Irgatın adaleti!
Ak Parti Yargıtay ve Danıştay üyeliklerini sıfırlama, adamlarını yerleştirme kanunu tasarısı, daha önce TBMM'ye getirmiş ve sonra ertelemişti. Herhâlde bayram tatilini hesap ederek ertelediler. RTE/AKP, Anayasa Mahkemesi'nden çekiniyor. Bayram tatilinde, AYM üyeleri bir araya gelemez, diye hesap etmiş olacaklar. AYM'nin verdiği kararlar geriye işlemediğinden, AYM toplanıp karar verene kadar işi bitiriyorlar. HSYK düzenlemesi de Anayasa'ya aykırıydı ve onlar Yüksek Mahkeme karar verene kadar atı alıp Üsküdar'ı geçirtmişlerdi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Bize hâkim gibi hâkim, savcı gibi savcı, tarafsız bağımsız mahkemeler lâzım. Keyfi kararlar veren, siyaset yapan mahkeme istemiyoruz. Adil yargılama yapabilen, hesap verebilen yargı istiyoruz. Bunun yolu öncelikle; HSYK'nın yeniden yapılandırılmasıdır." diyor.
Senin hâkimin, benim hâkimim, senin görüşten benim görüşten hâkim olmaz, olmamalıdır. Hâkimler, siyasîlerin yanında çay toplayamazlar, "ırgatlık" edemezler!
RTE/AKP, "ırgat" aramazsa neden Yargıtay, Danıştay üyelerini değiştirmek ister ki... "Paralel" dediklerinin kökünü kazımaksa, bu kadarı çok fazla...
İki gündür köşeme taşıdığım Deniz Baykal'ın, Yargıtay ve Danıştay üyeliklerini sıfırlama kanun tasarını görüşülmesi sarasında CHP ardına yaptığı tarihî ikazın bir yerinde diyor ki:
"Elbette cemaatten talimat alan bir yüksek yargı mensubu hiçbir şekilde kabul edilemez. Ne yazık ki böyle bir durumun var olduğu da bir gerçektir. Tabii Türkiye bu noktaya kimler tarafından, hangi hesaplarla, hangi iş birliğiyle taşınmıştır? konusunu günü gelince ele alırız ama bugün, yargıdaki cemaat etkisinin kırılması gerektiği açıktır. 'Hukuk bir ihtiyaç varsa askıya alınabilir. Ancak bir ihtiyaç yoksa uygulanabilir' diye bir ilke olamaz..." Sonra ekliyor:
"Anayasa'nın 139. maddesindeki "Meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler" ifadesi, bireysel inceleme, soruşturma ve disiplin uygulamaları ile bu sorunun çözülebileceğini gösteriyor. İktidarın, cemaatle bağlantılı yargı mensupları konusunda bilgi sahibi olduğu, 5 gün içinde atama öngören hükümden anlaşılmaktadır. Danıştay ve Yargıtay üyelerinin tümünü azletmektense; bağlantısı olanların soruşturulması hukukun gereğidir. Fakat, anlaşılıyor ki iktidar bu bahane ile Yargıtay'ın ve Danıştay'ın tümünü bizzat belirlemenin peşindedir."
Baykal konuşmasının bir yukarısında, "iktidarın Yargıtay'ı ve iktidarın Danıştay'ı diyorsam, biliniz ki nezaketten dolayıdır. Belki birilerinin çıkıp, Saray'ın Yargıtay'ı, Saray'ın Danıştay'ı demesi daha da gerçekçi olacaktır." diyor.
Baykal, herkesin aklındakini söylüyor:
"Bu köklü değişiklik hayra alâmet değil... Bunun ardında bilmediğimiz bir başka hesap vardır. Anayasaya aykırı bir cumhurbaşkanlığı sistemi oluşturdunuz. Şimdi Anayasa'ya aykırı bir yargı sistemi oluşturma çabasındasınız. Suç örgütleri ile zaman zaman işbirliği yapıyorsunuz. Tüm bunlar çok ciddi hukuk ve siyaset sorunlarını doğuruyor.
Cumhurbaşkanlığı konusu da bu tablo içerisindedir. Siz de bunun bir fiilî durum olduğunu kabul ediyorsunuz. Fiilî durum olduğunu kabul etmek, durumun hukukî ve meşru olmadığını kabul etmek demektir. Fiilî durum işliyorsa, hukukî durum işleyemiyor demektir. Bunun hiç bir sonucu olmayacağını düşünemezsiniz."
RTE/AKP, bindi bir alâmete gidiyor... Ama nereye?!