Irak’ta farklı amaçlı farklı operasyonlar
Irak’ta halen birbirinden farklı iki operasyon devam etmekte, diğer bir operasyonun da hazırlıkları yapılmaktadır. Bu operasyonların ortak hedefi, IŞİD’in işgal ettiği bölgelerden çıkarılmasıdır. Ancak hedef aynı olmasına rağmen IŞİD’e karşı mücadele veren güçlerin amaçlarının ve beklentilerinin birbirinden farklı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bu güçlerin müşterek hedefe yönelmelerinden dolayı birbirlerini desteklemesi gerekirken, tam aksine birbirlerinden tedirgin oldukları gözlemlenmektedir.
Irak operasyonlarının tümü Türkiye’yi yakından ilgilendirmekte, bunlardan bir kısmına, koalisyonun üyesi olması, bir kısmına da politik ortamdan ötürü destek vermektedir.
***
Operasyonlardan biri Kerkük güneyinde cereyan etmekte, Peşmerge güçleri tarafından IŞİD’e karşı gerçekleştirilmektedir. Operasyonun amacı Kerkük güneyinde IŞİD tarafından ele geçirilen bölgenin geri alınmasıdır. Operasyon koalisyon ülkelerine ait savaş uçaklarıyla desteklenmektedir.
Türkiye’nin Peşmerge’ye, esasen Musul harekâtına yönelik olmakla birlikte, özel kuvvet personeli vasıtasıyla mahallinde eğitim desteği sağladığı, Barzani yönetimine iki uçak dolusu malzeme yardımı yaptığı, hatta 500 milyon ABD doları nakit yardım yaptığı veya petrol karşılığı transfer ettiği bilgisi mevcuttur. Operasyonun yer yer başarıya ulaştığına ilişkin haberler alınmaktadır.
İlk bakışta olumlu olarak görünen bu operasyonun başarıya ulaşması ve bölgenin tamamen Peşmerge’nin kontrolüne geçmesinden sonra Barzani yönetiminin bölgeyi terk etmeye niyeti olmadığı ifade edilmektedir. Peşmerge güçlerinin içinde kısmen de olsa PKK militanlarının da bulunduğu bir gerçektir.
Bu durumun, Barzani yönetiminin ekonomik ve politik konumunu güçlendireceği, Türkmenlerin statüsünün yok sayılması sonucunu doğuracağı ve bağımsızlığa giden yolda Barzani’ye etkinlik kazandıracağı değerlendirilmektedir. Kendi elimizle bu olumsuz durumun ortaya çıkmasını önlemeye yönelik bir politik yaklaşım sergilememiz önem arz etmektedir.
***
Diğer bir operasyon da Tikrit’in IŞİD’in elinden alınması için yapılmaktadır. Tikrit’in ele geçirilmesinin, müteakiben yapılması planlanan Musul harekâtına yardımcı olacağı söylenmektedir. Irak hükümeti bu operasyona özel bir önem vermektedir. Operasyon, Irak ordusu, Şii milisler ve bazı Sünni aşiretler tarafından icra edilmektedir. Operasyon koalisyon uçaklarıyla da desteklenmektedir.
Ancak alınan haberlere göre operasyona İran da, ateş ve icra desteğinde bulunmaktadır. İran desteğini doğal olarak Şii milislere verdiğinden, aynı hedefe ulaşmak için farklı güçlerin farklı amaçlarla operasyon yaptıkları ve bunun da bir karmaşa yarattığı anlaşılmaktadır. İran’ın IŞİD operasyonu vasıtasıyla bölgedeki etkinliğini sağlamlaştırmayı hedeflediği kıymetlendirilmektedir. Tikrit operasyonunun ABD ve koalisyonun inisiyatifi dışında geliştiği düşünülmektedir. Başarının da başarısızlığın da, sorunu farklı bir zemine taşıyacağı değerlendirilmektedir.
***
Musul Operasyonu ise henüz planlama safhasındadır. Harekâtın koalisyon güçlerinin, politik, askeri, ekonomik, lojistik ve yoğun hava desteğinde Irak ordusu ve Peşmerge güçleri tarafından icrasının planlandığı anlaşılmaktadır. Harekâtın Nisan 2015 ortalarında başlamasının düşünüldüğü alınan haberler arasındadır. Ancak teşkilatlanmanın ve Irak ordusunun eğitiminin zaman alacağı da bir gerçektir. Hava operasyonunun yoğun bir şekilde 4-5 ay süreceği, bu sürenin kara harekâtı için hazırlık maksadıyla kullanılacağı kıymetlendirilmektedir.
Türkiye’nin bu operasyona doğrudan katılmayı düşünmediği, koalisyonun bir üyesi olarak öncelik sırasına göre; eğit-donat, lojistik destek, istihbarat desteği, üslerin kullandırılması, Awacs ve tanker uçağı desteği gibi destek faaliyetinde bulunacağı anlaşılmaktadır. Bu destekler için Irak hükümetinden bir davet gelmesinin de beklendiği, bunun ötesinde bir katılımın, bölgedeki dengeleri etkileyebileceği değerlendirilmektedir.
***
Söz konusu operasyonların Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiği söylenemez. Hatta olumlu sonuçlarının Türkiye’nin aleyhine olması da mümkündür. Bu nedenle politikaların yeniden gözden geçirilmesinde ve gelişecek durumlara göre uyarlama yapılmasında fayda görülmektedir.
Özellikle Musul konusunun, Misak-ı Milli hudutları içinde olmasından dolayı siyasi bir rant elde etme hevesine alet edilmemesi ve bir maceraya sürüklenmemesi önem arz etmektedir. Misakımillî hudutlarının, bir mili hedef olarak muhafaza edilmesinin, zaman ve şartların daha uygun olduğu bir dönemde, Hatay’ın alınması örneğinde olduğu gibi, çok iyi bir planlama, politika, diplomasi ve beceriyle gerçekleştirilmesinin menfaatlerimize daha uygun olacağı değerlendirilmektedir.