IŞİD’e karşı o zat!
Recep T. Erdoğan başkomutan...
Savaşa komuta edecek olan da o... “IŞİD Müslüman’dır bir şey yapmaz. Şiî Malikî yönetiminden daha iyidir. Siz kalın.” dedi.
Herhâlde böyle dedi! Yoksa Musul Başkonsolosluğu’nda 46+3=49 insanın hayatını tehlikeye atabilir miydi!
Irak’ın ikinci büyük şehri, koskoca Musul’u IŞİD gibi bir örgüt nasıl alabilir, diye akıl erdirememiş demeyeyim de, düşünmüş de olabilir.
R. T. Erdoğan gibi, IŞİD’in yaptıkları hiçbirimizin havsalasına sığmadı. PKK ile mücadele edemeyip/etmeyip teslim olan bir zihniyet IŞİD’le nasıl mücadele edecek? Kalbindeki ses, temel değerler itibarıyla, IŞİD’e karşı onu duraksatabilir! ABD’de, “Üzerimize düşen görev neyse, terörle mücadelede bunu yapmaya, biz de üzerimize düştüğü şekliyle adımlarımızı atacağız.” diyor.
Başkomutan o... Göreceğiz ne yapacak? Asker mi gönderecek? Havaalanlarını mı açacak? Ne yapacak? Böyle giderse sonunda Türkiye’nin savaşması kaçınılmazdır. Buna kendimizi alıştıralım.
R. T. Erdoğan ABD’de bir şey daha diyor: “IŞİD bataklığının kurutulması için Irak ve Suriye’ye birlikte bakılmalı. Bataklığın bir ayağı Suriye’de, bir ayağı Irak’ta. Bu bataklığın buralardan tamamen temizlenmesi gerekiyor. Bu bataklığın kurumasından emin olmamız gerekir.”
Ardından ekliyor: “IŞİD bir devlet değil. Bu kabul edilemez. Bu bir terör örgütüdür.”
Üstelik IŞİD’e karşı operasyon için niçin üç yıl beklendiğini bile soruyor! IŞİD, başından beri Türkiye’yi tehdit etmiştir. Birçok patlamanın, katlin müsebbibi IŞİD’dir ve Türkiye IŞİD için neden bir şey yapmadı veya yapamadı? 49 esir daha üç ay önceki hâdise... Üç yıldır IŞİD faaliyetteyse teyakkuzda kalması gereken “devrin başbakanı” olarak o değil mi? Ama o her şeyi bıraktı, gölgelerle vuruşuyor. ABD ile IŞİD için iş birliğine girerse bilin ki, Barack Obama’ya IŞİD’e karşı Pensilvanya diyecektir. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, esirlerin IŞİD’den teslim alınmasından sonra Türkiye’nin, IŞİD’e karşı ön cephelerde yer alacağını söylüyor. Bedelini bilerek söylemiştir: Pensilvanya. Sırtlarında yumurta küfesi yok ya... Türkiye maşaları olursa, Pensilvanya’nın halledilmesi çok kolay; verirsin eline valizini, bindirirsin uçağa gönderirsin.
Bir rehine krizi bitti, ikinci “rehine” krizi başladı. Kerry, “Ancak bu meselenin (rehinelerin kurtulması) şimdi çözülmesiyle birlikte, Türkiye, (IŞİD’e karşı) başarıyı garanti etmek için bizimle beraber ilâve çabalar yürütmeye hazır. Türkiye’ye bu istekliliğinden dolayı çok minnettarız.”
Kullanılacak birilerini bulduktan sonra elbette minnettar olacaksın! Türkiye, küçük hesaplara kurban edilebilir mi? Pensilvanya’daki zat Türkiye’ye getirilse R. T. Erdoğan ne yapacak? 17-25 Aralık pisliklerinden arınabilecek mi? Yoksa 76 yaşındaki zatı işkence odasında Filistin askısına asıp “İtiraf et! ’Seni devirmek için 17-25 Aralık operasyonu başlattım’de!” diye mi zorlayacak?
R. T. Erdoğan biliyor ki 17-25 Aralık peşini bırakmayacak ve sonunda mahkemeye çıkacak. Bu arada, hedef aldıklarına ne zarar verirse kâr sayacak.
Her şeyi bırakıp Obama’dan Pensilvanya’daki zatı istemesinin başka anlamı var mı?
Kim kiminle hesaplaşırsa hesaplaşsın ama kimse ülkeyi şahsî hesaplarına kurban etmesin!