İran'dan sonra Türkiye mi namlunun ucunda?

ABD'nin hedef listesinde Suriye, İran, Yemen ve Türkiye'nin bulunduğu artık açık açık görünüyor.

Gerçekten de, ABD Başkanı Trump, canı sıkıldıkça bir ülkeye "saldırı rotası" verircesine haykırıyor, kendince korkutuyor.

Şimdi sıranın İran'a geldiği hatta bazı şartların dün başladığı dünya tarafından da gözleniyor.

Öyle umulmadık istekler ve koşullar var ki; İran'ın hatta ona muhatap diğer ülkelerin kabullenmesi mümkün görünmüyor.

ABD adeta ülkelerin içine "ateşli çomak" sokarak etrafı karıştırıyor.

Özellikle, İran'la yapılan uluslararası nükleer anlaşmaların korunması bir çok ülkeyi yakından ilgilendiriyor.

Nitekim, bu konuda anlaşmaların korunması sık sık vurgulanıyor.

İran'la yapılan uluslararası nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından bu ülkeye yaptırımlar uygulayan ABD yönetiminden Tahran'a karşı "Irak'ın egemenliğine saygı göster" çıkışı geliyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Twitter hesabından yapılan açıklamada, yaptırımlar için İran'dan istenen 12 şartın 6. maddesi hatırlatılarak "İran rejimi Irak hükümetinin egemenliğine saygı göstermeli ve Şii milislerin silah bırakması, terhisi ve yeniden entegre olmasına izin vermelidir" ifadelerini kullanıyor.

Bu arada, İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Haşmetullah Felahetpişe, Rusya ve Çin'in İran'ı ABD'ye karşı pazarlık meselesi olarak gördüğünü belirtiyor.

ABD'nin ülkesine yönelik tek taraflı yaptırımları karşısında bu ülkelerin tutumunu eleştiren Felahetpişe, Rusya ve Çin, İran'ı ABD'ye karşı pazarlık kozu olarak görüyor.

Trump, İran ile P5+1 (ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya) arasında 2015'te imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklamasıyla başlayan süreç devam ediyor.

ABD'nin yeniden yürürlüğe sokacağı yaptırımlar içinde en önemli unsurlar İran'ın para, altın, ham petrol ve petrol ürünleri ticareti olduğu biliniyor.

Üstelik bu kalemler, Türkiye'yi de doğrudan ilgilendiriyorlar.

Ne var ki, doğal gaz ticaretinin yaptırımlara dahil olmadığı da belirtiliyor.

Bu istisna, ham petrol ve petrol ürünlerinin aksine, boru hattı ile doğal gaz ithalinin yaklaşık yüzde 15'ini İran'dan yapan Türkiye'nin doğal gazın yaptırımlara dahil olması durumunda, İran'dan daha fazla zarar göreceğinin hesap edilmesiyle ortaya çıkıyor.

Buna ek olarak ABD'nin açıklamasında önemli bir husus, para ve altın ticareti için 90 gün, ham petrol ve petrol ürünleri ticareti için ise 180 günlük geçiş süreci öngörülmesi gösteriliyor.

ABD ile İran arasındaki anlaşmazlık daha doğrusu Trump'ın haksız yere uluslararası anlaşmaları tanımamasının doğuracağı krizlerin nerede duracağı tahmin bile edilemiyor.

Zira Türkiye, Fırat'ın doğusunda, "kapsamlı ve etkili" operasyonlara devam etmesi halinde ABD'nin İran kozunu kullanabileceği öne sürülüyor.

Yani ABD bir yerde, İran'ı cezalandırmaya kalkışırken bu haksız eylemini de Türkiye'nin aleyhine kullanmak istiyor.

Yemen'e gelince

Yemen'de de, işler bir düzeliyor bir bozuluyor.

ABD Dışişleri Bakanı, Mike Pompeo'nun Yemen'de taraflara yaptığı silahları bırakma çağrısı tartışılıyor.

Pompeo, Husi milislerinin kontrolünde olan bölgelerden Suudi Arabistan ve BAE'ye füze ve insansız hava araçlarıyla düzenlenen saldırıların son bulması gerektiğini dile getiriyor.

Suudi Arabistan öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerinin de Yemen'de sivillerin yaşadığı tüm bölgelere hava saldırılarının durması gerektiğini kaydediyor.

Öte yandan, BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths'in açıklaması Yemen'de barışın sağlanması için görüşmelere bir ay içerisinde yeniden başlamayı hedefliyor.

Nereden bakılırsa bakılsın, barış ve savaş birbirini adeta kovalıyor.

Yani İran'a yaptırımların tam anlamıyla nasıl uygulanacağı ve gelişeceği bekleniyor.

Oysa, Orta Doğu'da barışın sık sık bozulması sadece buradaki ülkelere değil, bütün dünyaya zarar veriyor.

Her şeyden önce çocuklar, kadınlar, yüzlerce insan ölüyor, binlercesi yaralı kalırken şehirler yakılıp yıkılıyor.

Yazarın Diğer Yazıları