Haziran’da Musul’u ve Beyci rafinerisini, ardından ülkenin doğusundaki bazı alanları ele geçiren IŞİD, Irak petrol rezervlerinin yüzde 17’lik bölümünü kontrolü altında tutuyor. Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD), Irak’ın en büyük petrol rafinerisi olan Beyci’yi, petrol sahalarının bulunduğu Musul’u ve son olarak önceki gün Suriye’deki en büyük petrol sahasını kontrolü altına alması, örgütün enerji öncelikli bir strateji izlediği değerlendirmelerini gündeme getirdi. Haziran ayında Musul’u ve Beyci rafinerisini, ardından ülkenin doğusundaki bazı alanları ele geçiren IŞİD, Irak petrol rezervlerinin yüzde 17’lik bölümünü kontrolü altında tutuyor. Geçen yıl kasım ayında Suriye’de Rakka bölgesindeki petrol sahalarını ele geçiren IŞİD, önceki gün de ülkenin en önemli petrol üretim alanı olan El Ömer bölgesini hakimiyeti altına aldı. Uzmanlar, IŞİD’in enerji kaynaklarına yönelik gerçekleştirdiği hamleleri değerlendirdi.
Çıkış sebebi enerji
Irak’ın OPEC ülkeleri içinde 150 milyar varillik rezerv ile 5. sırada yer aldığını hatırlatan SETA Ekonomi Direktörü Erdal Tanas Karagöl, “IŞİD’in ortaya çıkış sebebi Sünni-Şii çatışması olarak gözükse de IKBY, merkezi hükümet ve IŞİD arasında petrol konusunda gelinen nokta itibariyle, çıkış sebebinin arkasında enerjinin olduğu çok açık görülüyor” dedi. Irak’ın petrol rezervinin büyük kısmının ülkenin güneyinde olmasına rağmen IŞİD’in, petrolün transferinin yapıldığı bölgede aktif olduğunu anlatan Karagöl, şöyle konuştu: “Irak’ın gelecekte IKBY, IŞİD ya da Şii çoğunluklu merkezi hükümet olarak 3’e bölüneceğini kabul edersek, IŞİD’in daha çok enerjiye sahip olma konusunda isteği olacak ve bu üç aktör arasında çatışmalara neden olacaktır.”
‘Olumsuz etkileyecek
Karagöl, IŞİD’in enerjide aktör olma hedefinin dolaylı olarak Türkiye’yi de olumsuz etkileyeceğini söyledi. Türkiye’nin petrol sevkiyatını IKBY üzerinden yaptığını ifade eden Karagöl, Kerkük- Yumurtalık boru hattının sevkiyat yapılabilmesi için güvenli olması gerektiğine dikkati çekti.
‘Daha çok kuyu ele geçirmeye devam edecek’
Süleymaniye kentindeki Amerikan Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Fahrettin Sümer de IŞİD’in ele geçirdiği yerlerde adeta bir devlet gibi kurulu yapılaşmaya geçmeye başladığını belirtti. Bu işlevleri yerine getirmek için örgütün gelire ihtiyacı olduğunu anlatan Sümer, “Irak’ta gelirin en kolay kaynağı da petrol ve doğalgaz. IŞİD, zaten ülkedeki önemli ölçüde petrol zengini kaynakları ele geçirdi ve hedeflediği toprak parçasına erişene kadar, daha fazla petrol sahası ele geçirmeye devam edecek” diye konuştu.
21. Yüzyıl Düşünce Enstitüsü Enerji ve Enerji Güvenliği Uzmanı Doç. Dr. Tuğçe Varol Sevim, IŞİD’in en önemli hedefinin enerji kaynakları olduğunu söyledi. IŞİD’in, Suriye ve Irak’taki enerji sahaları ve boru hatlarına saldırıları elinde haritalarla yaptığını öne süren Sevim, “Kesinlikle kolay bir manevra değil bu. Normal bir insan Suriye, Irak çölünde petrol yataklarını, boru hatlarını bilmez. Bunlar, son derece bilinçli bir şekilde, ellerinde topoğrafik haritaları okuyan elemanlarla yapılan harekatlar” dedi. IŞİD’in Suriye’deki petrol sahalarında faaliyet gösteren Rus şirketlerinin bulunması nedeniyle hedefini tam olarak gerçekleştiremediği için Irak’a girdiğini ifade eden Sevim, şöyle konuştu: “Suriye’deki yataklarda Rus varlığı, bölgeyi IŞİD için zor kıldı. Irak, tamamen sahipsiz kaldı. Stratejik hamle yaptı ve Musul’u aldıktan 10 gün sonra, ilin güneyinde en zengin doğal gaz kaynaklarının olduğu Akkas’a ilerledi ve İran- Irak-Suriye arasındaki doğal gaz hattı inşaatının önünü kesti” şeklinde konuştu.