İsrafın en uzun soluklusu
Bugün yine bir hatadan dönüyoruz. Üsküdar ile Beylerbeyi'ni birbirine bağlayan tünel yeniden açılıyor. Tam 42 yıl önce yapılan "gerizekalılık" ortadan kalkacak. 150 metre uzunluğundaki "kestirme yol" hangi ayküsü düşük tarafından iptal edildi, bilmiyorum. Ancak 3 dakikalık mesafeyi 45 dakikalık kâbusa dönüştürenleri tarih affetmeyecek. Beylerbeyi Saray Tüneli'nin gerekli olduğunu fark eden ileri görüşlülüğü, bugün her türlü imkana sahip olanlarda bulamıyoruz. Düşünün bunca yıl ne kadar yakıt israf edildi. "Alternatif" denilen yan yollarda, hem vatandaşın hem Devlet'in bütçesinden neler gitti? Zaman kaybı ayrı felaket. Eskiden o tünelden geçip zarara uğrayan bir tek kişi hatırlıyorum. Bizim Hüseyin Movit. Eski bir Jaguar'ı vardı. Kız kardeşini mezuniyet projesi çizdirmeye götürüyordu. Tüneldeki bir çıkıntının gadrine uğradı. Altı yere çok yakın olan aracın karterini bir taşa çarptı. Tüm yağı aktı ve motor kilitlendi. O dönem Türkiye'de sadece 18 Jaguar olduğunu düşünün. Çekici bulmaktan, İngiltere'den parça getirtmeye kadar masraflar ekonomik anlamda yıkılışı oldu.
Zamanımıza gelelim
Gelişen İstanbul'un bir taraftan Kocaeli, diğer yandan Tekirdağ'la birleşeceğini göremeyenleri iş başına getirdik. Bunun en karakteristik örneği olarak Beylikdüzü'ndeki Skayport'u gösterebilirim. Tam E-5'in dibinde. Yukarıdan biri atlasa geçen araçların üstüne düşer. Kim ruhsat verdi? 15 metre içeriden başlatılamaz mıydı?
Yüz binlerin yaşamaya başladığı mahalleler devasa ilçelere dönüştü. Alt yapı felaket. Su şebekesi, kanalizasyon ve trafolara kadar yetmiyor. En önemlisi milyonlarca aracın yükünü çekecek yol yok. 1.5 metre sağdan 2 metre soldan genişletmeyle bu yükü hafifletmek mümkün değil. En büyük skandal Metrobüs'ün tercih edilmesi. Bu işin yer altında halledilmesi gerektiğini göremediler. Tünel ile Havaray'ı bir arada uygulayan Japonya'dan esinlenemediler. Bugün okullar açılıyor. Yarın trafiğe 30 bin servis ilave olacak. Anlayacağınız İstanbullu geleneksel şekilde yürüyecek. Hem de "saydıra saydıra".
Örnek vereyim
Behruz Çinici, dünyanın en önemli mimarlarındandı. Bilmeyenler için yazıyorum; "Ağa Han Ödülü'nü 2 kere aldı". Zaman zaman metropollerdeki hatalı planlarla ilgili sohbet ederdik. Bana söylediği bir lafı bilmenizi istiyorum; "Burhancığım, İstanbul'u bir muhallebici yönetiyor". Bu sözü "partilerin tek seçicileri" beyinlerine kazımalı. Başta İstanbul olmak üzere metropoller için gösterecekleri adayı çok iyi seçmeli. Aksi halde bunların oluşturduğu işkenceleri uzun yıllar çekmeye devam ederiz. Tıpkı Beylerbeyi Tüneli'nin kapatılması örneğindeki gibi.
Tehlike her tarafta
Kabataş'ta tesettürlü bir bayana tacizde bulunulduğu iddiası yıllar yılı tartışıldı. Recep Tayyip Erdoğan'ın başlattığı "hık deyicilerin" peşinden geldiği olay dün gibi. Hatta rahmetli olan bir yazarın gazetedeki köşesinde "hayali zanlılar"a açık açık ana avrat küfür ettiğini hatırlıyorum. Aynı kesim hemşire A.T.'ye uçan tekmeli saldırıda "üç maymun"u oynamayı tercih ediyor. Yaptıklarına ayrımcılık diyemeyecek miyiz? Şort giymek suç mu? Turgut Özal'ın merasim kıtasını şortla teftişine ne demeli? Kıyaslamalarını tahmin edebiliyorum; "O bir erkek, hemşire ise çok güzel". Anlayacağınız bu kafalar değişmedikçe, bir arpa boyu çağdaşlaşmamız mümkün değildir.
...
Gelelim güvenlik görevlisi olduğu ortaya çıkan saldırgana. Ağabeyine göre "psikolojik sorunları var". İyi güzel de bu deliyi hangi kurum güvenlikçi olarak çalıştırıyor. Milletin canını, namusunu buna mı emanet ediyorlar? Uçan tekmenin adliyeden, mahkemeye bile sevk edilmeden serbest bırakılması ayrı bir konu. Karaman'daki sapık öğretmeni unutmadık. Tarsus ve Kadıköy'de kızlarımıza tecavüz edip hatta öldüren minibüs şoförleri meydanda. Öncelikle bunlara ehliyet ve iş verenlerin yargılanması gerekmiyor mu?
Bakan eksik biliyor
Çiçeği burnunda İçişleri Bakanımız her gün bir vecize yumurtluyor. Şimdi de İsviçre'den örnek verdi:
"3 dilleri var. Fransızca, Almanca ve İtalyanca. Bu diller anayasalarında mevcut."
Süleyman Soylu'nun azledilen belediye başkanlarının "bol dilli tabelaları"nın tekrar astırması konusunda dayanak aradığı belli. Soylu İsviçre'den eksik bilgiyle dönmüş. Bu ülkede 4 resmi dil var. Atladığı "Romanşca". Kıptilere özel bir dil!