IŞİD, Kürdistan’ı kuruyor

Bugün köşemi Dr. Tuğçe Varol Sevim’e bıraktım. “Suriye’deki Esad rejimini yıkması ve Katar’dan başlayarak, Suudi Arabistan’dan geçecek ve Suriye’ye ulaşacak olan Selefi doğal gaz boru hattı yolunun açılması ve İsrail doğal gazının Esad tehlikesi bertaraf edilerek Türkiye’ye taşınması için başta Katar ve Suudi Arabistan tarafından beslenen IŞİD, asli görevini yerine getiremeyince ikinci plana yönelmiştir. Sanılanın aksine IŞİD’in Musul’a saldırmasında şaşılacak bir taraf olmadığı gibi zaten beklenen bir durumdu. IŞİD aylardır Irak’ın boru hatlarına ve inşaatlarına, elektrik trafolarına ve diğer enerji hatlarına saldırmakta idi. Ellerine çöllerdeki boru hatlarının haritaları verilen bu adamlar arasında topografik haritaları okuyabilenler de olmalı ki çöllerin ortasında boru hatlarını bulup patlatıyorlardı. Daha önce “Kerkük, Humus Olacak” ve “Türkiye, Barzani’ye Teşekkür Edecek” minvalinde yazılar yazan bir araştırmacı olarak belirtmek isterim ki IŞİD’in esas hedefi Kerkük’ün Barzani’ye teslim edilmesi ve Kürdistan’ın kurulmasıdır. Meselenin özünde ilahi ve dini değil, enerji ve para ile ilgili bir strateji mevzusu bulunmaktadır.
IŞİD çok açık bir şekilde Irak’ın enerji ile ilgili ana damarlarına bir saldırı düzenlemiştir. Sadece Musul’u ele geçirerek petrol yatakları ve Kerkük-Ceyhan boru hattının kontrolünü de ele geçirmiş durumdadır. Bunun dışında Musul’un güneyindeki Irak’ın en zengin doğal gaz kaynakları olan Akkas rezervlerinin olduğu bölgeye de saldırmıştır. Ayrıca Akkas bölgesi yine İran-Irak-Suriye’ye ulaşmasının da önünü şimdilik kesmiş gözükmektedir. İran’ın gazını Irak ve Suriye’den taşıma ihtimali ortadan kalkacak olursa, Tahran’ın Türkiye alternatifini tercih etmesi çok büyük ihtimaldir. Halen İran’ın 35bcm gazını taşıyacak bir boru hattını Başbakan’a yakın bir iş adamı tarafından devlet teşviki de alarak inşa edildiği bilinmektedir. Yalnız bu gazı göndereceğine dair İran ile imzalanmış henüz net bir anlaşma yoktur.
IŞİD’in nihai hedefi ise Kerkük’tür. Bu strateji de meyvesini vermeye başlamıştır çünkü Irak ordusu Kerkük kentinin savunmasını tamamen Barzani Peşmergelerinin kontrolüne bırakmıştır. Böylelikle Kürdistan’ın resmi bir devlet olarak kurulmasının önündeki son engel de ortadan kalkmıştır. Çok kısa bir süre içerisinde Kerkük başkentli Kürdistan’ın da ilanı söz konusu olabilir ve hem IŞİD hem de Perşmergeler ile mücadele edemeyecek durumda olan Bağdat hükümeti de bu durumu kabullenmek zorunda kalabilir. Bu bağlamda IŞİD, Kürdistan’ın geleceğinin güvencesi anlamına gelmektedir.
Bu arada gözden kaçmaması gereken bir başka meselede Erbil petrolünü ilk kez satın alan Rus devlet şirketi Rosneft ve ona destek olan BP’nin birden ortaya çıkmasıdır. Esasen Irak’ın güneyinde de petrol sahaları olan ve Bağdat hükümeti ile iş yapan BP de böylece Bağdat hükümetine bir darbe indirmiştir. BP, Rosneft şirketine halen ortaktır ve şirketin uluslararası yaptırımlar altında kalmasını da engellemeye çalışmaktadır. ABD’nin engellemeleri ile Erbil petrolü günlerdir bir rafineri tarafından kabul edilmemiştir ve aniden ABD yaptırım listesindeki bir şirketin yöneticisinin (CEO Igor Sechin) bulunduğu şirket ilk kez petrolü satın almıştır. IŞİD, bir yandan Kürdistan’ın kurulmasına yardım etmekte bir yandan da gözleri Doğu Ukrayna’dan da uzaklaştırmaktadır. Oysa ki olaylar nedeniyle Rusya, Doğu Ukrayna’da bir koridor açılması talebinde bulunmuştur. Bir başka deyişle IŞİD, Irak topraklarını işgal ederken, Rusya’nın da dünya kamuoyunun meşguliyeti nedeniyle Doğu Ukrayna’ya bir askeri operasyon düzenlemesi beklenebilir.
Sonuç olarak Ankara’nın istihbarat ve dış politikası böbürlenmesi ile IŞİD’ın adım adım Musul’a ilerleyişinden haberinin olmaması, Dışişleri Bakanı’nın IŞİD’ın Musul’a girmeye başladığı saatlerde ABD’ye gitmesi tartışılması gereken konulardır. Bir yandan Musul’da Türk diplomatik tutsakları bulunurken koskoca Musul ve Kerkük coğrafyasındaki bütün Türkmenler IŞİD tehlikesi altındadır. Türkiye, Türkmenler için askeri bir müdahale yapacak olsa, IŞİD’ın elinde Türk diplomatlar var. Yine Türkiye, diplomatlar için askeri bir müdahale yapacak olsa tüm Türkmenler hedef haline gelecektir. Diğer yandan IŞİD’in Türkiye’de de saldırılar düzenleme ihtimali bulunmaktadır. Gelinen durumda eğer diplomatları, Barzani Peşmergeleri IŞİD ile müzakere ederek teslim alıp da Türkiye’ye teslime ederse buna şaşırmamak gerekir. Çünkü, IŞİD’in Irak’a saldırması ve Erbil ile Bağdat’ın arasına yerleşmesi başlı başına Kürdistan’ın kurulması için bir operasyondur.”

Yazarın Diğer Yazıları