini darbe olarak nitelemiştir. Halkın orduyu destek vermeye çağırmasına rağmen, devrimin darbe olarak nitelenmesini reddediyoruz.

Müslüman Kardeşler masum insanlara işkence edip öldürmüş, kadınları ve çocukları kalkan olarak kullanmış, kiliseleri, okulları, devlet binalarını, evleri ve polis karakollarını yakmış, 43’den fazla Mısırlı polisi öldürmüştür.

Bütün bunlar barışçıl değil, şiddet içeren gösterilerin kanıtıdır.” Mısırlı eski kadın Bakan’ın iddiaları ürküntü verirken düşündürüyor.

Demek ki, “Müslüman Kardeşler” yönetiminin, dini öne sürerek özellikle kadınlara büyük baskı uyguladığı
ortaya çıkıyor.

Oysa, tedirgin olan geniş halk tabakalarının arasında kadınların yeri ve mücadelesi büyük bir yer alıyor. Kadınların organize ettiği mitingler, yürüyüşler ve eylemlerden daima sonuçlar alınıyor.Hele, Mısır’lı eski kadın bakanın iddiaları, kadınları isyan ettirecek boyutlar taşıyor.

Yarın: Laik Anayasa’ya Şiddetle Karşılar

Yazarın Diğer Yazıları